Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ZEYTİN DALI HAREKATI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Zeytin Dalı Harekatı'na başladığımız 20 Ocak tarihinden bu yana, yurt içinde 209, Kuzey Irak'ta 341 olmak üzere 550 PKK'lı teröristi etkisiz hale getirdik. Afrin harekatında şu an itibarıyla etkisiz hale getirilen terörist sayısı 4 bin 205'e ulaşmıştır. Kuzey Irak'ta 341, yurt içindeyse 214 terörist etkisiz hale getirilmiştir." dedi.
Erdoğan, "Günümüz emperyalistlerinin proje örgütleri olan FETÖ, içeriden çürüterek PKK da dışarıdan hücum ederek emniyet teşkilatımızı devre dışı bırakmak için çok uğraştılar. Hamdolsun milletimizle birlikte el ele, kol kola vererek ülkemizin diğer kurumlarıyla birlikte Emniyet Teşkilatımızı da bugüne kadar iç ve dış saldırılardan kurtardık." dedi.
"FETÖ'CÜLERİN OYUNLARINA GÖZ YUMANLARI UYARIYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) her türlü yalan, takiye ve şahsiyetsizliği meşru gören yapısı nedeniyle bu örgütün mensuplarını tespit etmek ve ayıklamakta zorlandıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kendilerini gizleyen FETÖ'cülerin, buldukları her fırsatta işleri tersine çevirme gayreti içinde olduklarının farkındayız. Buradan farklı hesaplarla da olsa FETÖ'cülerin oyunlarına göz yumanları veya zemin hazırlayanları bir kez daha ikaz ediyorum; teröristle birlikte hareket edenlerin bizim nazarımızda onlardan bir farkı yoktur."
"ER VEYA GEÇ ONU DA ALACAĞIZ"
Terörle mücadelede kararlılık mesajı veren Erdoğan, "Milletimiz şundan emin olsun ki 7 gün 24 saat terör örgütlerinin ensesindeyiz. FETÖ'nün yurt içinde ve yurt dışında bulunan tüm kritik elemanlarını birer birer hak ettikleri akıbete düçar ediyoruz. Aynı şekilde PKK'ya hem sınırlarımız içinde hem de sınırlarımız dışında nefes aldırmıyoruz.
Pensilvanya'ya kaçarak kurtulduğunu sanan terörist başının durumu da farklı olmayacaktır. Bunu da söyleyeyim. Er veya geç onu da alacağız. Bu ülkeye ve bu millete ihanet eden herkes eninde sonunda hak ettiği cezaya maruz kalacaktır."
"AVRUPA ÜLKELERİ İNSANİ YARDIMLARDA SINIFTA KALDI"
Türkiye'nin 2016 yılında 6 milyar dolarlık kalkınma ve insani yardımla dünyada ikinci sırada yer aldığını anımsatan Erdoğan, "Esasen insani yardımlarda Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya bizim nazarımızda sınıfta kalmıştır. Suriye'yi yıkmak için atılan bombaların parasıyla bu ülkenin yeni baştan inşası mümkündür." diye konuştu.
16 NİSAN HALK OYLAMASININ BİRİNCİ YIL DÖNÜMÜ
Dün 16 Nisan halk oylamasının birinci yıl dönümü olduğunu anımsatan Erdoğan, halk oylamasında "evet" diyerek ülkenin ve milletin tarihi yol ayrımında iradesini ortaya koyan ülkenin her ferdine şükranlarını sundu.
Halk oylamasıyla önemli bir anayasa değişikliğinin kabul edildiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Cumhuriyet döneminde yaşadığımız ekonomik ve siyasi krizlerin en önemli sebeplerinden biri olan yönetim sistemimizdeki tıkanıklıkların aşılmasına vesile olacağına inandığım anayasa değişikliğimiz, inşallah 2019 Kasım seçimlerinde tamamen yürürlüğe girecek. Aslında Türkiye'nin darbeler, cuntalar, vesayet ve krizler üreten bir yönetim sistemiyle devam etmesine imkan kalmadığı 15 Temmuz darbe girişimi sırasında tüm çıplaklığıyla görülmüştür. Milletimiz 15 Temmuz'da geçmişten farklı olarak bizzat sokağa inerek, ülkesinin ve milletinin geleceğine el koyarken biz siyasetçilere de çok önemli bir mesaj vermiştir. AK Parti olarak bizim bu konudaki görüşlerimiz, niyetimiz, tutumumuz eskiden beri bellidir. Ancak yönetim sistemi değişikliği gibi çok önemli bir kararın tek bir partinin teklifi olarak hayata geçmesi mümkün değildi. Milletimizin darbe gecesi sokaklarda, meydanlarda, gönüllerde yaptığı ittifakı MHP ve bize destek veren diğer partilerle siyaset sahasında hayata geçirerek bu önemli adımı attık."
