Samimiyetle söylüyorum, “ben demiştim” demekten nefret eden biriyim…
Testi kırıldıktan sonra, ne desen boş…
Ahali işin ne kadar farkında doğrusu bilmiyorum; lakin Erzurum bu Korona meselesinde şirazesinden çıktı!
Dört bir taraf pozitif vaka dolu…
Daha düne kadar “bizden çok uzak olan” Korona, bugün apartmanımıza hatta kapımıza ve de eşiğimize kadar dayandı.
Kimimizin emisi, dayısı…
Kimimizin anası, babası…
Kimimizin gelini torunu…
Kimimizin de bizzat kendisi…
Fıkra bu ya…
Azrail bir odaya giriyor.
Odada baba-oğul ve hizmetçileri oturmaktadır.
Azrail diyor ki, “Ben bu odadan şimdi iki kişinin canını alacağım”
Baba-oğul anında hizmetkâra bakıyor.
Hizmetkâr, “Tamam” diyor. “Hizmetkâr olduğumdan ötürü ölecek kişilerden biri benim, anladım da… Fakat Azrail iki kişi diyor.”
Mesele, fıkranın aksine olabildiğince ciddi…
Eşiğimize gelip dayanan bu illet karşısında şehir olarak ne yapıyoruz peki?
Erzurum, sağlık altyapısı hastane ve uzman doktor açısından bölgenin “merkez üssü” konumundadır.
Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi (Gerçi başhekimi şu sıralar yıllık izinde ama) sadece Erzurum’un değil tüm bölgenin yükünü sırtlanmış götürüyor.
Allah yardımcıları olsun, hakikaten işleri çok zor…
Orada görev yapan doktorundan, hasta bakıcısına kadar tüm sağlık mensuplarına ne kadar teşekkür etsek azdır.
Diğer yanda da Türkiye’nin en donanımlı en tecrübeli ve en alt yapısı güçlü bir üniversite hastanemiz var.
Orada birbirinden değerli hocalar, doktorlar ve yetişmiş sağlık personeli var.
Diyorum ki…
Madem Erzurum böylesi büyük bir kaosla karşı karşıya…
Niye şehirdeki sağlık ekipleri ve sağlık birimleri senkronize hareket etmiyor?
“Koronayla mücadele yalnızca bölge hastanesinin görevidir” deyip işin içinden çıkmak mümkün olmayacağına göre, Atatürk Üniversitesi şu sıkışık günlerde acaba elindeki birikimi, takviye olarak bölgeye kaydıramaz mı?
Ya da şöyle olamaz mı…
Misal; Bölge Eğitim yalnızca Korona vakalarına baksın, üniversite hastanesi de diğer hastalara…
Sayın Vali…
Sayın Sağlık Müdürü…
Sayın hastane başhekimleri…
Bugün senin yetkin benim yetkim diyecek gün değil.
Erzurum tam gaz bir felakete sürükleniyor, görmüyor musunuz?
Bölge Eğitim Hastanesi’nin personeline artık gına geldi. Allah korusun bugün yarın kazan kaldırıp istifa ediyoruz derlerse kimse şaşırmasın. Çünkü o insanlar kendi canları pahasına bir mücadele veriyorlar,
Yazıktır, günahtır…
Bir kenarından da hepimiz tutmak zorundayız.
Benim önerim şudur:
Erzurum’da bir “Acil Durum Kurulu” oluşturulsun.
Yetki ve sınır meselesi bir kenara bırakılarak, herkes aynı sorumluluğu üstlensin ve herkes aynı hedefe kilitlensin:
Erzurum’u kaostan kurtarmak…
Bazı çevreler ne yazık ki olup bitenlerin farkında değil…
Oysa önümüze konulan sonuç hiç mi hiç iç açıcı değil.
İnanmıyorduk…
Ne zamanki mahallemize geldi, azcık ürperdik…
Sonra yine ciddiye almadık…
Bu kez de ne zaman ki evimize dayandı, korktuk, panikledik, ama yine de salıverdik…
Derken günün sonunda eşiğimize hatta evin içine girdi.
De haydi buyurun siz hâlâ ciddiye almamaya devam edin…