Soru: Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmaları şuan hangi aşamada?

Oktay Öztürk: Şuan itibariyle yazım aşamasındayız.  40 küsür madde yazılmış oldu ama tabii bu maddelerin hepsi son halini almış değil. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun bir çalışma usulü var. Maddeler tartışıldıktan sonra hükmü verilebilmesi için oy birliği olması lazım. Bu konuda herkes aynı şeyi düşünmüyor ise bu sefer farklı düşünceleri oraya yansıtarak yazıyoruz. Bu anlamda da 10 madde tekamül etmiş bir vaziyette, diğerleri de her partinin görüşlerini veya rezervlerini içine alacak şekilde... 40 küsür madde özgürlükler kapsamında yazılmaya çalışılıyor.

Soru: Çalışmalar esnasında farklı görüş ve düşüncelere haiz olanlarla yaşadığınız fikir ayrılıklarından bahseder misiniz?

Oktay Öztürk: Tabii. Dağdaki eşkıya ile kucaklaşanlar, bu milletin anayasasını yapma noktasında karşımızda oturuyorlar. Yani eşkıya kimden emir alıyorsa bunlarda aynı yerden emir alıyorlar. Bunlar Türk Milleti’nin, Türk Devleti’nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasasını yapmak yerine, onlar kendi varlıklarını anayasal teminat altına almanın gayreti içerisindeler. Oysa ki biz diyoruz ki; bu topraklar üzerinde yaşayan topyekün milletin anayasasını yapıyoruz. Bu millet üst kimliği itibariyle tek millettir, tek devleti vardır ve tek dili de olacaktır. Ama bunlar kendilerine azınlık statüsünü “Her ne kadar biz azınlık değiliz” diyorlarsa da ortaya koydukları işlem onu gösteriyor. Azınlık statüsünün  tanınmasını ve azınlık haklarının, azınlık olarak tanıyan hakların anayasaya geçmesini istiyorlar. Elbette ki bu devlet kurulurken, kurucuların tesbit ettiği özellikler vardır. Bu devletin asli bir kurucusu var. Bu, 1876 Anayasası’nda kimdiyse, 1921’de, 1924’de, 1961’de, 1962’de ve 1982 kurucu unsur kimdiyse bugünde bu devletin asli sahibi ve kurucu unsuru aynısıdır.  Yani Türk Milleti’dir. Türk Milleti’nin Anayasası yapılıyor veya Türk Milleti’nin Anayasası’nda  değişiklikler yapılıyor.

“Yeni bir devlet kurmuyoruz”

Şu noktayı özellikle üzerinde durarak ifade etmek istiyorum. Biz yeni bir devlet kurmuyoruz ki yeni bir anayasa yapalım. Kurulmuş bir devletin anayasasında çağın gerekliliklerine göre bir takım değişiklikler yapma gayreti içerisindeyiz. Ama birileri bunu fırsat bilerek, biz nasıl ki bu milletin önünde engel olan ve çözüm bekleyen sorunlarını çözebilecek bir anayasa yapmak istiyorsak, birileri de bu milletin çözülmesini hızlandırabilecek, çözülmesini sağlayabilecek bir anayasa yapma gayreti içerisindeler. Bunun karşısında da tek vücut olarak biz duruyoruz.

“İktidar yanlış yapıyor”

Soru: AK Parti’nin yeni anayasa çalışmalarındaki politikasını nasıl buluyorsunuz?

Oktay Öztürk: Terör örgütü bir şeyi kendisine ilke edindi. Diyorki; ‘Vurdukça kazanıyoruz, kazandıkça daha da vuralım ki daha büyüğünü kazanalım.’ İktidar da buna çanak tutuyor. Dünyanın neresinde görülmüş ki hangi ülkesinde yargılanıp mahkum olmuş, cezası infaz edilmekte olan bir bebek katilinin, bir terör örgütü ele başının mesajları üzerinden siyasi gündem oluşturulsun. Dünyada böyle birşey var mı? Şuanda yaptıkları bu... Biz tabii bu noktada oldukça üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Bu aynı zamanda terör örgütü karşısında teslimiyetin ifadesidir. Terör örgütünden, ele başısından medet umuyorsan eğer bunlarla görüşüyor isen, bunlarla görüşmeyi bir sonuca bağlamak istiyorsan bunların görüşleri açık ve ortada. O zaman demekki bunların arzu ve isteklerini gerçekleştirmiş olacaksın ki bunlarla anlaşmış olasın. Bu da bu milletin yaşam hakkının illelebet birlik ve beraberliğinin elinden alınması demektir. Buna da bizim izin vermemiz mümkün değildir.

Soru: Yeni anayasa ne zaman bitecek?

