Dünyanın kanununda böyle bir şey var, iyilikler çok çabuk unutuluyor. Başarılar ‘es’ geçiliyor. Dostluklar bozuluyor. Özellikle de menfaatler işin içine girince, asıl boyut ondan sonra başlıyor. Vefasızlık diz boyu bir hal alıyor.
Vefasızlık özellikle de sporda çok fazla yaşanıyor. Takım ya da ferdi sporda durum hiç fark etmiyor, başarı varsa insanlar ya da taraftar yanında, başarısız isen, adını bile anan olmaz. Bu dünyanın her yerinde böyledir, ama bizim ülkemizde biraz daha fazla, hatta kendi şehrimizde çok daha fazla…
Biz hep galibiyet istiyoruz, futbolun üç neticeli bir spor dalı olduğunu unutuyoruz. Tabiki, kendi şehrinin futbol takımının her maçını kazanmasını istemek kadar doğal bir şey olamaz, bu ekmekle su gibidir. Ama bazen de gerçekleri göz ardı etmemek gerekir. Mesela ben futbolda duygusalımdır. Biri bende derin bir iz bırakmışsa onu ömür boyu unutmam, severim hayranlığımı devam ettiririm. Anadolu Ajansı’nda çalışan ve Ankara’da görev yapan arkadaşım ve değerli meslektaşım Muharrem Aksakallı benim futbolu en fazla konuştuğum ve tartıştığım isimlerden biridir. Futbolu bilir, eski bir futbolcudur, sahaya çıktığında futbolun kralını oynar. Ama onunla anlaşamadığım konulardan biridir, bu vefa örneği… Muharrem için dün yoktur bugün vardır. Takım, teknik adam ya da futbolcu başarılı ise Muharrem için vardır, başarısız ise Muharrem için yoktur. Oysa benim açımdan durum farklıdır. Ben geçmişte Erzurumspor’da başarısız olan teknik adam ya da futbolcuya sempatim devam etmiştir, ediyor da… Şimdi isim saymaya kalkarsam bu sütunlarda yer kalmaz.
Vefasızlığa bugünlerde en büyük örnek Bursaspor taraftarının Ertuğrul Sağlam’ı istifaya davet etmesini verebiliriz. Belki bütün Bursaspor taraftarı değil, ama bir grup taraftarın tarihinde şehrinin takımına Süper Lig Şampiyonluğu sevinci yaşatan, futbolda Bursaspor’u Türkiye’de 5’inci büyük yapan spor adamını istifaya davet etmesini mantığım almadı. Genç teknik adamın gözyaşı dökmesi ise içimizi burktu. Daha önce defalarca Bursaspor taraftarından övgü ile söz etmiştim. Yine de Bursaspor taraftarına gölge düşürecek bir harekette bulunmak istemem. Şehrinin takımının başarısı için canını hiçe sayan, deplasman-deplasman dolaşarak Timsah’a destekleyen ender taraftar topluluğundan biridir Bursaspor taraftarı… Bursa bugün Türkiye’de önemli bir futbol kenti ise; bunda en büyük pay sahibi Bursa’da ikamet eden insanlardır… Gidip Bursa’yı yerinde göremeyen insanlar için bir şey diyemem, ama Bursa’yı gören herkes Trabzon’dan sonra Bursa’nın ne kadar büyük bir spor ve futbol kenti olduğunu görecektir. Bursaspor taraftarı hep tribünlerde yaptığı yeniliklerle adından söz ettirmiştir. Sırf bu yüzden de Futbol Federasyonu yönetimleri zaman zaman bu yeşil futbol cennetine Milli maçlar vermiştir. A Milli takımımız Bursa’da bir çok unutulmaz zafere imza atmıştır.
Evet!...Tüm bu gelişmeler doğrultusunda bir grup Bursaspor taraftarının Pazartesi akşamı Türk Futbolunun yıldızı her geçen gün parlayan teknik adamlarından biri olan Ertuğrul Sağlam’a gözyaşı döktürmesini ve istifaya davet etmesini anlayamadım. Taraftar her zaman haklıdır mantığı bazı istisnai insanlar için geçerli olmamalı diye düşünüyorum.
Yani Bursaspor camiasında en son istifaya davet edilecek olan isim Ertuğrul Sağlamdır. Timsah taraftarı bunu bizden daha iyi bilmelidir. Tarihinde Süper Lig Şampiyonluğu yaşatan, ikinci ve üçüncü sırada takımının ligi bitirmesini sağlayan, Avrupa’ya taşıyan, Ziraat Türkiye Kupası’nda final oynatan bir teknik adamı daha ligin başında istifaya davet etmek yakışıksız kaldı, vesselam…
Geçtiğimiz sezondan 8 as futbolcusunu kaybeden ve yenilenen kadrosu ile başarıyı arayan bir takımda tepki gösterilmesi gereken en son insandır kanımca Ertuğrul Hoca…
Bursa taraftarının gönlünde aslında Ertuğrul Sağlam’ın kredisinin hiç bitmemesi lazım. Nasıl ki, bizde Sadi Tekelioğlu ve Cemal Polat kredisi bitmiyor ise; bu diğer insanlar içinde geçerli olmalı.
Vefanın adı sadece İstanbul’da bir semt olmakla kalmamalı…