Kat Prodüksiyon ve bir avuç gönüllü büyük fedakarlıklarla tarihi destanı sinemaya taşımanın mücadelesini veriyor. Palandöken’in zirvesinde ve köylerde gece sabahlara kadar süren çekimler oyuncuları ve teknik ekibi oldukça yoruyor. Zor şartlar altında çekilen filmde Nenehatun’u ünlü oyuncu Açelya Elmas oynuyor. Yapımcı Sebahattin Kat, Yönetmen Avni Kütükoğlu, Oyunculardan Açelya Elmas ile Barış Koçak, filmle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundular. Erzurum'daki Aziziye Tabyaları'nda tarihte "93 Harbi" olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında yaşanan olayları ve 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları'nı anlatan 'Aziziye' filminin çekimleri sürüyor. "En zor zamanlar, en büyük zaferlerin başladığı noktadır" sloganıyla yola çıkan ve Açelya Elmas, Barış Koçak, Zeki Alasya, Levent Ülgen, Turgay Tanülkü, Betül Şahin, Yılmaz Köksal, Cengiz Sezici, Selahattin Taşdöğen gibi ünlü isimlerin paylaştığı Nene Hatun'un hikayesinin anlatıldığı filmin çekimleri Erzurum'da sürüyor. Oyuncu Naz Elmas'ın ablası olan ve son olarak Kanımdaki Barut filminde oynayan Açelya Elmas, Türk tarihin de destan yazan Nene Hatun'u canlandırıyor. Avni Kütükoğlu'nun yazıp yönettiği filmin çekimleri Erzurum'un merkez Aziziye ilçesi, Palandöken, Çifte Minareli Medrese, Aziziye Tabyaları ve bazı köylerde yapılıyor. 93 Harbi’nin yaşandığı döneme uygun olarak Nene Hatun'un köyü Aziziye ilçesinde plato olarak yeniden inşa ediliyor. Zorlu şartlarda kazanılan bir zaferi ve genç bir kadının o dönemdeki büyük direnişini anlatan yapımda Nene Hatun'u ünlü oyuncu Açelya Elmas canlandırıyor. Yapımcı Sebahattin Kat, Yönetmen Avni Kütükoğlu, Oyunculardan Açelya Elmas ile Barış Koçak, filmle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundular. BAŞBAKANA ROL TEKLİFİ Yapımcı Sebahattin Kat, filmin senaryosunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ulaştırıldığını ifade ederek, “Sayın Başbakanımız, Aziziye filmi projesiyle yakından ilgileniyor. Filmdeki rolü, madalya takmak olacak. Eğer rol alırsa bizim için büyük gurur ülkemizin ve Erzurum’un tanıtımı açısından da çok iyi olacaktır" dedi. Erzurum'un tarihinde yaşanan kahramanlıkları, günümüzle bağdaştırarak filmde anlatmaya çalıştıklarını dile getiren Kat, "Tarihte Nenehatun, kızını evinde bırakarak cepheye savaşa gitmiştir. Geçmişte Nenehatun'un kahramanlıkları söz konusu. Filmde de 'Suna' karakterinde Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okuyan bir kızımızın ağabeyi Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi görüyor. Nenehatun'un kızını evinde bırakıp, cepheye gittiği gibi Suna da hasta ağabeyini bırakıp, 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları yarışmasına katılıyor ve birinci oluyor. Suna'nın ağabeyi de rol gereği hastalığı ilerliyor ve ölüyor. " diye konuştu. ERZURUM TARİHİNİ VE DOKUSUNU CANLANDIRIYORUZ Yönetmen Avni Kütükoğlu ise, Erzurum’un sağlam bir tarihi geçmişi bulunduğunu ifade ederek, şu anda da Türkiye ve dünyayı yakından ilgilendiren 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları’nın Erzurum’da yapılacak olmasının da oldukça önemli bir gelişme olduğunu kaydetti. Filmin Erzurum tarihini, dokusunu ve ruhunu anlatacağını dile getiren Kütükoğlu, “Burada iki önemli mesele var. Günümüz ile geçmişi anlatan bir film olacağı için tarihte Nenehatun özelinde halk kahramanlığını