Otobüste yanımda oturan yirmili yaşlardaki genç adam otobüs durağa yaklaşırken ayağa kalktı, dizini dizime vurarak, yol istemeye çalıştı. Dizlerimi çektim, geçemedi, bekledi, biraz da yana döndüm, geçti, gitti, ne teşekkür, ne bir özür! Oysa nezaketin dilinde bir affedersiniz, izin verirseniz, sonra teşekkür ederim veya çok sağ olun; ne kadar güzel nezaketen seçilmiş kelimelerdi! İnsanlar, hem kendilerini değerli görür hem iyi hissederdi ve insanlar toplumda kendilerini yaşadıkları topluma daha çok ait hissederlerdi.
Nezaket; dedim, ey nezaket; nerelerdesin? Sen niye kayboldun? Oysa sana öyle alışıktık ki!
Küçük bir havuzu olan bir çay ocağında otuzlu yaşlarda üç şahıs kilolu, kırk yaşlarında, akıl sağlığı ve kontrolü olmayan bir adamı yere yatırdılar, zavallı adam avazının çıktığı kadar bağırıyor, gençler gülüyorlar; belli ki eğleniyorlar(!). Yazık dedim, arkadaşlarıma sadece bu kadar! Gençlerden birisi üzerime geldi, beni uyardı, ayağa kalksam herhâlde beni döverlerdi. Ben de sadece yazık dedim, tekrar!
Halk arasında “deli” denilen, akıl sağlığı yerinde olmayan kişiler vardır ve birçok yerde bazı kendini bilmezlerin onları kızdırarak eğlendiklerine çok kere şahit olup, müdahale etmişimdir. Toplumda “deli” diye etiketlenen insanlarımıza gülmek ve eğlenmek için yapılan şiddetleri nefretle kınıyorum. Kabul edilemez.
İnsana, ağaca, çiçeğe, hayvana nezaket kutsaldır!
İnsanın insana, ağaca, çiçeğe, hayvana iki borcu vardır, nezaket ve saygı!
Sıklıkla belgesel izlerim ve bu belgesellerde daha bir hayvanın yavrusunu, eşini dövdüğünü, bağırdığını görmedim, şahit olmadım! Hayvan ve hatta vahşi dediklerimiz ne kadar saygılı ve nazikler! Biz niye nazik ve saygılı olmayalım?
Nezaket ve saygı kişinin sütünden, aile terbiyesinden veya okuyarak kendisini eğitmesinden, nezaketsizlik ve saygı eksikliği ise aşağılık duygusu ve cahillikten kaynaklanır!
Nezaket ve saygı, o kadar iç içe geçmiş, sarmaş dolaş olmuş, birisi olmadan diğeri olmayacak olan üst duygu ve davranışlardır ki; insanı temelinde insan olarak tanımlamada en etkili kriterler olagelmişlerdir.
Düğünlerde çalınan kornalar, yol kesmeler ne kadar saygı ve nezaket eksikliği hissettiriyor!
Evde gürültü yapmak, birisine bağırmak, hakaret etmek, birisinin hoşlanmayacağı iş ve sözleri yüzüne veya arkasında söylemek, yapmak ne kadar nezakete aykırı!
Sokağa, piknik yerlerine, cadde ve sokaklara, doğaya çöp atmak, tükürmek, poşet, pet şişe, sigara izmariti atmak; ne kadar saygı eksikliğinden kaynaklanıyor?
Tarihe bakın, saygıyı, nezaketi ön planda tutan düşünce ve devlet adamlarına bakın, ne kadar saygıyla anılırlar, bir de saygı ve nezaketi terk etmiş tarihe mal olmuş insanlara bakın; ne kadar sevimsiz ve korkulu görünürler bizlere!