İzmir’de çıktığı Altay maçını Erzurumspor kazandı, evet…
Ama aynı zamanda birlik ve beraberlik de kazandı…
Takımına sahip çıkmasını bilen şehir kazandı, siyaset kazandı, samimiyet kazandı, muhabbet kazandı…
Erzurumspor’a verdiği destekle takımın üç yıl üst üste şampiyon olmasını sağlayan ve bu şehre Süper Lig atmosferini yaşatan Mehmet Sekmen de kazandı…
İktidar partisine mensup milletvekilleri ve belediye başkanlarının her ne kadar karşısında olsa da, bu maçta Naci Cinisli de kazandı…
Erzurumspor’un final niteliğindeki hiçbir maçını kaçırmayan ve bu maçlar da hep galibiyetle sonuçlandığı için bunu artık bize bir “totem” olarak kabul ettiren MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kamil Aydın da kazandı…
İbrahim Aydemir de kazandı, Selami Altınok da kazandı…
Kısacası İzmir Atatürk Stadı’nda “Erzurumspor” ortak paydasında buluşan kim varsa, onlar da kazandı…
Taraftar kazandı…
Mavi beyaz camia kazandı…
Yönetim kazandı, teknik heyet kazandı…
“Bir gün olsun, terketmedik” diyenlerin alayı birden kazandı…
Hem biliyor musunuz, neyi farkettik?
Meğer bir araya gelince biz ne kadar da güzel oluyormuşuz, ne kadar da güçlü oluyormuşuz…
Ne yazık ki bunu beceremiyor, becerdiğimiz zaman da sürekli bir hale getiremiyoruz…
Ama olsun!
Bir anlığına da olsa dünya güzelleşti ya, o bile yeter…
Ve fakat bitmedi daha!
Bu birlik ve beraberliğe, bu coşkuya, bu enerjiye yine ihtiyacımız var… Şampiyonluk için inşallah sadece 90 dakika kaldı…
Altını çizelim…
Altay maçı geride kaldı, tıpkı galibiyetle döndüğümüz Giresunspor maçı gibi…
İpler elimizde, avantaj elimizde…
Ciddiyet, disiplin, mücadele, hırs, azim ve istek devam etmeli… Bir dakika bile olsa boş geçmemeli, takım canını dişine takıp bu maç için hazırlanmalı!
Taraftara gelince…
Beyler!
Şimdi ne küsme zamanı, ne kırılma zamanı, ne darılma zamanı; ne de havadaki buluttan nem kapma zamanı… Kaldı ki, ortada bunu gerektiren herhangi bir durum da yok…
Dolayısıyla bu saatten sonra hepimiz artık tek yürek ve tek bilek olmak zorundayız vesselam!
