Kovid-19 ve diğer salgın hastalıklarla mücadelede enfeksiyon, acil servis ve dahili branşlarının yanı sıra yoğun bakımlarda ön cephede görev alan doktor ve sağlık çalışanları, yüzlerine taktığı kat kat maskeler, giyindikleri koruyucu tulum, önlük ve siperliklerle mesai mefhumu gözetmeden hastalara şifa için çalışıyor.
Tedavi ve tanı sürecinde gece gündüz demeden Kovid-19 hastalarıyla iç içe olan doktorlar, virüsün bulaşma riski de en yüksek kişiler arasında bulunuyor. Doktorlar, salgın döneminde sevdiklerine ayıracağı zamanın çoğunu da hastalarla geçiriyor.
Hastalığı bulaştırmamak için evlerine gitmeden zaman zaman sadece görüntülü arayarak ya da telefonla konuşarak ailesiyle hasret gideren doktorlar, salgın yüzünden kaybettikleri meslektaşlarının acısını yüreklerinde taşıyor.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemalettin Özden, AA muhabirine, Kovid-19 hastalarının yattığı servislerde çalışan personelin büyük özveriyle çalıştığını belirterek, "Uykusuz ve çok yorgun dönemlerimiz oldu, süreci bugüne kadar getirdik. Çok dramatik öyküler oldu. Çarşafı ip yaparak servisten kaçmaya çalışan Kovid-19 hastası da oldu, eşinin cenazesine gidemeyen de." dedi.
Kovid-19'un enfeksiyon hastalığı olması sebebiyle sürecin en önündeki yürütücülerin doktorlar olduğuna dikkati çeken Özden, şöyle konuştu:
"Serviste aynı anda 90 hastanın yattığı dönemler oldu ve bir hoca vizitlerin tamamını tek başına yaptı. Giydiği tulum içinde durmak çok zor, aşırı terlemeye neden oluyor. Maske, bone ve önlüklerle bütün odalara girip hastaları ziyaret ediyorsunuz. Hastaların şikayetlerini dinliyor, 'Günden güne bir değişiklik oldu mu?' diye kontrol ediyorsunuz. Çok stresli ve yıpratıcı dönem oldu ama tıp camiası, genellikle eğitimi zor olduğundan bu tür fedakarlıklara hazırdır, bunları bilerek mesleğini yapar."
Salgın dönemlerinde insani değerlerin, erdemli bir hayatın ve bir arada yaşayabilmenin önemi ile maskesiz hayat sürdürmenin ne kadar değerli olduğunu öğrendiklerini söyleyen Özden, "Hasta olmadığını iddia edip servisten zorla çıkmak isteyenler, kendisini daha çok hasta edeceğimizi iddia edenler oldu. Alzaymır hastalarıyla iletişim çok zor ama sağlık personeli çok yakın ilgi gösterdi ve burada kalmalarını sağladı." dedi.
HEMŞİRE EŞİYLE ERZİNCAN'DA KOVİD-19'A KARŞI MÜCADELE VERİYOR
Hemşire eşiyle aynı bölümde çalışan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk Karakeçili de salgına karşı vatandaşları daha duyarlı olmaları konusunda uyardı.
Virüsün hava sıcaklığına rağmen yayılmaya devam ettiğini anlatan Karakeçili, "Bu bir pandemi ve bununla yaşamayı öğrenmemiz lazım, etkin bir aşı çıkana kadar. Toplumun büyük bir kısmı aşılandıktan ya da hastalığı geçirdikten sonra pandemi eninde sonunda bitecektir ama şu an pandemiyle yaşamayı öğrenmemiz, kurallara riayet etmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Karakeçili, gençlerin de risk altında olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yaşlı nüfus risk altında diyoruz ama 20-30'lu yaşlarda yoğun bakıma aldığımız hastalarımız da var. Tabii ki yaşlı nüfus risk grubu daha fazla ama 'Bana bir şey olmaz.' dememek lazım. Özellikle gençlere sesleniyorum, lütfen dikkat edelim, virüsü taşımayalım, çevremizde yaşlılarımız, annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz var. Büyüklerimizi korumak için maskemizi takalım, sosyal mesafe kuralına uyalım, kalabalık ortamlarda olabildiğince uzun süreli ve maskesiz bulunmayalım."
Editör