MİMARIN ÇIRAĞI

- Yoruldum üstat… Mecalim kalmadı nefes almaya, yürümeye… Topraklar, ağaçlar, evler, insanlar, hep üstüme üstüme… Zaman üstat… Ne vakit gelecek bu ‘zaman’?

- Vakti geldiğinde dostum… Dinlen o zaman…

- Benim için an bu andır, zaman bu zamandır…

- Belki beklediğinin zamanı değildir dostum…

- Beklemekten yoruldum üstat…

- Beklemek umudun içindedir…

- Belki de umudum bitti… Hep hayallerimi süsleyen, kalbimin daha güzel atmasını sağlayan heyecanlarım vardı…

- Sen şu an bir yanılgıdasın. Umut bitmez dostum…

- Bitti üstat... Bitti… Bir bebek sesi, güzel bir şiir ya da sevdiğim bir yemek ya da gece ya da idealler… Hiçbir şey fayda etmiyor… Hepsi uzak…

- Uzaklar yakın olur bir gün… Her gecenin bir sabahı vardır elbet… Unutma kader gayrete aşıktır dostum…

- Gayretim kalmadı ki… Bahanelerin ardında yaşadığım bir hayatın son demine geldim…

- Bir kapın kapanıyorsa üzülme… Senin için en hayırlısı ne ise muhakkak o oluyordur dostum…

- Benim ağlamam mı, takatsizliğim mi, boş vermişliğim mi hayırlı üstat? Yıllardır içimde har olanın, kan olması mı? Kalbimi köze çeviren bir şiirin vedası mı, bir bebek sesinin uzaklaşarak kaybolması mı, hayatımın boşa akması mı hayırlı üstat? Söylesene…

- Ağlamak, rahatlatır insanı… Daha serin olur hislerin, düşüncelerin… Takatsizlik, boş vermişlik bir süreçtir, ruhunun hezeyanını görüp, bir basamak daha yukarı çıkartır seni… Yıllardır içinde har olanın kan olması, senin hayat tecrübendir ki, gün gelir yine diline dua olarak düşer o kan… Kalbini köze çeviren şiire gelince; bir şiiri ezberlediysen, unutamazsın bir daha… Bebek sesinin uzaklaşarak kayboluyorsa yine de bulursun onu… Çünkü bebekler ağlar ve duyarsın sesini… Ve hata boşa akmaz dostum… Boştan doluya akan bir sudur hayat… Ve sen bu sudan çoktan beridir içtin…

- Bilmiyorum üstat… Dilimde dua etsem de o kan’ı, sesini duyarak bulsam da o bebeği, unutamasam da ezberlediğim şiiri; bir viraneye çevrilmiş ruhumu tamir edemez bu vakitten sonra hiçbir…

- Ya viran kalk, bebekler ağlasın, çiçekler açmasın, dursun dünya… Ve içinde tüm sevdiklerin yansın, ya da kalk ayağa sarıl ruhuna… Çiçekler açsın, bul o bebeği, o uçan kuşları seyre dal, şiir oku, hakikate erişmek için basamaklarından inme geri… Ruhunu tamir eden, mimar-ı kaderin vardır…

- Kalkabilir miyim üstat…

- Elimi tut… Bir dost eli, bir kütüphane gibidir… Bir dost eli bir anne kalbi gibidir…

- Gidelim mi üstat?

- Mimara çırak olmaya… Gidelim dostum…