Hayatın en büyük fırsatlarının kaçışı ve ile mutluluğu yakalayamamanın muhakkak ki sebebi ufuk frekansının düşük olmasıdır.
Ufuk frekansını ben karanlıkta yola çıkacak bir otomobile benzetirim. Araçların yolu ışıklandıracak, aydınlatacak üç seçeneği vardır. Park lambaları, kısa huzmeli farlar, uzun huzmeli farlar. Arka aydınlatmaları ise arkadan gelecek darbeler için bir uyarıcıdır. Bir de daha kötü ve sisli havalar için kullanılan sis lambaları bulunmaktadır.
Eşeğine ters binen Nasrettin Hoca’ya sebebini sorduklarında “Evlat, önden gelen tehlikeleri eşek bile görür, ben arkadan gelen tehlikelere bakıyorum” diyerek başka bir ufuk dersi verir.
İnsanların da yollarını aydınlatabilmeleri için çeşitli düzeneklere ihtiyaçları vardır!
İnsanların park, kısa ve uzun huzmeli farları ile sis lambaları belleklerindeki bilgiler, görgüler, sosyal durumları ile ilgilidir.
Ufuk frekansının gelişebilmesinin ilk basamağı, mumdan ampule gidiş seyrinde olduğu gibidir. İlk ışık aileden, anne babadan, sonra daha geniş sosyal çevrelerden geçer.
Okumak insanlardaki ufuk frekansının gelişiminin büyük bir parçasıdır. Olmazsa olmaz!
Felsefe, sosyoloji ve psikiyatri okumak; Konfüçyüs’e göre üst konulardır. Soru sormayı, nedeni, niçini, nasılı, kaç tane, ne zaman, ne kadar gibi soruları öğretirler. O sorular olmasaydı bilim olabilir miydi? Soramayan insan hayatının anlamını yakalayabilir mi? Elbette böyle bir ihtimal yok gibi görünüyor!
Doğru düşüncenin doğru sorulara ve daha çok doğru cevaplar bulmaya ihtiyacı vardır!
Matematik, Goethe’ye göre hayatımızın direksiyon tertibatı. “Saymadıklarınızı yönetemezsiniz” diyor, çünkü!
Okumak olmadan ufuk frekansı gelişmiyor! Okumak eylemi gerçekleştikten sonra ise düşünmek, bilgi, uzman görüşleri, deneyimleri de kapsayarak düşünmek ve eldeki verilere göre plan yapmak ve hayata geçirmek gerekir!
Park ışıklarıyla gece karanlıkta yola çıkan insanlar gibiyiz çoğumuz!
“Tolstoy’un hayat zor değil, hayat gerçekten zor” dediği yolda ilerlerken insanlarla mesafelerimiz kısa park lambaları ile yola çıkanların veya uzun far veya artı sis lambası kullananların ulaştığı sonuçlar gibidir sonuçları! Birisi Halep’te ve birisi Şam’da deriz ya!
Aracınızla zifiri karanlıkta uzun farları kullanmadığınızda kaza yapmama olasılığınız çok düşüktür.
Ne kadar insanımız hayat yolunda kazalar yapıyorlar.
Şiddet, tecavüz, hatalı tercihler, zamansız atılımlar, hastalıklara, salgınlara karşı kendini koruyamama, borç batakları, iflaslar, kavgalar, savaşlar, trafik kazaları, yangınlar, sonu gelmeyen tartışmalar, dövüşler, insanların bataklıkta kalma sürelerini uzattıkça uzatıyor ve sonunda hayat zehir zıkkıma dönüşüyor.
En büyük eksiklik hayatta herhangi bir konu hakkında bilinç oluşturamamak!
Ne yazık ki hayata bilinçsizliği kaldıramıyor!
Gene ne yazık ki; çok bilinçsiz insanlar direksiyon başındalar!
Ne ağustos böceğinin, ne karganın ağzından peyniri kapan kurnaz tilkinin, ne avladığı avın tamamına sahip olmak için ayı ve kurdu öldürerek hepsine konan ve bu paylaşımı yapan tilkinin hikâyesinden ders çıkaramamış nice insanlar var.
Bugünden başlayıp haydi ufkumuzu geliştirelim desem; kendimi geliştirmeği yeteri kadar ihtiyaç olarak görüyor muyum? Asıl sorun burada başlıyor! İnsanlar ufuk frekans, bilgi, sosyallik seviyelerinden memnunlar mı; memnunlarsa, bu yazı onlar için boşuna yazılmış bir yazıdır!