Türk Devletinin milleti ve askeri ile “Hattı müdafaa yoktur.! Sathı müdafaa vardır.!” O satıh milletinin özgürlüğü, güvenliği ve mazlum milletlerin kurtuluşu ve hürriyettir.! Ecdat stratejisi ile başlatmış olduğu sathı müdafaa operasyonunu;
Ekranlarında, sütunlarında satılık kalemleri ve mikrofonları ile meşru müdafaa hakkımızı asli mecrasından ve menbaasından uzaklaştırmaya, sınırlandırmaya konumlandırmaya çalışan sözde aydın ve devşirme ihanetinin temsilcileri her zaman ki ihanetlerine devam ediyorlar.
Yok yoğunlukla Suriye ve Irak bölgelerini kapsayan Ortadoğu’daki kaos ve kargaşayı terör grupları üzerinden vekalet savaşına ihale eden Amerika’nın bu sefer savaşı Türkiye’ye ihale ettiğini söyleyenlerden tutun,!
Yok, göreve geliş ve kalış ikilemi arasında diyet paranoyası haleti ruh ikilemiyle gel-git teorisinin beşeri versiyonu Trump’ın açıklamaları, tehditleri, şantajlarından hareketle sınır ötesi operasyonun gizli bir mutabakatla irademizi ABD’ye havale edenlerden çıkın,
Kuralları, sınırları, hareket alanı ve kapsamı belirlenmiş danışıklı dövüş operasyonu olarak nitelendiren aşağılık kompleksinin et ve kemiğe, kaleme ve mikrofona dönüşmüş olanlardan mı bahsedelim.!
Veya bölgedeki terörize grupların ıslahı ve ıslahatı ile alakalı bir misyonun ve yine Deaş’lı teröristlere gardiyanlık, Bölgede Asayiş berkamali jandarmalık görevini, sorumluluğunu kabul etmemiz şartı ile operasyon izni aldığımızdan dem vuranlardan mı bahsedelim.!
Yok ABD’nin bu görevleri önce Almanya’ya, Fransa’ya teklif ettiğini, onların kabul etmeyip bizim sürece atladığımızı deruhde ruhlarına, kalemlerine sermaye yapanlardan mı bahsedelim.!
Tabi ki binlerce yıllık devlet ve millet olabilme iradesi ve geleneğinden nasiplenememiş, İslam ahlak ve faziletinden, Türklük gurur ve bilincinden, nimetlenememiş, aşifte kılıklı bu zevatların
Operasyonu; süreci yönetenlerin şahısları ile özdeşleştirip tasavvur etmekten yoksun olan, süreci yönetenlerin devletin ali menfaati gereği stratejik hamlelerini kendi uşaklıkları, payendelikleri ile karıştıran zavallıların,
Kişiler, zihniyetler değişse de fıtratın asla değişmeyeceğini algılayamayan devşirme kılıklı dönmelerin,
Müslüman Türk milletinin ve İslam ümmetinin, kanı, canı, ahı, vebali, sorumluluğu üzerinden farklı tezgahlarda dokunmaya namzet figüratif müstevlilerin
Unuttuğu bir hesap var o da mazlumların ve kimsesizlerin kimsesi Cenab-ı ALLAH'ın hesabıdır. Bu hesap her nevi beşerin ve hesabın üzerindedir.
Ortadoğu projesi kapsamında başlatılan Arap baharı safsatası ile bölge kan ve göz yaşı gölüne dönmüş bunun üzerine mutabakat, hesap olmaz asla olamaz..
Çoğunluğu yaşadığımız bölgede olmak üzere son 25 yılda öldürülen, katledilen Müslüman sayısı 12.5 milyon olan bir vebalin, üzerine kimse hesap yapamaz.
Son 25 yılda 50 milyona yakın müslüman yerinden, yurdundan, özgürlüğünden, işinden, aşından olmuş, bu ahın hesabı verilmeden, sorulmadan kimse sıcak yatağında temiz vicdan yatağına başını koyup yatamaz...
Sadece ABD ve Avrupa birliği ülkelerinin ortadoğu ve ülkemizdeki vekalet savaşlarını ihale ettiği terör örgütleri ile mücadele adına son 1984-2019 dönemlerini kapsayan 35 yılda ülkemize 40 bin insani kaybı, 1.5 trilyon dolarlık bir ekonomik külfetin bedeli karşılığı, gardiyanlık, jandarmalık, maslahat güzarlık, figüranlığı kimse bize rol biçemez, bu rolü de kimse üstlenemez.!
Kuru cihangirlik değil, kelamını yaymakla özetlenebilecek, bir mefkûre ile bir taraftan ülkesine terörü sübvanse eden terörize ülkelere ve örgütlere karşı meşru sathı müdafaa hakkını kullanan,
Diğer taraftan mazlum milletlere ALLAH rızası için yine yeniden umut ve kurtuluş ışığı olmaya çalışan Türk Milletini ve Devletini o bölgede kimse çırak çıkaramaz,
Samimiyetini, özverisini, fedakarlığını, çilesini, canını, cananını, parasını kimse bir oldu bittiye getiremez, suistimal ve çar çur edemez...
Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyi, bizim ise komple doğu ve güney sınırımız ötesinde, ABD ve İsrail eşgüdümlü kurulması planlanan kukla Kürdistan’ın, PYD, YPG, PKK, Peşmerge, Barzani vb vekalet savaşçılarına o bölgede yaşam ve hükümranlık hakkını Türkiye'ye rağmen tanıyamaz...
Kendi milyonlarca insanını Rusya ve İran’ın koruyuculuğunda katleden ve sürgününe sebep olan Esed’in Türk’ün adım attığı bölgeye yeniden hakim olmasını sağlayamaz, çanak tutamaz...
Nato müttefiki Türkiye'ye ve Müslümanlara karşı o bölgelerdeki vekalet savaşçıları terör örgütlerine 80 bin tır'lık silah ve mühimmatı veren ABD ve Avrupa birliği ülkelerinin operasyonda ele geçirilen silahların menşei tespit edilip, uluslararası savaş suçu işledikleri davasının laheyde hesabı sorulmadan kimse bu vebal ve ahtan kurtulamaz...
35 Yıllık içimizdeki terörün beslendiği, yeşertildiği coğrafyaya yapmış olduğumuz bu meşru müdafaa hakkımızı
-Kimse gayri meşru nitelendiremez,
-Nitelendirenler bu ülkenin ekmeğini yiyemez,
-toprağında yaşayamaz.
-Sanatçısı, iş adamı, sendikacısı, milletvekili, meslek odacısı, barocusu, belediye başkanı vs ihanet odağı olamaz ve bu topraklarda kalamaz...
35 yıllık kanla, gözyaşı ve canla, parayla, heba olan yıllar ile fazlası ile ödediğimiz bedelin karşılığını ve hakkını o bölgede almadan ve Türk’e dost unsurlara teslim edilmek üzere, o bölge tamamen terörize devletlerin ve örgütlerin insiyatifinden uzaklaştırılmadan asla geri dönülemez emekler ve canlar heba edilemez...
Ya Rabbim o bölgede cümle İslam aleminin ahir ve akibetini hayreyle.! Sefer bizim.! Zafer Allah'ın inancı ile bi hakkın teslimi için operasyona giden ve Her daim İslamın mihmandarı ve sancaktarı olmuş Türk Milletini, Türk Devletini ve Türk Askerini Muzaffer eyle inşaallah.!
Selam, saygı, dua…