AK Parti Milletvekili adayı İbrahim Aydemir, ‘AK Parti iktidarıyla, 2002 Kasım’ında başlayan sürecin Türkiye siyasi tarihi, fikir, inanç ve teşebbüs hürriyeti bakımından bir milat olduğunu söyledi.
Halkı hakir gören, ona tepeden bakan, inanç ve düşüncesini ötekileyen zihniyetin, AK Parti dönemiyle birlikte tarihin karanlığına bir zulmet devri olarak gömüldüğünü hatırlatan Aydemir, ‘Hak geldi, batıl zail oldu’ dedi.
NE UNUTURUZ, NE UNUTTURURUZ
28 şubat döneminde, Avrupa ortaçağının zulüm simgesi engizisyon uygulamalarına benzer bir yaklaşımın sergilendiğini vurgulayan Aydemir, ‘Mukaddesleri olan, inanan ve inancının gereğini yerine getirmeye çalışanların toplumdan dışlandığı 28 şubatlar tarihimizin kara sayfasıdır. Başörtülülerin yalnız üniversite değil hastane kapılarında bile gözyaşı döktürüldüğü, inananların fişlendiği, kamunun inananlara kapatıldığı zulüm dönemi, halkın yürek sesi olan AK Davanın iktidarıyla takvimden düşürülmüş, o zihniyet engizisyoncularla birlikte insanlığın kara sayfasına terk edilmiştir. O günleri unutmamak ve unutturmamak iman eri herkesin görevidir.’ diye konuştu.
DİN GÖREVLİLERİNE 2’İNCİ SINIF YAKLAŞIMI
AK Parti iktidarları öncesinde inanan kesimin yanında din görevlilerinin gerek sosyal hak ve statü ve gerekse gelir bakımından 2’inci sınıf muameleye tabi tutulduğu, halkın irfan ve vicdanını aydınlatan bu kesime mihrap ve minber arasında sınırlı ve kayıtlı hale zorlandığını dile getiren Aydemir, ‘Onlar, Milli Mücadelede, istiklal Harbi dönemlerinde cami kürsülerinden yükselen ışığın, aydınlığın ve nurun izinde kazandığımız destansı zaferleri ve kutlu dirilişleri bile reddettiler. Mehmet Akifler’in ufkuydu cami mihrap, minber ve kürsülerinden çizilen yol haritası. Köylüyü, çiftçiyi tarlası, bostanı, esnafı dükkanı, tezgahı ile ayıranlar, camilerle inananların arasına girmeye çalıştılar. Halkın imanına icra koydular. Bu ancak ortaçağda İspanyol engizisyon yaklaşımıyla tarif edilebilir bir haldi. Bir de bugüne bakmak lazım.. Dün neredeydi, bugün neredeyiz’ dedi.
AYDEMİR DİN GÖREVLİLERİYLE BULUŞTU
AK Parti Milletvekili adayı İbrahim Aydemir, Din Görevlileri Derneğinin konuğu oldu. Yönetim Kurulu üyeleriyle istişarelerde bulunan Aydemir, görüş alışverişinde bulundu, öngörü ve tespitlerini Din görevlileriyle birlikte yorumladı.
İSTİBDAT DEVRİ BENZETMESİ
28 şubatlarla Kuran öğretimine getirilen yasak ve kısıtlamalara değinen Aydemir, ilk ve orta eğitimin birleştirilerek Kuran Kurslarının kapatıldığı, çocukların 12 yaşından sonra ancak kutsal kitabını öğrenebildiği dönemin insanlık tarihinde bile emsali zor görülen bir istibdat devri olduğuna işaret etti.
NE UTANMALARI VAR, NE SIKILMALARI
Aydemir, ‘işin en acı tarafı, yüreğimizi yakan yönü, 28 şubat kararları ve zulüm deklarasyonunun altında, bugün meydanlarda maneviyat nutukları atan, milli ve manevi söylemlerle oy isteyenlerin imzasının olmasıdır. Bu istismarcı kesim, din hassasiyetini hiç paylaşmamışlarla birlikte aynı rotadaydı, aynı çizgideydi ve aynı yoldaydı. Bugün ise hiçbir utanma ve sıkılma emaresi göstermeden halkın önüne çıkıp, kutsal kavramları dillerine alabiliyorlar. Ama bilmiyorlar ki, halk unutsa Hak unutmaz o zulmü. Onlar Halkın yüreklerinden süzülen feryatların hesabını, sandık önünde de, Hak divanında da vereceklerdir.’
