TRT Erzurum Radyosu Türk Halk Müziği sanatçılarından Yıldız Demirkol Savaş, şimdi gençlere türkülerimizi öğretiyor.
Erzurum’un Çırçır Mahallesinde oturan atalarının göç etmeleri sonucu Kars’ta dünyaya gelen Yıldız Demirkol Savaş, kendini yarı Erzurumlu yarı Karslı olarak tanımlıyor. “Bayrağımın dalgalandığı her yer benim vatanım. Ama Erzurum’un bendeki yeri farklıdır” diyen Yıldız Demirkol Savaş, nasıl sanatçı olduğunu şöyle anlattı:
“TRT’nin 1984’te açtığı sınavı 410 kişinin arasından kazandım ve yetiştirilmek üzere TRT Erzurum Radyosunda göreve başladım. Nota, solfej, şan gibi dersler aldık. Yaşar Aydaş, Mustafa Özgül, Nida Tüfekçi ve Fuat Lehimler gibi pek çok değerli üstatlardan dersler almak suretiyle THM Ses Sanatçısı olarak 1995 yılına kadar Erzurum’da görev yaptım. Daha sonra eşimin görevi nedeniyle yaklaşık 15 yıl TRT İstanbul Radyosunda THM Yurttan Sesler Topluluğunda solist oldum. İstanbul’da görev yaptığım süre içerisinde, Yücel Paşmakçı, Tuncer İnan, Ömer Şan, Şahin Gültekin, Mehmet Erenler, Soner Özbilen ve Zafer Gündoğdu gibi önemli şefler tarafından yönetilen Yurttan Sesler Topluluğunun icralarına katıldım ve takdirlerine mazhar oldum. Hatta çok başarılı bir icradan sonra Tuncer İnan bana ‘Seher Yıldızı’ diye hitap etmeye başlamıştır.”
İstanbul Radyosunda türkü severlerin yakından tanıdığı Muzaffer Akgün, Ülkü Beşgül, Yıldız Ayhan, Baksen Günaydın, Mine Yalçın, Saadet Yılmaz Bircan gibi birçok önemli sanatçılarla çalışma şansı yakalayan Yıldız Demirkol Savaş, daha sonra yeniden Erzurum’a döndüğünü hatırlattı. “Erzurum’a vefa borcum var, sonuna kadar Erzurum’a hizmete devam edeceğim” diyen Yıldız Demirkol Savaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rahmetli babam öğretmen ve siyasetçidir. İlkokul yıllarında okul müsamerelerinde türkü okuma görevi hep bana verilirdi. Teneffüslerde yüksekçe bir yere çıkar, türkü söyler arkadaşlarımdan beni alkışlamalarını isterdim. Rahmetli babamın sesi güzeldi. Uzun hava ve hoyratlar okurdu. Babam, sınavları kazanarak rahmetli Celal Güzelses ile birlikte bir yıl Ankara Radyosunda görev yapmış, ancak dedem sanatçı olmasını istememiş. Küçüklüğümde ben, her yer ve ortamda türkü söylerdim. Annem o kadar benden bıkmıştı ki; ben de tarlalara gider doyunca türkü söyler eve öyle dönerdim.”
1974 yılında Altın Plak yarışmasında birinci, 1980 yılında Tercüman Gazetesi Halk Oyunları-Halk Türküleri Yarışmasında ikinci olan Yıldız Demirkol Savaş, ilk kasetini Harika Plakçılıktan ‘Oyakçının Gelini’ adıyla çıkarıyor. Yüksek satış rakamı nedeniyle bu kez ‘Dertlinin Derdi Bilinmez’ kasetini çıkaran Yıldız Demirkol Savaş, Erzurum’da yaptığı çalışmalarla ilgili şunları söyledi:
“2015-2017 yılları arasında TRT Çocuk Korosunu çalıştırdım. 24 çocuktan oluşan koro, ilk konserini 65, ikinci konserini 101 çocukla verdi. Çocuk Korosundan yetiştirdiğim ve yaşı tutanlardan 30’unu Gençlik Korosuna aldım. Şimdi ise bir yıldan beri Gençlik Korosunu çalıştırıyorum. Çalışmalar neredeyse tüm zamanımı alıyor. Kendimi gençlere adadım, dersem abartmış olmam. Çocuk Korosu olarak kısa adı EYOF olan Avrupa Gençlik Kış Oyunlarında ülkemizi ilk defa temsil ettik. 15 Temmuz Demokrasi nöbetinde halk konseri verdik. İki yılda 25 canlı radyo yayın, 2 TV çekimi ve 4 halka açık konser gerçekleştirdik. Yaşları 15 -25 arasında değişen 45’i kız 75 kişilik Gençlik Korosu ile bir yıl içinde 10 canlı Radyo yayını yaptık, 2 halka açık konser verdik. Öğrencilerimden, Çocuk Korosunda yetiştirdiğim ve Güzel Sanatlar Lisesi ikinci sınıfında okuyan Abdülkadir Yağan’ın yıldızı giderek parlıyor. “
TRT BİR OKULDUR…
TRT Çocuk ve Gençlik Korolarında görev alanların amatör olduklarına işaret eden Yıldız Demirkol Savaş, amaçlarının kültürümüzün gelecek nesillere aktarılması, müzik dalının sevdirilmesi olduğunu bildirdi. Öğrencilerinden Mükerrem Kemertaş, Arif Sağ gibi sanatçıların çıkabileceğini anlatan Yıldız Demirkol Savaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“TRT bir ‘Okul’dur. Hangi fakülteyi bitirirseniz bitirin, hangi eğitimi alırsanız alın; TRT mikrofonlarında türkü okumamışsanız ve TRT disiplini almamışsanız müzikal anlamda bir yanınız eksik demektir. 34 yılda edindiğim tecrübemi, geleceğin sanatçılarına aktarma konusunda dur-durak bilmeden, bıkmadan ve usanmadan çalışmaya ve yeni ‘yıldız’lar yetiştirmeye devam edeceğim. Gençlik Korosu çalışmalarının, gençlerimizin kahve köşelerinden ve zararlı alışkanlıklardan korunması anlamında önemli bir sosyolojik görevi de yerine getirdiğine inanıyorum. Toplumun her sosyal kademesinden gençlerin bir arada eğitim almaları sayesinde sosyalleşmelerine de katkıda bulunduğumuz da söylenebilir. Çocuk Korosunda yetiştirdiğim çocuklarımdan 30’dan fazlası, Güzel Sanatlar Lisesi sınavını kazandı. Okul başarı durumlarının takibini de yapıp aile ve öğretmenleri ile işbirliği sağlamaya devam ediyorum.”