Son günlerde, Dünya Gençler Snowbord Şampiyonası nedeniyle hiç olmadığı kadar sık çıktım Palandöken’e.
Dağ, tek kelime ile muhteşem.
Hele bir de hava açık ve güneşliyse, sanırsınız bir başka dünyadasınız.
***
Palandöken, Erzurum için Allah’ın bir lütfu.
Tabi kıymetini bilene!
***
Kayak kaymasını bilmem.
Kayak sporu belki bu sebepten olsa gerek, hayatımda hiç ilgimi çekmemişti.
Ta ki, son haftaya kadar!
***
Gerçeği söylemek gerekirse, snowboard yarışlarını izlemenin ötesinde, fotoğraf çekmek için çıkmıştım dağa.
Dünyanın dört bir tarafından Erzurum’a akın eden gençlerin havada uçuşlarını gördükten sonra, snowboard tutkunu olup, çıkıverdim bir anda.
Gördüğüm güzellikler fazlasıyla etkiledi beni.
***
Keşke halkı da çıkarmak mümkün olsaydı zirvelere.
***
O cümbüşü ve hareketliliği gören çoğu insan, inanıyorum ki, benim gibi hayran kalır ve tüm olumsuz düşüncelerini orada kar’a gömer, inerdi aşağıya.
***
Ama ne yazık ki, halktan pek de kimse yoktu Palandöken’de.
***
Aslında halkın ilgisizliği açılış akşamında göstermişti kendini.
Sadece halktan değil tabi…
Şehri yönetenlerden de kimseyi görmek pek de mümkün olmamış, bir vali vekili ve iki rektörün dışında kayda değer kimseye pek de rastlanmamıştı atlama kulelerinde.
***
Hayret ediyor insan.
Bilmem kaç bin kilometre öteden, elin yüzlerce yabancısı kalkıp Erzurum’a, Palandöken’e geliyor, biz iki adım öteye üşenip de gitmiyoruz!
***
Aslında burada durmak ve bir soruya ciddi anlamda cevap bulmak gerek:
Üşeniyor muyuz, yoksa işin içinde başka bit yenikleri mi var?
Evet!
Bu sorulara cevap bulmanın zamanı gelmiş, hatta geçmektedir bile.
***
Haydi ilk başta vatandaşı anlıyorum.
Kiminin imkanı yok, kimi işini bahane ediyor, kimi de sosyal hayattan bihaber yaşıyor.
Bunları anlıyorum da…
Şehrin belediye başkanlarını, bürokratını, amirini, memurunu anlayamıyor…
Hele üniversitelerimizin hocalarına, öğrencilerine akıl, sır zaten erdiremiyorum.
***
İnsanlar bişeyler yapma gayretinde…
Bir Zinnur Gerek var Atatürk Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu’nda.
Hoca işinin kompentanı.
Geçtiğimiz yıllar bindallı ekibi oluşturmuştu, inanılmaz güzellikteydi.
Hani başka yerde olsa böylelerini cam fanus içine koyar, koruma altına alırlar.
Biz Gerek’i ve Gerek’in yaptığı muhteşem işleri “gereksiz” görüyor olmalıyız ki, izlemeye dahi gitmiyoruz.
***
Aynı işi Mustafa Erdoğan Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nın açılışında yapmış, trilyonları götürmüştü…
Bizimki işi neredeyse bedavaya getiriyor, umursayan yok!
Ne acı.
***
Sadece Zinnur Hoca mı?
Aynı ilgisizlik Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Özer Ayık için de geçerli değil mi?
Özer Ayık, Dünya Gençler Snowboard Şampiyonası’nı Erzurum’a aldırdı ya…
Sanki mecburdu!
Hangi Allah’ın kulu kalkıp da, teşekkür etmeyi aklından geçirdi?
Eleştirmeye sıra geldiğinde, ben dahil hepimiz, kimseye fırsat vermiyoruz.
Ama sıra bir “kuru teşekküre…”
Bir “Allah razı olsun”a geldiğinde, duayı da, teşekkürü de esirgiyoruz .
***
Bakın, sorunsuz bir şampiyona gerilerde kaldı.
Ama önceden ciddi sorunlar yaşanmış…
İddiaya gore, kar’sızlıktan şampiyonanın iptali bile gündeme gelmiş.
Sorunu gidermesi gereken Akdeniz Fatih’i Arabistan’dayken…
FISU yetkililerini Vali Sebahattin Öztürk ikna etmiş, birimleri harekete geçirmiş. Deniyor ki; “Eğer Vali Sebahattin Öztürk’ün garantisi olmasa, bugün belki rezilleri oynuyor olacaktık.”
***
Buyurun burdan yakın!
Bu ne ilgisizlik, bu ne sorumsuzluk, bu ne vurdumduymazlık.
***
Ne olacak bizim bu halimiz, nasıl kalkacağız yükün altından, nasıl sıyrılacağız yokluktan, yoksulluktan?
Nasıl seveceğiz biribirimizi, nasıl anlayacağız halimizden?
***
Dağ’a gel, gelmem, bağ’a git, gitmem, yukarı çık, çıkmam, aşağı in, inmem.
Biz ne istiyoruz sahi?
Bela mı?
Bu gidişle olacağı da bu mudur ne!