Uzaktan gazel okumak, sözü belki ağır kaçar; çünkü 'gazel' denilen nazım biçimi zordur ve eziyetlidir!
Birincisi, her beyit anlam bakımından birbirine bağlı olacak; ikincisi, ilk beytinin dizeleri birbirleriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı olmalı; üçüncüsü, coşkun ve etkili olacak!
Yani zordur ve yetenek ister gazel işi!
Yazmak da zordur okumak da!
Hele bu okumak işi uzaktan olursa, nefes ister, ses ister!
En iyisi bazılarının yaptığı gibi Erzurum'a uzaktan şarkı söylemek!
"Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli…"
Tabi uzaktan sevmek kolay ve eziyetsizdir!
Sev sevebildiğin kadar…
Sevdiğinin derdiyle, sıkıntısıyla ne diye uğraşasın ki!
En fazla, bir Erzurum türküsü, iki geçmişin öyküsüyle efkârlanır, durursun.
"Alıştım hasretine, gel desen, gelemem ki..."
Anlaşıldı, "gelin" desek de gelmeyeceksiniz.
Yine de içimizle dışımızın bir olduğunu bilesiniz, diye söyleyelim.
Bırakın uzaktan severek şarkı söylemeyi, hele gelin âşık olduğunuz memleketinize!
Paranızla gelin, projenizle, birikiminizle, hayallerinizle gelin ve burada sevin Erzurum'u.
Kahve köşelerindeki işsizleri görün, kayıplara ilk adımlarını atmakta olan çocukları görün; Erzurum'un adını dünya çapında duyurmak için çırpınanları izleyin, taşın altına değil elini, yüreğini koyanları gözleyin; bunları eyledikten sonra da hangi şarkıyı söyleyeceksiniz bakalım!
Sözümüz, Erzurum'u özel günlerde hatırlayanlara ve o günleri ayaklarına kadar götürmekle Erzurumlu olduklarını düşünen bazı zevatadır!
On yılda bir Erzurum'a gelip babalarının, dedelerinin mezarlarını bulamayanları biliriz!
Ve on yılda bir gelip, "Aaa! Erzurum ne kadar değişmiş," diye hayret edenlere, değişimin sancılarını anlatmayı bile düşünmeden, gülümseyen Erzurumlu az mıdır?
Ve de seçim zamanlarında teşrif ederek, "kendi memleketime yatırım yapacağım," diyen, sonrada yan gelip yatanları az mı gördük!
Aslında minnetimiz de sitemimiz de kendimize, diyerek karda emekleyerek büyümeye devam ediyoruz. Ayıp olmasın diye, uzaklardan söylenen şarkılara kulak kabartsak da kendi türkümüzü söyleyerek yürüyoruz işte!