Vedat REFAYELİ
Genelde uçakla seyahat edilirken tekerlekler piste değerken yolcular alkış yapardı.
Son yıllarda dikkatimi çeker hep.
Özellikle de Erzurum uçağında eskiden sıkça görülen bir durumdu bu ama artık o manzaralar tarih olmuş.
Rastlamıyoruz daha. Yolcu profili mi değişti, yoksa başka bir şey mi var, merak ettim.
Bu konuda araştırma yaparken bilimsel bir makaleye rastladım.
Uçak yolcuları genelde alkışı, çevresindekilerden utancından kesmiş.
Yanındakiler için korkak sayılacağı endişesinden artık alkış yolcular alkış etmiyorlarmış.
Muhammet Yılmaz adındaki bir akademisyen makalesinde böyle diyor.
Bu arada bu makalede bir şeye daha rastladım ki, ilginç geldi bana.
Uçuş esnasında en tehlikeli dakikalar ilk 3 dakika ile son 8 dakikaymış!
Hepimizin bildiğini söylüyor ama en azından kendi adıma söyleyeyim, ben ilk defa öğreniyorum bunu.
Uçak kazalarında da havacılık tarihinde en çok bu dakikalara rastlanıyormuş.
Beden dili uzmanlarına göre uçaklardaki alkışlama hissiyatını insanların hayatta kalma içgüdüsü tetikliyor.
Hal böyle olunca inişin gerçekleşmesinin ardından yapılan alkış, subliminal olarak çok tehlikeli bir zaman diliminin geride bırakılmasını kutlamaya yönelik bir reaksiyonmuş!
(NOT: Birilerinin gene konuya bakarak ne lüzumsuz bir yazıdır diye hakarete varacak lüzumsuzluğuna rağmen yazılmış bir yazıdır bu yazı!)
Editör