Milletvekili adaylarının bir kısmı milletvekili olarak TBMM’ye girecekler. Heyecanlarının yatışmaları, protokoller, tebrikler bir süre alacak, der demez! Seçilemeyenlerin parti ve liderlerine kalplerinin kırıklığı bir müddet sürse de daha sonra bir daha ki seçimi düşünerek vede hayal ederek, çalışacaklardır! Hatta sivri, sipsivri çıkışlarla kendilerini göstermeye çalışacak, seçimlerde yeniden göze girmek için canla başla yoğun bir şekilde kıyak ve yüksek emeklilik maaşı ile devam edecekler, bir kısmı yeniden tatlı hayatlarına ulaşabilecekler!
Daha ön seçimler ve genel merkezler aday belirlemeye çalışırken, orada ekmek olmayacağını anlayan üstün karakterli(!) adaylar ertesi günü başka partilere geçtiklerini açıkladılar! Ve aday oldukları partinin aslında ne kadar yanlış politikalarının olduğu (!) konusunda basın toplantıları yaptılar!
İktidarı ve muhalefeti dahil, sağcısı, solcusu, halkçısı, milletçisi, dincisi, dinsizi dahil hiç kimse beş yıllık bir milletvekilliğinden sonra çok yüksek emekli maaşı bağlanmasının yolunu açan kanunun kaldırılması hakkında bir fikir beyan etmedi! Ki; emekli milletvekillerinin emekli maaşı en yüksek SGK emeklisinin en az iki buçuk katı!
Bu kadar yüksek milletvekili ve emekli milletvekili maaşı alan bir vekilin veya emekli milletvekilinin geçim derdinde olan bir emeklinin barınma, beslenme, derdini anlayabilme ihtimali yoktur elbette. “Sadece yolu yürüyerek kateden kişi, yolun neye hükmettiğini öğrenebilir” Walter Benjamin. Aynı yolu yürüdüğümüz insanların da milletvekili olamayacağı açıktır, çünkü normal vatandaşlar adaylık için gereken paraya sahip değildir!
Milyonlarca emekli intibak yasasını bekliyor, milyonlarca emekli, açlık sınırı altında emekli maaşı alıyor.
Yedi bin gün ve yüksek prim ile emekli olanla, beş bin gün ve daha az gün sayısı ve asgari ücretle emekli olan bir vatandaşın maaşı aynı seviyede! Haksız bir maaş adaleti sağlanmış! Ki seçim vaatlerinde bile bu durumlar yer alamıyor, çünkü milyonları ilgilendiriyor ve savunacak sivil toplum örgütleri ya ortada yok, ya fonksiyonel değiller.
Demem o ki, benim derdim, kira, kiracı, barınma, ekmek, et, peynir, yağ, meyve! Yani; beslenme, muayene olabilme, sağlığıma bütçe, günlük ulaşımlarım için bütçe (tatil, sosyal hayat artık mümkün değil), normal hayat sürdürebilmek! O kadar!
Bunun için siyasi liderlerin geçmişi, akla yatan yatmayan, vaatleri, birbirlerini eleştirmeleri, yerden yere vurmaları, cek cak beni hiç ilgilendirmiyor!
Ben normal insan gibi yaşamak istiyorum, o kadar!
Ben bu yüzden etini, sütünü, şekerini, ununu, yağını üreten, ithal etmeyen bir ülke istiyorum. Yabancılar yerine kendi vatandaşlarımın ev sahibi olabileceği bir ülke ve bunu sağlayacak bir siyaset istiyorum!
Ve TBMM’de siyasi partilerin grup kararları almamasını, milletvekillerin kendi fikirlerini söyleyebilmesini istiyorum!
Bu yazımı heyecan saran, yemekten içmekten kesilen(!) milletvekili adaylarının duyacağını sanmıyorum ama gene de kendimce düşüncelerimi ifade ediyorum!