Türkler kendilerine bir mekân tutuklarında oraya tabiata uygun; karataş, aktaş, tepeköy, tavşandere gibi ad verirlerdi. Kent, köy, mahalle, cami, mektep, kışla ve sokak isimleri de öyleydi. Akşehir, akmescit, taşcami, taşmektep gibi. Akif’in “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” mısralarında belirttiği gibi her bir vatan parçasına kutsanmış olarak savaş zamanında ve sonrasında yer isimleri konulurken yeniden oluşturulurdu.  Yanık Dere adı da bunlardan bir tanesidir. 
Bu yıl Erzurum Kalkınma Vakfının (ERVAK) 2014 yılı 21.Sultan Sekisi Toplantısında ele aldığı konu “YANIK DERE ŞEHİTLERİNİ” anmadır.    ERVAK ve Atatürk Üniversitesi ortak olarak 7 Haziran Cumartesi günü Yanıkdere şehitlerini anma programı düzenleyecektir.
Böyle anlamlı bir kutlamaya önayak olup emeği geçen, hafızamızı tazeleyen herkese özellikle de ERVAK Başkanı Eczacı Erdal Güzel ve Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak beyefendilere teşekkür ederim.   
Arnold Toynbee “Tarih Bilinci” adıyla Türkçemize çevrilen eserinde, eski bir Mısır dikili taşının yanında keçilerini otlatan mahalli kıyafetli bir Kıpti Mısırlıyla, elinde mercek ve fotoğraf makinesi olan bir Batılının dikili taş hakkındaki tutumunu karşılaştırır.
Kıpti’ye sorar:
-Bu dikili taş senin için ne anlama gelmektedir?
-Kıpti, “Keçilerimin karnını doyurmakla meşgulüm, bana gölge olmaktadır. Başka bir şey bilmiyorum.”der. 
Batılı, dikili taşı en ince detayına kadar incelemek, tarihi anlamını ve yerini tespite uğraşmaktadır.
Dolayısıyla bizim tarihimizdeki değerlere bakışımız da Mısırlı kıptinin bakışı gibi olmamalıdır. Bu anma programı tarih bilincimizi pekiştirir kanaatini taşıyorum.
Tarih, zaman ve mekân üzerine dayanır.  Mekân ve zaman içerisinde insanın yapıp ettiği onun tarihini oluşturmaktadır. İnsanlığın ruhu tarihte gizlidir. Eğer insanlığın ruhu tarihte gizliyse milletlerin ruhu da tarih de gizlidir
Cumhurbaşkanlığı forsundaki her bir yıldız tarihte kurulmuş bir Türk devletini ifade etmektedir. 
Tarihe devletler mezarlığıdır da diyebiliriz.
Milletleri zenginlikleri olduğu kadar sefaletleri ve acıları da birbirine yaklaştırır.
Tarihte, Çin Denizi’nden Adriyatik’e kadar Türklerin kurduğu devletlerde gönüllü yurttaş olmak isteyen binlerce insan topluluğuna şahit olmaktayız. Bunun en temel gerekçesi, güven, adalet, zenginlik ve dini hoş görüdür. Papanın, Hıristiyanlık adına Hun İmparatoru Attila’ya, Abbasi Halifesi Tuğrul Bey’e taç giydirmesinin nedeni elbette kabileler halinde birbirini boğazlayan toplulukları bir arada tutmaları, vatandaşlık hukukuna kavuşturmalarıdır.
İmparatorlukların varoluş amacı; ırki, dini, siyasi ve diğer farklı çoğulcu yapıyı bir arada tutma ve yönetmedir.  Dün Roma,  Selçuklu, Osmanlı, Rusya ve İngiltere imparatorluklarında olduğu gibi bugün de Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Rusya ve Türkiye Cumhuriyeti gibi imparatorluk mirası üzerine oturan devletlerde de amaç aynıdır.
Amerikalı tarihçi Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün adıyla Türkçemize çevrilen eserinde Türklerin bu çoğulcu yapıya gösterdiği hoşgörüyü şöyle ifade eder: “Türklerin böyle yapmaları insanlık ve adalet açısından doğru olmuştur. Ne var ki, eğer 15.yüzyılda Türkler böyle hoşgörülü olmasalardı, 19. Yüzyılda Türkler kendi yerlerinde, yurtlarında  (varlıklarını) sürdürebilirlerdi.” (s.13)
Yani Medine, Kahire, Bağdat, Şam, Sana, İsfahan, Haydarabat, Erivan, Tiflis, Tiran, Üsküp, Atina, Sofya, Varşova, Kiev ve Sivastopol gibi kentler bugün bir Türk kenti olacaktı. 