anlatan ve Aziziye tabyalarına yansıyan destanı anlatacağız. Günümüzde ise, 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları’nı konu alan ve önemseyen olimpiyatlarda Türkiye’yi Erzurum’u temsil eden ve şampiyon kızın öyküsü var. Alt metine baktığımızda aynı coğrafya da, aynı köyde yaşayan iki kadının öyküsü var.” diye konuştu. NENEHATUN’U OYNAMAK BÜYÜK GURUR Türk tarihine kahramanlığıyla ismini şanla, şöhretle yazdıran Nene Hatun rolünü canlandırmanın gururunu yaşadığını belirterek, "Sebahattin Kat, film teklifini bana ilettiğinde 10 dakika müsaade istedim. Daha sonra internetten ‘Nene Hatun kimdir?’ diye bir araştırma yaptım. Tarihimizde kahramanlığıyla adını yazdıran bir Türk kadını olduğunu öğrenince rolü kabul ettim. Çekimlerimiz sürüyor. Tarihi bu çekimlerde adeta yeniden yaşıyoruz. Çok gurur verici benim için" dedi. FİLM ÇEKİMLERİNDE KAZA Filmin bazı sahnelerinin Palandöken'in zirvelerinde çekildiğini belirten Açelya Elmas, doğanın güç şartların da kazalara da maruz kaldıklarını belirtti. Palandöken'deki çekimler sırasında kar üstü motorlarla çıkarken, aracın devrilmesi sonucu büyük bir kaza atlattıklarını ve film ekibinden bir kişinin ayağının kırıldığını belirten Elmas, "Zor şartlarda çalışıyoruz. Soğuk nedeniyle birçok arkadaşımızın dudakları patladı. Bir sahnede az kalsın ben uçuruma gidiyordum. Göç sahnesini çekerken de yorgunluktan Palandöken’in zirvelerinde kağnıya kullandığımız öküzlerden biri bayıldı. Çekimlerim oldukça keyifli geçiyor. Çok meşakkatli olsa da, bizim için çok önemli bir filmin ortaya çıkacağına ekip olarak inanıyoruz." diye konuştu. KÜTÜKOĞLU’NA TEŞEKKÜR Yönetmen Avni Kütükoğlu’nun kendisine büyük destek verdiğini ifade eden Elmas, tarihi projelerde rol almayı çok sevdiğine vurgu yaparak, daha önce Kurşun Yarası ve Kırık Kanatlar gibi projelerde görev aldığını belirtti. Erzurum’da bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğuna dikkat çeken Açelya Elmas, uzun süredir Erzurum’da bulunduğunu ve yöre halkının gösterdiği sıcak ve yakın ilgiden son derece mutlu ettiğini dile getirdi. TARİHİ FİLMLERİN TADI BAŞKA OLUYOR ‘Hatırla Sevgili’ adlı dizide Deniz Gezmiş karakterini canlandıran Barış Koçak ise Aziziye filminde Nenehatun’un kocası Nabant Ahmet’i oynuyor. Her iki projede iki zıt karakteri canlandırdığını dile getiren Barış Koçak, “Tarihi filmlerde görev almanın başka bir tadı oluyor. Tarihi filmlerde gidiyoruz. Sakallarımı bile kesemiyorum. Nenehatun destanının tarihteki yerini ve önemini biliyoruz. Burada çekimlerimiz çok meşakkatli ve doğal gidiyor. Tarih adeta tekerrür ediyor. Oldukça büyük keyif alıyoruz. Karşılaştığımız zorluklar bizi yıldırmıyor. Yöre halkının gösterdiği sıcak ilgiden oldukça mutluyum ve gururluyum.” şeklinde konuştu. FİLM 29 EKİM'DE VİZYON'DA Güçlü kadro ve başarılı senaryosu ile dikkat çeken yapım Erzurum'da büyük heyecana neden oldu. Erzurum Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Aziziye Belediyesi ve Kültür Bakanlığı da filme katkıda bulunuyor. Filmin 29 Ekim'de vizyona girmesi planlanıyor. NENE HATUN KİMDİR ? "93 Harbi olarak da anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın savunulmasında kahramanca çalışarak adını tarihe yazdıran Türk kadınıdır. Aziziye savunmasına 20 yaşlarında genç bir gelinken, küçük yaştaki oğlunu ve 3 aylık kızını evde bırakarak katılmıştır. Nene Hatun 1857 yılında Erzurum'da doğdu. 