"CUMHURUN İTTİFAKIYLA YENİ BİR DÖNEM BAŞLAYACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak MHP ile 7 Ağustos sürecine sadık kaldıklarını, ana muhalefet partisinin son anda geldiğini ve orada konuşmayı fırsat bildiğini ve sonrasında da aleyhte konuşmaya başladığını söyledi.
Ana muhalefetin "akşam başka, sabah başka" hareket ettiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Fakat bu süreç MHP ile AK Parti'yi cumhurun ittifakına taşıdı. Şimdi cumhurun ittifakıyla Türkiye'de inşallah yeni bir dönem başlayacak. Milletimizin gönlünde yaptığı, bizim de halk oylamasıyla sandığa teşmil ettiğimiz bu ittifakı 2019 milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimine de taşıyoruz. Bu konuyla ilgili gereken hukuki düzenlemeler yapıldı ve Meclisimiz tarafından da kabul edildi. Böylece sadece yönetim sistemini değiştirmekle kalmadık, aynı zamanda Türk siyasetinde farklı isimler altında örgütlenen partilerin ülkenin ve milletin geleceği için güç birliği yapabilmelerinin hukuki altyapısını da kurmuş olduk. Bu gelişmeler ülkemizde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının, büyük ve güçlü Türkiye hedefi doğrultusunda çok daha emin adımlarla ilerleyeceğimizin işaretleridir. Bir kez daha ülkemize, milletimize, siyaset dünyamıza hayırlı olsun."
MALATYA'YA TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ KURULACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vefatının 25. yılında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı rahmetle yad ettiğini söyledi.
Siyaset, devlet ve millet adamı olduğunu belirttiği Özal'ın ruhu için salondakilerle birlikte Fatiha okuyan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin sancılı bir döneminde gerçekleştirdiği reformlarla, ülkemizin önünü açan rahmetli Özal'ın hizmetlerinin önemi vefatından sonra çok daha iyi anlaşılmıştır. Bu vesileyle şu müjdeyi de vermek isterim; rahmetli Özal'ın adını memleketinde yaşatmak için Malatya Turgut Özal Üniversitesinin kurulmasına karar verdik. İsmini anmayacağım, oradaki mevcut üniversitenin öğrenci sayısı fazla. Onu ikiye böleceğiz ve böylece kuracağımız Turgut Özal Üniversitesiyle Malatya, iki ayrı üniversiteye sahip olacak. Kurduğumuz andan itibaren de yaklaşık 30 bin civarında öğrencisi olacak. Mekan, her şey hazır. Hemen adımı atacağız.
FETÖ, rahmetli Özal'ın ismini istismar ederek Ankara'da bir üniversite açmıştı. Malatya Turgut Özal Üniversitesinin açılışıyla hem merhum Özal'a olan vefa borcumuzu ödüyor hem de FETÖ'nün bu istismarını tarihten kazımış oluyoruz. Üniversitemizin Malatya'ya ve ülkemize şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Merhum Özal, Türk siyasi hayatında önemli bir semboldür. Sağlığında Özal'a saldıranların AK Parti iktidarında bize saldırmaları da boşuna değildir."
"CHP'NİN GİDECEĞİ YER OLSA OLSA KANDİL OLUR, BAŞKA BİR YER OLMAZ"
Erdoğan, Türkiye'de güya ilericilik, devrimcilik ve solculuk adına ülkenin ve milletin hayrına olan her türlü değişime karşı çıkan bir güruhun, bugün de aynı şekilde iş başında olduğunu ifade etti.
