Mutlaka bilirsiniz Pasinlerli Aşık Yaşar Reyhaniyi… Erzurum’a küstüğünü ve dargın ayrıldığını anlattığı o meşhur ‘Gidirem’ adlı şiirini mutlaka duymuşsunuzdur. Peki ya İbrahim Erkal. Ne diyor Narmanlı hemşehrimiz. ‘Erzurum uzak şehir, dostuna tuzak şehir’. Bunlar sadece iki örnek. Bugün çarşı pazarda önünüze gelene bu durumu sorsanız alacağınız cevap büyük ihtimalle aynı olacaktır. Bir de yıllar önce söylenmiş ama her fırsatta doğruluğu ıspatlanan o meşhur sloganımız; ‘Sahapsız memleket’…
Erzurum ne yazık ki, küsülen, terk edilen, boşaltılan ve horlanan bir kent. Bu kentte yaşayan insanlar, ellerine geçecek ilk fırsatta bu kenti terk etmeye hazırlar. Bunun sebeplerini ne yazık ki kimse sorgulamamış, bundan sonra da sorgulamayacak. Zaten kimsenin de umurunda değil. Birilerinin umurunda olsaydı zaten bugün Erzurum dışındaki Erzurumluların sayısı milyonla ifade edilmezdi. Yani herkes durumdan memnun. Beğenen kalır, beğenmeyene uğurlar olsun.
Erzurum ne yazık ki, küsülen, terk edilen, boşaltılan ve horlanan bir kent. Bu kentte yaşayan insanlar, ellerine geçecek ilk fırsatta bu kenti terk etmeye hazırlar. Bunun sebeplerini ne yazık ki kimse sorgulamamış, bundan sonra da sorgulamayacak. Zaten kimsenin de umurunda değil. Birilerinin umurunda olsaydı zaten bugün Erzurum dışındaki Erzurumluların sayısı milyonla ifade edilmezdi. Yani herkes durumdan memnun. Beğenen kalır, beğenmeyene uğurlar olsun.
Siyasi hareketlere Erzurum, her zaman tam destek olmuş olsa da ne yazık ki, hiç birinden karşılığını tam alamadı. Kendini temsil için seçtiği vekiller bile Erzurum vekilliği yerine partilerinin vekili olmayı tercih ettiler. Başkan seçilenler hep kendilerini ve çevrelerini gördüler. Haliyle de Erzurumlunun payına ya hainlik, ya çekememezlik ya da gurbet düştü. Tüm bunların sonucunda da yeni bir slogan ürettik. ‘Erzurum’dan kaçan kurtulur’…
Bu yeni slogan çok tutmuşa benziyor. Çünkü, Erzurum’un en eski mahalleleri boş evlerle dolmuş. Bu evlerde şimdiye kadar yaşayanlar, çoktan ‘Allaha ısmarladık’ demişler bile. Siyasi beceriksizlikler sonucunda Erzurum, her geçen gün şehir olmaktan çıkıp, Ramazan ayında gelinip oruç tutulup gidilen bir yayla olmaya doğru hızla gidiyor.
Memlekette yıllardan beridir iş alanları kurulamadı. Hep kurulacağı söylendi ama bir türlü sonuca ulaşılamadı. Bırakın yenisini, başlanmış işler bile hep tıkanıp kalıyor. Şöyle şehre bir bakın, yolunda giden bir şey var mı? Hepsinden daha ilginç olanı ise, bu durumdan kimse kendine pay çıkarmıyor. Böyle gelmiş böyle gider.
Hal böyle olunca da bizler daha çok birbirimizi yer, çekememezlik yapar, birbirimizin kafasını kırar, sonra da dönüp, ‘Küstüm gidirem’ şiirini okur, ya da ‘Erzurum uzak şehir, dostuna tuzak şehir’ şarkısını söyleriz.
Gidişata bakılırsa, ‘Vatanın daima borçlu kaldığı Erzurum’ vatanın en sevimsiz ve boş şehri olacak.
dün yaşanan atlama kulelerindeki vaka da erzurumun sahapsız bir kent lduğunu bir kez daha ortaya koydu. bunları gördüğünüz için tebrik ediyorum.