Mübarek Ramazan ayı geldiğinde ben keşke aşağıya aldığım maddeleri yapabilsem! Keşke bu maddeleri hayatıma geçirebilsem. Hatta bu maddelerin çok önemli olduğunu idrak edebilsem!
- Allah’ın ilk emri “oku” emri. Ve Allah bana bir Kuran göndermiş! Kuran-ı Kerim’i anlamaya çalışarak okumazsam; Allah’ın kelamına gereken önemi vermemiş olacağım diye korkuyorum! Dinlemeyle, yorumlarla (tefsir) ve nakillerle tam olarak anlayacağımdan emin değilim. En azından birkaç defa okumalıyım. Ve Allah’ın en çok nelere önem verdiğini anlamaya çalışmalıyım. Mealden anlayamadığımı sağlam olarak düşündüğüm tefsirlere bakmalıyım.
- Kuran-ı Kerim günümüz dünyasında güzel sesli hafızların okuyacağı bir kitap olarak görülüyor. Bu konuda yarışmalar düzenleniyor. Güzel sesli hafızlar yarıştırılıyor. Düşünüyorum; bir Mısırlı Hafız Abdussamed’i gözyaşları içinde dinledim. Hafız Abdussamed, belki boşanmayla ilgili bir ayeti belki yanlış yaptığım bir miras bölme işinde hüküm veren bir ayeti belki de ana babam hakkında bana emirler veren veya yapmamam gereken hatalar hakkında beni uyarıyordu. Ben güzel sesle okuyanları dinlemeyi tercih ettim. Ne okuduğu, ne emirler içerdiğinden ziyade sesin güzelliği ve makamı beni ilgilendiriyordu. Bir noktada Müslümanların böyle işlerle uğraşarak Kuran’ı anlamasını istemeyen art niyetliler vardır.
- Bir Müslüman olarak anladım ki; Kuran’ı kendi dilimde anlamaya çalışarak okumak farz bir ibadet! Arapça olarak bin defa da hatim yapsam; anlamam imkânsız. Allah’ın benden istediklerini anlayamayacağım.
- Ve anladım ki anlamını bilmeden bir ayeti tekrar ederek, okuyarak zikir olmuyor. Gene anladım ki en azından ezbere bildiğim ayetleri kendi dilimde düşünerek okumalıyım. Bir Fatiha’yı okurken manasını mutlaka bilmeliyim. Namazda Fatiha’yı okurken anlamını bilerek okumalıyım. Rükuda, secdede başım Allah karşısında eğilmiş, yere konulmuşken Allah’a ne dediğimi bilmeliyim. Yürekten inanarak, tasdik ederek, yalvararak secde etmeliyim. Kalbi namazda tutmanın başka bir yolu olmadığını birisi bana anlatabilse ne olur?
- Ve birisi bana anlatsa ki; son yıllarda hayatımıza yeni yanlış bilgi ve uygulamalar giriyor! Mesela; mesajlar geliyor: “Birbirine Ramazan ayının geldiğini veya Regaip kandilinin geldiğini ilk söyleyenler cennete girecek! Hiç böyle bir şey olabilir mi? Veya: “Şu ayeti şu kadar okursanız duanız kabul edilecek” (!) veya sıkıntıdan kurtarmak için şu ayeti 4450 defa okumak gibi! Oysa Allah, Bakara 153’de “Sabırla ve namazla Allah’tan yardım dileyin” buyurmuş!
- Hangi ayeti, hangi duayı kaç defa okursam okuyayım, bugün anlıyorum ki; helal lokma yemezsem, insanları rahatsız edecek bir ahlaka sahipsem, adalet duygusuna sahip değilsem, akrabalarımla ilgimi kesmiş, ana-babama yeteri kadar önem vermemişsem, insanlara faydalı olamamış bir de zarar veriyor, yalan söylüyor, kandırıyorsam ben nereyim, cennet nere? Durmadan biriktirmeye çalışarak, ihtiyaç sahiplerine zekât veya sadaka olarak yardım etmiyorsam, güvenilen bir insan değilsem; ben cenneti nasıl umarım?
Ben bir kul olarak anladım ki; esas olan Allah’ın bizden beklediklerini anlamamız lazım. Mesela Allah Kuran’ı güzel yazmak için, güzel sesle okumak için göndermiş olabilir mi? Olamaz değil mi? O zaman bizden beklediği şekilde kul nasıl olunur, onu anlamam lazım!
Onun için okumaya devam edeceğim!
Benmi yazmışım içimdekileri (DİLE GETİREMEDİKLERİM) yoksa okudummu.
SONSUZ TEŞEKKÜRLER.