Zam sağanağı ve vatandaşın belini büken hayat pahalılığı kimsede keyif bırakmadı…
Önce Kovit mübarek Ramazanı iki yıl üst üste buruk idrak etmemize sebep olmuştu. Bu yıl da, yediden yetmişe toplumun kahır ekseriyetini perişan eden zam ve pahalılık herkesin ağzının tadını kaçırdı.
TEDBİRLER DE ÇARE OLAMIYOR
Alınan tüm tedbirlere ve devletin birçok kalemde gelen zamları vatandaşa yansıtmamasına rağmen piyasa kendi bildiğini okumaya devam ediyor! Hal böyle olunca iğneden ipliğe insanın ihtiyacı olan her ürünün fiyatı iktisat bilimiyle izah edilemeyecek miktarlarda zamlanıyor ve en kötüsü de gelen bu zamların nerede ya da ne zaman duracağını kimsenin kestiremiyor olması…
ZAMLAR ZİVANADAN ÇIKTI
Bir adet marulun 20, bir kilo domatesin de 30 liradan satılmaya başlandığı Ramazanın ilk gününde, temel gıda maddelerinin fiyatını söylemeye zaten gerek yok. Çünkü etten yağa, yumurtadan una, pirinçten makarnaya, zeytinden peynire aklınıza ne geliyorsa her şeyin fiyatı Ramazandan bir gün öncesine göre ortalama yüzde elli zamlandı.
PROVOKASYONLAR SAHNEDE
Azınlıktaki bir grubun, alev alev yanan bu piyasaları ve alım gücü büsbütün dibe vuran vatandaşın durumunu, “küresel bir sorun” şeklinde izah etmeye kalkması ise, zaten burnundan soluyan milyonları hepten çileden çıkarıyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı “… Hayat pahalılığının farkındayız ve suretle çareler arıyoruz” diyerek, milletin derdine merhem olmaya çalışmasına karşın, sözde aynı görüşte olan bu kişilerin saçmalamaları ise, haklı olarak olsa olsa bir provokasyondur şeklinde değerlendiriliyor. İşte bu sebeptendir ki hükümetin toplum psikolojisini koruma adına, halktan ve gerçeklerden kopuk yaşayan, yetmezmiş gibi bir de adeta halkla dalga geçen bu azgınları susturması gerekiyor.