İnsanlık tarihinde Türklere hoşgörü dersi vermeye kalkan hiçbir millet Türklerin gösterdiği hoşgörüyü görmemezlikten gelemez.
1910 yılında Kayseri’de yayınlana Erciyes Gazetesi’nin ilk sayılarında “Pazartesi Günleri Neşrolunur Türk Gazetesi”   yazısında geçen “Türk”  sözünün yer almasına Ermeniler itiraz ederler ve Mutasarrıfa müracaat ederek Türk sözünün gazetede yer almamasını isterler. Oysaki kendileri Ermenice Hayek Gazetesini daha önce yayınlamışlardı.
Osmanlı devletinin şarkı/doğusu bir Ermeni vilayetleridir iddiasına karşı Erzurum’da 1918 yılında yayınlanan Albayrak gazetesinin başlığında “  Vilayat-ı Şarkiye Ermenistan Olamaz” yer alıyordu.  Zaten Osmanlının şark vilayetleri Ermeni değil bir Türk yurduydu. Öyle de kalacaktır.
Emperyalist ülkeler, Osmanlı Devletinin son yüz yılında Arap,  Yunan, Bulgar, Sırp ve Romen gençleri silahlandırarak kışkırttıkları gibi Millet-i-Sadıka olan Ermeni gençlerine de okullar yoluyla ayrılıkçı fikirler aşılayıp, komitelere üye yaptırıp, silahlandırarak kışkırtılar.
Tarihi hafızaları olmayan bu Ermeni gençleri, hafızasızlığın acısını hem bize hem de kendilerine ihanet ederek ödediler. Kazanan ne biz olduk ne de Ermeniler. Kazanan emperyalist ülkeler oldu. Bugün Fransa’ya, Arjantin’e, Amerikan Birleşik Devletleri’ne ve Rusya’ya göç ettirilmiş kaç Ermeni acaba mutludur! Orada Türk düşmanlığı yapacaklarına bizleri bu yabancı diyarlara sürükleyen emperyalist ülkelere şunu sormalıdırlar: Bizi niçin kışkırtıp ülkemize ihanet ettirdiniz? Dün biz Osmanlı ülkesinde birinci sınıf yurttaşken sizin ülkenizde niçin mülteciyiz? Hangimiz Osmanlı ülkesinde olduğu gibi Ermenice okuyup yazıyoruz?
Dünya siyasetini bilmemenin bedeli herkes için ağır olmaktadır. Akıllı ve bilge devlet başkanları olmayan halkın başı elem ve çileden kurtulamaz.
Hükümetler dün olduğu gibi bugün de Emperyalist devletlerin baskısı altında olabilirler.
Ancak Erzurum bunun bilincinde olarak üzerine düşeni yapmalıdır. Milli Mücadelenin öncüsü Erzurum’dur. Ermeni düşmanlığı için elbette bu toplantı yapılmamaktadır. Yapılacak toplantının amacı, tarihte yapılan bu zulüm ve ihanetin yapılışının nedenlerini hatırlamak/hatırlatmaktır. Bugün de aynı emeller taşıyan emperyalist güçlerin taşeronluğundan kurtulamamış olanlara gittikleri yolun yanlışlığını hatırlatmak içindir.
Ve yine “Dost uyur düşman uyumaz” atasözümüzü hiç unutmamak içindir.
İnsan unutan bir varlıktır. İnsanın bu unutkanlığını da göz önünde tutarak Yanık Dere’ye bir “ŞEHİTLER ABİDESİ” Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öncülüğünde yapılabilir diye düşünüyorum.   
Mehmet Akif’in
“Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu,
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu”
mısralarını bir daha gençlere hatırlatmak ve hafızamızı tazelemek için haydin Erzurum Yanık Dereye Şehitlerini anmaya…
Not: 07.06.2014. Cumartesi günü saat 13.00’de Erzurum Lisesi önünden araçlar ücretsiz kalkacaktır. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ömer Özden 2014-06-06 12:59:11

sevgili dostum eline sağlık, güzel yazı olmuş...