Halkı hakir gören, ona tepeden bakan, inanç ve düşüncesini ötekileyen zihniyetin, AK Parti dönemiyle birlikte tarihin karanlığına bir zulmet devri olarak gömüldüğünü hatırlatan Aydemir, ‘Hak geldi, batıl zail oldu’ dedi.
NE UNUTURUZ, NE UNUTTURURUZ
28 şubat döneminde, Avrupa ortaçağının zulüm simgesi engizisyon uygulamalarına benzer bir yaklaşımın sergilendiğini vurgulayan Aydemir, ‘Mukaddesleri olan, inanan ve inancının gereğini yerine getirmeye çalışanların toplumdan dışlandığı 28 şubatlar tarihimizin kara sayfasıdır. Başörtülülerin yalnız üniversite değil hastane kapılarında bile gözyaşı döktürüldüğü, inananların fişlendiği, kamunun inananlara kapatıldığı zulüm dönemi, halkın yürek sesi olan AK Davanın iktidarıyla takvimden düşürülmüş, o zihniyet engizisyoncularla birlikte insanlığın kara sayfasına terk edilmiştir. O günleri unutmamak ve unutturmamak iman eri herkesin görevidir.’ diye konuştu.
DİN GÖREVLİLERİNE 2’İNCİ SINIF YAKLAŞIMI
AK Parti iktidarları öncesinde inanan kesimin yanında din görevlilerinin gerek sosyal hak ve statü ve gerekse gelir bakımından 2’inci sınıf muameleye tabi tutulduğu, halkın irfan ve vicdanını aydınlatan bu kesime mihrap ve minber arasında sınırlı ve kayıtlı hale zorlandığını dile getiren Aydemir, ‘Onlar, Milli Mücadelede, istiklal Harbi dönemlerinde cami kürsülerinden yükselen ışığın, aydınlığın ve nurun izinde kazandığımız destansı zaferleri ve kutlu dirilişleri bile reddettiler. Mehmet Akifler’in ufkuydu cami mihrap, minber ve kürsülerinden çizilen yol haritası. Köylüyü, çiftçiyi tarlası, bostanı, esnafı dükkanı, tezgahı ile ayıranlar, camilerle inananların arasına girmeye çalıştılar. Halkın imanına icra koydular. Bu ancak ortaçağda İspanyol engizisyon yaklaşımıyla tarif edilebilir bir haldi. Bir de bugüne bakmak lazım.. Dün neredeydi, bugün neredeyiz’ dedi.
AYDEMİR DİN GÖREVLİLERİYLE BULUŞTU
AK Parti Milletvekili adayı İbrahim Aydemir, Din Görevlileri Derneğinin konuğu oldu. Yönetim Kurulu üyeleriyle istişarelerde bulunan Aydemir, görüş alışverişinde bulundu, öngörü ve tespitlerini Din görevlileriyle birlikte yorumladı.
İSTİBDAT DEVRİ BENZETMESİ
28 şubatlarla Kuran öğretimine getirilen yasak ve kısıtlamalara değinen Aydemir, ilk ve orta eğitimin birleştirilerek Kuran Kurslarının kapatıldığı, çocukların 12 yaşından sonra ancak kutsal kitabını öğrenebildiği dönemin insanlık tarihinde bile emsali zor görülen bir istibdat devri olduğuna işaret etti.
NE UTANMALARI VAR, NE SIKILMALARI
Aydemir, ‘işin en acı tarafı, yüreğimizi yakan yönü, 28 şubat kararları ve zulüm deklarasyonunun altında, bugün meydanlarda maneviyat nutukları atan, milli ve manevi söylemlerle oy isteyenlerin imzasının olmasıdır. Bu istismarcı kesim, din hassasiyetini hiç paylaşmamışlarla birlikte aynı rotadaydı, aynı çizgideydi ve aynı yoldaydı. Bugün ise hiçbir utanma ve sıkılma emaresi göstermeden halkın önüne çıkıp, kutsal kavramları dillerine alabiliyorlar. Ama bilmiyorlar ki, halk unutsa Hak unutmaz o zulmü. Onlar Halkın yüreklerinden süzülen feryatların hesabını, sandık önünde de, Hak divanında da vereceklerdir.’
Editör
Son Güncelleme: 01.06.2015 09:10