Kimileri ameline güveniyor, kimisi başka bir kula!
Müslüman olmaktan ne anlıyoruz? Biz Müslüman olduğumuzu ifade ettiğimizde karşımızdaki insanın gözünde nasıl görünüyoruz; önemlidir!
Allah bizi nasıl görüyor çok daha önemlidir! Daha çok gözyaşı ile düşünmemiz gereken; Allah’ın bizi hangi gözle gördüğüdür! Biz; acaba; şeyhin, cemaat liderinin, ait olduğumuzu düşündüğümüz siyasi akımın liderinin gözüne girmeğe mi; yoksa Allah’ın gözünde Müslüman olmaya mı çaba harcıyoruz? Bu soruya herkesin kendisine cevap borcu vardır! Cevap vermelidir! Allah sormadan; biz kendimize sormalıyız! İş çok ciddidir, çok önemlidir.
“Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. Araf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: "selâm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir”. (Araf 46) Ayeti kelimesinde bahsi geçen Müslümanlardan olmak gayretimiz ne kadardır?
“Gözleri cehennemlikler tarafına çevrilince de :"Rabbimiz! Bizi zalim toplulukla beraber eyleme!" (Araf 47). Müslüman olarak cehennemlikler tarafında kalmamak için gayretimiz ne kadardır?
Yoksa ebedi Allah’ın istediği müddette kalacağımız cennet veya cehennem hesabını yanlış mı yapıyoruz? İbadetlerimiz bizi cennete götürüp, cehennemden kurtarabilir mi; hiç sanmıyorum!
Allah mümin kullarında birçok özellikler arıyor; şirke bulaşmamak, Kuran’ı kendi dilinde anlamaya çalışarak okumak, adaletli olmak, yalan söylememek, namaz kılmak, gruplara ayrılmamak, parayı başkalarıyla paylaşmak, (infak, zekât, paylaşmak, ihtiyaçlar gidermek), anaya babaya, yakınlara bakmak, haram lokma yememek, şüpheliden kaçınmak! Allah’ın dostunu dost bilip, düşmanıyla dost olmamak!
Yeter mi bunlar, yetmez; güleryüzlü olmak, fitneye bulaşmamak, şiddet yanlısı olmamak, şiddet yapmamak, cinayet işlememek, dedikodu yapmamak, iftira, gıybet etmemek, insanlar arasında, komşularca sevilmek, akrabaların razı olması, büyük günahları terk etmek, sık tövbe etmek ve artık o günaha dönmemek!
Yeter mi; yetmez; insanlarla iyilikte yarışmak, sıkıntısı olanlara yardıma koşmak, karşılıksız iyilik etmek, kimseyi azarlamamak, kınamamak, ben dememek!
Müslüman; Allah ve Resulüne inandığını söylemesi ve amentüye inanması ile olunur.
Eski bazı hocalardan dinlediğimiz hatalı tanımlar vardı! Bunlardan birisi kılık kıyafet ile alakalı olanlardı. Asker, polis, zabıta kılıklarından tanınırlar, Müslüman da kılık kıyafetinden tanınır, diyenler vardı. Cübbe, sarık, takke gibi! Sonra düşündüm ki; Hz. Muhammed (SAV) Arap toplumunda yaşamıştı, kılık kıyafeti de Arap kültüründeki kıyafetlerdi.
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’i farklı kılan; inancını tam olarak karakterine oturtması, yaşaması, hatta müşriklerin içinde bile güvenilir olmasından dolayı aldığı Muhammedül Emin ismiydi! Yaşadığı Mekke’de bu isimle ayrılırdı. Müşriklerin arasındaki ihtilaflarda bile Peygamberimize hakemlik yaptırırlardı! Herkes bilirdi ki; Muhammedül Emin; emindir; adaletten ayrılmaz, yalan söylemez!
Ölmeden ölmek, ölmeden önce kendimizi hesaba çekmemiz; bulunduğumuz mevcut durum hakkında kendimizi değerlendirmek, not vermektir.
Haydi, herkes yukarıdaki saydığımız özellikler ışığında kendisini on üzerinden değerlendirsin! On üzerinden acaba kaç alabiliriz?
Allah yardımcımız olsun; çok zor günlerimiz var ve biz hala kısır tartışmalar içindeyiz. Kimileri kendilerine bile en ufak fayda sağlayamayacak insanların kendilerine ettiği vaatlerine kanmış, pembe yıldızları seyrediyorlar; uyandıkları zaman inşallah geç olmaz! Kimileri ameline güveniyor, kimisi başka bir kula! O güvendikleri insanlar daha dünyada yalana başvuruyorlar, kimisi gaipten haber veriyor, kimisi korona virüsü ile kimisi depremle konuşuyor, kimisi sandalyede hasta kendisinden haberi yok; karşısına geçmiş dünyalığını ahretliğini isteyin verecek diyorlar, Müslümanlar da istiyorlar(!) !
“Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın.” Ali İmran 8. Ayet!
“Allah, sakın kendinize ikinci bir tanrı edinmeyin O bir tek İlahtır! O halde yalnızca Benden korkun” Nahl 51. Ayet!