1877 yılında 8 Kasım'ı 9 Kasım'a bağlayan gece, Osmanlı vatandaşı olan Ermeni çeteleri Erzurum'un Aziziye Tabyası'na girmeyi başarmışlardı. Tabyayı koruyan Türk askerlerini uykuda yakalayıp kılıçtan geçirdiler. Bu sırada arkadan gelen Rus askerleri ise hiçbir zorlukla karşılaşmadan tabyayı ele geçirdiler. Baskından yaralı olarak kurtulan bir er haberi Erzurumlulara ulaştırdı. Sabah ezanından hemen sonra "Moskof askeri Aziziye Tabyası'nı ele geçirdi" şeklinde minarelerden Erzurum halkına haber verildi. Bu haberin ardından Erzurum halkından silahı olan silahını, olmayanlar ise balta, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Tabya'ya doğru koşmaya başladılar. Koşanlar arasında, erkeği cephede çarpışan Nene Hatun da vardı. Ağabeyi Hasan bir gün önce cepheden yaralı olarak gelmiş ve kollarında can vermişti. Nene Hatun üç aylık bebeğini emzirdikten sonra, "Seni bana Allah verdi. Ben de Ona emanet ediyorum." diyerek vedalaştıktan sonra bir kaç saat önce ölen ağabeyinin tüfeğini alarak sokağa fırlamıştı. Erzurumlular, ölüme gittiklerini bildikleri halde, Aziziye Tabyası'na doğru koşuyordu. Tabyaya yerleşmiş olan Rus askerleri, gelenlere yaylım ateşi açtı. Ön sıradakiler o anda şehit oldular. Arkadakiler, geri çekilmek yerine daha bir kararlı ve hızlı olarak ileri atıldılar. Demir kapılar kırılıp içeri girildi. Göğüs göğüse bir savaş başladı. Mükemmel silahlarla donanmış Rus ordusu, baltalı-tırpanlı, taşlı-sopalı halk karşısında yarım saat tutunabildi. 2300'e yakın Rus askeri öldürülüp, Tabya geri alınmıştır. Türk tarafında ise 1000 kadar şehit verilmiştir. Nene Hatun o günleri özetle şöyle anlatmıştır: Ağabeyim Hasan cepheden ağır yaralı olarak bir gece önce eve gelmişti. Bir yandan ona bakarken, bir yandan da 3 aylık çocuğumu emziriyordum. Kardeşim o gece kollarımın arasında öldü. Sabaha karşı minarelerden 'Moskof Aziziye'ye girdi' diye haykırışlar başlayınca, kardeşimin alnını öpüp, 'Seni öldüreni öldüreceğim' diye and içtim. Yavrumu Allah'a emanet ettikten sonra, ağabeyimin tüfeğini ve satırımı alıp dışarı fırladım. Sel gibi Aziziye'ye akıyorduk. Tabyanın mazgallarından düşman ölüm yağdırıyordu. Düşmanda iyi silah vardı, bizde de iman. İleri atıldım. Dadaşlar arasına karıştım. Satırım durmadan kalkıp iniyordu. Tabya'nın geri alınmasının ardından, aralarında Nene Hatun'un da bulunduğu yaralıların tedavisine başlandı. Fakat bu sırada Nene Hatun yaralı olmasına rağmen diğer yaralıların tedavisini yapmak için çalışmıştır. Nene Hatun bu özverisiyle tanınıp, saygı ile sevilmiştir. Nene Hatun'un vatan için gece başlayan mücadelesi, tüm düşman Erzurum'dan kovuluncaya kadar devam etti. Erzurum'un her karış toprağında cephane taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı. Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın zaferinde Nene Hatun'un ve onun vatan aşkını paylaşan bütün insanların da payı vardı. Ölümünden bir yıl önce kendisini ziyaret eden NATO'da görevli Amerikalı subayın bir sorusuna: "Ben o zaman gereken şeyi yapmıştım. Bugün de gerekirse aynı şeyi yaparım" cevabını vermişti. 1955 yılında yılın annesi seçilmiştir. 98 sene yaşadığı Erzurum'da 22 Mayıs 1955'de zatürre hastalığından dolayı 98 yaşında vefat etmiştir. Nene Hatun, kurtuluş mücadelesini verdiği Aziziye Tabyası'na defnedilmiştir. Türk Kadınlar Birliği tarafından ölümünden 3 ay önce yılın annesi seçilmiştir."