Oktay Öztürk: Zaman olarak başından beri bu yılın sonu hedeflenmişti. Bu bir hedefti. Her zaman hedefin gerçekleşmesi mümkün olmayabiliyor. Ama hedefimiz bu yılın sonuna kadar yetiştirebilmek. Ama görünen o ki bu imkana tam ulaşamayacağız.

“Art niyetlilerin hevesleri kursaklarında kalacak”

Soru: Kongre çalışmaları nasıl gidiyor?

Oktay Öztürk: Seviyeli bir şekilde kongremizi yapmak istiyoruz. Ama takdir edersiniz ki MHP’nin kongresi herkesi ve tüm kesimleri ilgilendiriyor.  Bu noktada içte ve dışta MHP’nin yönetimini, yeni yönetim anlayışını kendileri için engel görenler, hepsi bir şekliyle bu huzuru bozma gayreti içerisindeler. Kongrede ülkücü irade galip gelecek. Çünkü MHP bu memleket için bu millet için varolmak mecburiyetindir. Olmazsa olmazlardan birisidir. Art niyetlilerin hevesleri kursaklarında kalacak. MHP daha da güçlenerek yarınlara emin adımlarla gitmek üzere kendisini yenileyecektir.

“Yarışma yerine kapışmak isteyenler var”

Soru: Ülkücü camianın kongreye ilişkin düşüncesi nedir?

Oktay Öztürk: Ülkücülüğün temeline milletin varlığı ve birliğini koyduğumuz vakit, ülkücü irade her yeni günde kendisinin yerini alabilme gayreti içerisinde değişimi gelişerek sağlamak üzere adım atmaktadır. Yeni günler, yeni anlayışlar elbetteki MHP mutfağında da değerlendiriliyor. Her yeni gelişmeyi kucaklayabilecek yeni adımlar atılmak üzere tespitler yapılmak üzere kendisini yenileyerek gelecek günleri  karşılayabilecek bir güçte ve kendisini yenileyerek yoluna devam ediyor, etmeye de devam edecek. Sayın Bahçeli’nin Türkiye’de bugüne kadar hiçbir partinin cesaret etmediği, el atmadığı bir tavır var. Sayın Bahçeli hiçbir il ve ilçe kongrelerine katılmadı. Burada ülkücü iradenin herhangi bir vesayet altında kendisini hissetmeden sağlam bir şekilde hür iradesiyle yeni yöneticilerini seçmelerine imkan tanıdı. Yani demokraside buralardan itibaren yerleşmeye başlar. İnsanlarımızın kendi hür iradeleriyle kararlarını verebilme imkanını önüne koydu. Bu süreç sonunda da sağlıklı bir yapıya ulaşılacağını umut ediyoruz. Demokrasiyi kendi kitlelerimiz arasında bir hakkın yerleştirme gayreti içerisindeyiz. Bunu anlamakta zorluk çeken, bu süreci bir yarışma yerine kapışma anlayışı içinde götürmeye gayret edenlerde var. Buna dışarıdan müdahil olanlar da var. Ama biz her şeye rağmen ülkücülerin sağlam iradesinin, yanlışları bertaraf edip doğruların üzerinde ısrar ederek yoluna devam edeceğine inanıyoruz.

Soru: Aktarmak istediğiniz bir anektod var mı?

Oktay Öztürk: Bu topraklar üzerinde, bu milletin bin yıllık bir hukuku var. Bu hukuk efradını cami ayârını mani anlayışı ile ihtas edilmiş bir hukuktur. Bu hukukun geleceğinin de sağlam bir şekilde ve sağlam bir iradeyle yol almasını istiyoruz. Bu topraklar üzerinde yaşayan her insanı kendi mukaddesimiz olarak kabul ediyoruz. Bu topraklar üzerinde ikinci sınıf bir insan varlığına tahammül etmemiz mümkün değildir. Ancak devlet zaman zaman yönetenler açısından acize düştüğü vakit bir takım “şer” güçler imkan buldukları yerlerde birlik ve beraberliğimizi bozabilecek adımlar atıyorlar. İnsanımız sağduyu ile hareket ederek bu topraklar üzerinde bin yıldır bu hukuk içerisinde nasıl yaşadıysa, geleceği de böyle kucaklamak zorundadır. Bizim için bütün insanımız mukaddestir. Bizim için bu toprakların bir zerresini dahi kimseye bırakmak gibi bir niyetimiz yok. Bunun aksini düşünenler var ise bu topraklar vatan oluncaya kadar hangi bedeli ödemişler ise o bedeli ödemeyi göze almaları lazım.

Röportaj: Cengiz DURULAR – Mehmet Ali Yılmaz