Kültür; bir millete mensup ve mahsus ilk ve iptidai vaziyetler, haller demektir.
Kültür, bir milletin hissiyatından ilk duygularından doğan mevhumların bütünüdür. Bunlar, lisan, musiki, güzel sanatlar, adetler, gelenek ve görenekler, tavır ve hareketler ile dini duygu ve düşünceler kültürü oluşturan mevhumlardır.
Başkalarına ait kültürlerin taklidi hiçbir zaman kültürü ifade etmez.
Kültür; örf, adet, gelenek ve göreneklerin bir birine karışması ile bir kavimden diğer kavme geçer. Ortadoğu bu sosyal olgunun laboratuarı gibidir. Medeniyetler bu geçişte daha seyyaldir.
Kültür, iyilikler, saflaştırma ve temizleme sayesinde iyi ve makbul medeniyeti; fenalıklar, çirkin, kötü hal ve hareketler ise nahoş, zalim medeniyeti meydana getirir.
Kültür: Medeniyetin menşei, başlangıcıdır. Kültürün makbul bir şekilde temizlenmesi din, ahlak ilim ve hikmetle olur. Kültürün kötüleşmesi dinsizlik, ahlaksızlık ve ilimsizlikle olur.
Kültür; bir milletin tabiatının mahsulüdür. Ağacın meyvesi ne ise milletlerin kültürü de kendisi için odur.
Milli kültürünü kaybetmiş millet, meyve vermeyen, çürümeye yüz tutmuş ağaç gibidir. Yok, olur gider. Tarih böyle milletlerin mezarlığı ile doludur.
Kültürü geliştirmek maddi ve hayvani esaslara göre değil, insani esaslarla yükseltmek, yüceltmek ve donatmakla mümkündür. Bu durum ancak hem kendi milletine hemde insanlığa fayda getirebilir.
Başka milletlerin kültürleriyle aşılanan millet, dallarına başka ağaçların meyveleri takılmış değersiz ve gülünç duruma düşer.
Kültür yerlidir. Millidir. Bir milletin kendi tarihi boyunca, düşünülmüş, uygulama sahasına konulmuş maddi, manevi, fikri ve felsefi normların, yaşama şekillerinin, dünya görüşlerinin ve değer yargılarının tümüdür.
Kendi milli kültürünü kaybeden millet, karganın, kekliğin yürüyüşünü taklit etmek isteyipte taklit edemeyen, ancak kendi yürüyüşünü de unuttuğundan, yürüyemeden hokkabazlar gibi davranmasıdır. Bu durum gülünç ve alay konusudur.
Kültürünü yozlaştırmış bir millet yani bütün değerler sistemi denilen, düşünce ve yaşantısına yön veren mefhumların değiştirilmesi ile sarhoş olmuş, dengesini kaybetmiş bir insan gibi veya dümeni kırılmış dalgalar içinde sağa sola yalpalayan gemi gibidir. Bir gün kayalara çarpar ve batar.
300 yıldır değiştirmeye çalıştığımız, ancak beceremediğimiz batı kültürünün olumlu yönlerini alıp milli bünyemize uygun hale getirip uygulayabilseydik, fikir, düşünce ve tefekkür dünyamız bu kadar sığ olmazdı.
Bir millet; bire bir başka milletlerin tecrübelerinden yararlanması tamiri mümkün olmayan hastalıklar ortaya çıkarır. Bu nedenle hayatın suni şeylere ihtiyacı yoktur.
Kültür: ilmin, inancın milletin hayatına göre aldığı şekildir. Mozartın bestesinden bir notanın çıkarılması, Taç Mahal Türbesinden revakların kaldırılması, Sultan Ahmet Camii çinilerinin çıkarılması bu eserleri nasıl eksik bırakırsa milletlerin kültürlerinde bazı değerlerin çıkarılması eş anlamlıdır. Tamiri mümkün olmayan hastalıklara yol açar.
Kültürel zenginliği teknoloji ile karıştırmamak gerekir. Teknoloji; başlangıcından günümüze kadar yaşayan insanlık ailesinin ortak ürünüdür. Teknolojisi bugün üstün olan Japonlar ve benzerleri kültürel değerlerini kıskançlıkla korumaktadır.
Sonuç olarak yeryüzünde yaşayan her toplumun kendine has değerleri, yargıları, dünya görüşleri vardır. Bunlar birbiriyle örtüşür veya örtüşmez. Bu kültür olgusunu değiştirmez.
Kültür: Milletlerin kendilerini savunmak için geliştirdiği, yücelttiği stratejik mevzidir. Mevziler düşerse millet hayatı tehlikeye girer.