Vedat REFAYELİ
Basın hayatına başladığım dönemlerde Erzurum’un en önemli sivil toplum örgütlerinden biriydi Verem Savaş Derneği.
Çalıştığım Milletin Sesi Gazetesi’nin sahibi rahmetli Kemal amca (Alyanak) aynı zamanda o derneğin başkanı da olduğu için üyesiydik de. Göğüs Hastanesi’ndeki Genel genel kurullara gidip oy kullanır, Verem Haftası zamanlarında da Havuzbaşı’na gider Atatürk Anıtına çelenk koyardık. Dolayısıyla verem ve veremle savaş konularında da o dönemler sadece Milletin Sesi’nde değil, çalıştığım diğer gazetelerde de çok haber yapmışımdır. Kemal amca yıllar önce rahmetli oldu, bizim de zaten dernek ile ilişkimizi keseli neredeyse yıllar oldu.
Geçen gün Erzurum’un tanınmış simalarından, özellikle kayağa yaptığı hizmetler ile şehirde iz bırakan adamlardan olan emekli bürokrat ve işinsanı Şenol Mızrak’a rastladım. Doğrusu bilmiyorum. Yaklaşık 20 yıldır Verem Savaş Derneği’nin başkanlığını yapıyormuş. Zaten Kemal amcadan sonra da derneği o devralmış.
Verem ile ilgili ‘son durum ne?’ diye sordum, eskisi gibi verem hastasının olmadığını söyledi. Hatta oran verdi, ‘binde 1’lere düştü’ dedi. Bir zamanların popüler, ürküten, yaygın hastalığının artık olmaması sevindirici elbette. Sanırım bunda o günlerden bugüne ekonomik gelişmelerin de etkisi var.
Bu arada verem ile ilgili bir ek bilgi vereyim, genelde fakir hastalığı olarak bilinir. Genelde fakirler verem olur diye bir kanaat var. Bu yanlış. Zira nefes yoluyla bu hastalık insanlara geçiyor, yani yeri geldi de mi fakir gibi zengin de verem olabiliyor. Bilin istedim.
Editör