Anamuhalefet partisine hakim olan zihniyetin, bunun en çarpıcı örneği olduğunu belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Muhalif olmakla yeminli muarız olmayı birbirine karıştıran bu partinin ve onun başındaki zatın ülkemizle, milletimizle, devletimizle olan bağı gün geçtikçe zayıflamaktadır. Öyle ki bu partinin başındaki zatın görevlendirmesiyle bölücü örgütün güdümündeki partinin eski genel başkanının duruşmasını takip eden bir CHP yöneticisi 'Tarihe not düşecek bir savunma' diyebilmiştir. Milletimiz, ülkenin anamuhalefet partisinin terör örgütünün siyasi koluna bakışını ifade eden bu beyanını hafızasına kaydetmiş ve tarihe asıl CHP için not düşmüştür. Terör örgütünün yandaşı partinin eski genel başkanını, bu partinin milletvekillerinden daha çok CHP milletvekilleri ziyaret etmiştir. Bu da manidardır. Allah için bu neyin aşkıdır? 6-8 Ekim olaylarının faillerine yönelik bu teveccühün sırrı nedir? Biz işte bunun için 'Anamuhalefet partisi, ana hıyanet partisi oldu.' diyoruz. Terörist sevicilikten başka hiçbir vasfı bulunmayan bir partiye ve onun sabık genel başkanına gösterilen bu hayranlıkla CHP'nin gideceği yer olsa olsa Kandil olur, başka bir yer olmaz."
"BİZ, MEHMETÇİK'İN PARKASINI VE POSTALINI GİYERİZ"
Erdoğan, "Biz sanatçılarımız, sporcularımız, medya mensuplarımızla askerlerimize destek ve moral vermek için Hatay'daki sınır karakolumuza gittiğimizde bu zat, yine muvazeneyi yitirmiş herkese hakaretler yağdırmıştı. Sanatçılara hakaretler yağdırmıştı." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunun üzerine milletimiz kendisini rezili rüsva etmiş olacak ki kalktı kendisi de Hatay'a gitti. Bizim ziyaretimiz sırasında giydiğimiz kamuflaja da hayran kaldı herhalde. Onun için laf attı. Kendisine postal ve parka gönderme teklifinde bulunmuştuk. Bunun üzerine CHP'nin başındaki bu zat 'Parkayı ve postalı öğrenciliğimden beri giyiyorum' demişti. Nihayet 40 yılda doğru bir söz etti. Biz de ona diyoruz zaten, 'Siz, teröristlerin giydiği parkayı ve postalı giyersiniz. Biz, Mehmetçiğin parkasını ve postalını giyeriz. Aramızdaki fark bu. CHP'nin başındaki zatın mensubu olduğunu ima ettiği örgütlerin ortak özelliği bu ülkenin ve milletin tüm değerlerine düşman olmalarıdır. Kılıçdaroğlu da aynı yolun yolcusu olduğunu itiraf etmekte beis görmediğine göre artık CHP'nin sahte üyelik törenlerine, göstermelik adaylara ihtiyacı kalmadı demektir. Nitekim bu partinin İstanbul İl Başkanının ve pek çok yöneticisinin geçmişten bugüne yaptıkları eylemlere, söyledikleri sözlere bakıyoruz, hepsi de bölücü örgütün borazanlığından ibaret. PKK'dan tut, DHKP-C'ye varıncaya kadar hepsinin buralarla bağlantıları, iltisakları var. Daha da vahimi ülkemizde FETÖ'sünden PKK'sına, DHKP-C'sine kadar ne kadar örgüt destekçisi varsa hepsi de CHP eylemlerinde başı çekiyor."
"TÜRKİYE OLARAK ASLA GERİDE DURAMAYIZ, PASİF KALAMAYIZ"
Erdoğan, geçtiğimiz hafta ABD, İngiltere ve Fransa tarafından Suriye'ye yönelik gerçekleştirilen operasyonun, bölgedeki krizin nasıl tüm dünyaya yayılma potansiyeli taşıdığını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir anda üçüncü dünya savaşı senaryolarının güncellenmesine yol açan bu gelişme, Türkiye'nin Suriye politikasının doğruluğunu ifade etmiştir. Ülkemizde yaşayan 3,5 milyon Suriyeli kardeşimiz ve Suriye topraklarından ülkemize yönelen tehditler sebebiyle Türkiye olarak bu meselede asla geride duramayız, pasif kalamayız.
