1930'ların ortalarında Erzurum'da Vali Haşim İşcan ve Umum Bölge Müfettişi Tahsin Uzer bulunmaktadır.
Tahsin Uzer ve 10 bölge vilayetinin valileri bugün yerinde yeller esen Ilıcadaki "Köşkte" toplanır bir yıllık planlamayı yapıp dağılırlarmış. Köşkün ahırları, merekleri, mutfak müştemilatı, atları ve büyük baş hayvanlarıyla bir büyük çiftliği andırdığı yıllar....
Tahsin Bey bir yaz günü faytonunu hazırlatarak Gelinkaya Köyündeki Mustafa Efendiyi görmek için maiyetiyle bitlikte yola çıkmış. Mustafa Bey gün görmüş, varlıklı Osmanlının acılı yıllarına tanıklık etmiş birisidir. Tahsin Bey nezdinde önemli bir yeri vardır.
Gelinkaya'dan sonra Tahsin Bey Daphan Ovasının merkezinde yer alan Tazegül köyüne gelir. Köyün ağaçlık ve çeşme yanında bulunan Namazgahında Tahsin Beyi köy ahalisi karşılar. Vali Tahsin Uzer; Cennet pınarında soğutulmuş ayranını yudumlarken köylülerle sohbet etmeye başlar.
Mezarlıktan inmeye başlayan yaşlı, elbiseleri yırtık birisi aşağıya doğru inmeye başladığı muhtar tarafından görülür. Köyün muhtarı bekçiyi çağırarak "dikkat et sakın buraya gelmesin" diye sıkı sıkı tembih eder. Çünkü elbiseleri perişan sakalları uzamış bir köylümüzdür. Tam bunlar konuşulurken perişan kılıklı adam önce çeşmede ellerini yıkar sonra namazlığa yönelir. Artık yapılacak bir şey yoktur.
Adı Sinan olan bu kişi Umum Valinin önüne gelir, o esnada vali çok rahat biçimde oturmaktadır. Adam bir Osmanlı selamı verip "Hoş geldiniz devletlim. Safa getirdiniz" deyince Tahsin bey bu selamlamayı karşılıksız bırakmaz ve hemen soru sormaya başlar.
Vali: Askerlik yaptın mı?
Adam, Evet devletlim yaptım.
Vali: Kaç yıl yaptın?
Adam: On altı buçuk yıl.
Vali: Askerde görevin neydi?
Adam : Orduda saraçtım.(O yıllar saraçlık mesleği ordunun ana mesleklerinden birsidir)
Vali Hangi cephelerde bulundun diye sorunca, Adam Yemende deyince, Vali komutanın kimdi? Adam hemen cevap verince tanırım, sonra deyince Derne'de bulundum, Balkanlarda bulundum, Galiçyada bulundum sorularını sordukça cevap veren adamı Tahsin bey her defasında tasdik eder.
Soru faslı tamamlanınca Yaşlı adam " müsadenizle devletlim huzurunuzdan çekilmeme müsade varmı" deyince Vali ayağa kalkarak bu güngörmüş ihtiyarın elini sıkarak gönderir.
Bir gün sonra sabahın erken vakitlerinde Valinin Faytonu Tazegüle; Adı Sinan olan bu güngörmüş; ama çocuğu olmayan, fakir ama onurlu, devlet terbiyesini almış dedemizi almaya gelir. Dedenin hanımı ve bir kat yatağından başka bir şeyi yoktur. Faytona binerler komşulardan helallik alan Sinan dede köyden ayrılır. Ilıcaya geldiklerinde görevliler önce kaplıcalarda Sinan Dedeyi yıkarlar, sonra üzerine yeni elbiseler giydirerek Vali Tahsin Uzer'in huzuruna çıkarırılar.
Vali misafiri ayakta karşılar ve "Biz senede bir ay burada çalışıyoruz. Çiftlikte ve konakta her şey var artık bunlardan sen sorumlusun. Atlardan, ineklerden velhasıl her şeyden sen sorumlusun. Hayatın sonuna kadar burada yaşayacak işleri idare edeceksin " der.
Yaşlı Sinan Amca görevinin şuurundadır. Ölünceye kadar konağın tüm işlerini yürütür.
Bir tarafta devlet adamı "Tahsin Uzer", diğer tarafta ömrünü vatanı için geçiren, devlet terbiyesi almış "Sinan amca".
Devletin vefa gösterdiğine örnek sayılabilecek davranışı sergileyen Umum Müfettiş Tahsin Uzer.
Demek ki vefalı olmak güzel şeymiş. Vefalı olunca insan "iz bırakırmış".