Son yıllarda yaşadıklarımız bize şayet biz terör örgütlerini inlerinde bulup yok etmezsek onların gelip Ankara'da, İstanbul'da, vatan topraklarının her karışında eylem yapabileceklerini göstermiştir. Aynı şekilde biz gidip Suriye topraklarını güvenli hale getirmezsek, ülkemizdeki 3,5 milyon kardeşimizin kendi yuvalarına dönme imkanına asla kavuşamayacaklarını da tespit ettik. Hem kendi güvenliğimiz, hem Suriyeli kardeşlerimize huzurla yaşayabilecekleri yerler oluşturabilmek için sahadaki varlığımızı genişleterek sürdürmek mecburiyetindeyiz."
"SURİYE'DE KIRMIZI ÇİZGİLER YOK, KONJONKTÜREL ÇIKARLAR VAR"
Erdoğan, evlerine kavuşmayı bekleyen 3,5 milyon Suriyelinin bulunduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Suriye sınırımızın tamamını güvenli hale getirmeliyiz. Türkiye'nin geleceği için bu mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmak zorundayız. Madem bu mesele bizim için bir beka meselesidir, öyleyse karşımızda kimin olduğuna değil, bizim ihtiyacımızın ve hedefimizin ne olduğuna bakacağız. Rejimin Doğu Guta'daki saldırıları ve ardından rejime ait kimyasal silah tesislerine yönelik bombardıman göstermiştir ki Suriye'de kırmızı çizgiler yoktur, sadece konjonktürel çıkarlar vardır. Üstelik bizim Suriye konusundaki hassasiyetlerimiz, konjonktürel değil, tam tersine hayatidir. Çünkü kendi güvenliğimiz ve onunla birlikte milyonlarca Suriyelinin geleceği söz konusudur. Öyleyse Suriye sahasında faaliyet göstermeye en çok hakkı olan ülke Türkiye'dir. On binlerce kilometre mesafeden çıkıp, buraya gelmenin ne anlamı var? Yine burada bakıyorsunuz 5 bin tır silah yüklü aracın Kuzey Suriye'de ne işi var, 2 bin kargo uçağın Kuzey Suriye'de ne işi var? Şimdi 60 bine yakın PYD'li, YPG'li teröristi bölgeye getirme gayreti içindeler. Ne getirirseniz getirin, burada bütün her şeyiyle, imkanlarıyla, varını, yoğunu ortaya koyacak, buranın güvenliğini sağlamakta kararlı bir Türkiye Cumhuriyeti var, Türk milletinin evlatları var, öbür tarafta da Özgür Suriye var. Biz şuna inanıyoruz ve biliyoruz; bizim inancımızda nice az, inanmış topluluklar, inanmamış kalabalıkların üzerine Allah'ın izniyle galiptir."
"SURİYE KONUSUNDA KİMSENİN MUTLAK YANINDA YA DA KARŞISINDA DA DEĞİLİZ"
Suriye politikasını daha genişleterek ve derinleştirerek hem sahada hem masada söz sahibi olarak yollarına devam edeceklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye konusunda Türkiye kimsenin mutlak yanında veya mutlak karşısında değildir. Biz Suriye'de hem kendi güvenlik önceliklerimizi hem Suriyeli kardeşlerimizin haklarını, hukuklarını savunuyoruz. Bunun için mücadele veriyoruz. Bu çerçevede nerede, ne zaman, kiminle birlikte hareket etmemiz gerekiyorsa ediyoruz. Çıkmış bir tanesi 'Rusya ile Türkiye'nin arasını açtık' diyor. Dış politikamızın esası elbette dostlarımızın sayısın çoğaltmak, düşmanlarımızın sayısını azaltmaktır. Ama bir şartla, dostlarımızın dostluğunu görmemiz lazım ki onlarla birlikte yol yürüyebilelim. Suriye'de olup bitenler bize aynı zamanda dostlarımızın samimiyetini, düşmanlarımızın da gücünü gösteriyor. Hamdolsun her iki konuda da yeteri kadar fikir sahibi olduk. Daha önemlisi kendi göbeğimizi kendimiz kesmeyi başarabildiğimizden beri kimseye ihtiyacımız olmadığını da gördük."
Editör