Öğretmenlik mesleği ve eğitim- öğretim kelimeleri iç içe girmiş bir bileşkedir. Bu bileşke ağında bir tahterevalli olduğunu varsayarsak, eşit ağırlık öğretmen ve eğitimdedir.
Eğitimden anladığım, aklı ile bilgiyi buluşturup, aklı hayatın bütün bölümlerinde kullanabilmektir. (Alber Aynştayn’dan)
Öğretim ise bilgi yüklemek!
Yüklenen bilgi, akıl kullanılamadığında ise fayda sağlamıyor.
Öğretmenlerimizin o halde yapması ve başarması gereken ilk iş; öğrencilerine aklılarını kullanmasını öğretmek!
 
Öğretmenlik için dünya standartlarını yakalamak önemli. Ve bu standardın başında akıl kullanmayı öğrenmek ve öğretmek gelir.
Düşünmeyi öğrenmek ve öğretmek eğitimin ve öğretmenlerin bence ilk işleri olmalıdır.
 
Yakın bir akrabam dört yıla yakın bir zaman Belçika’da kaldı ve iki çocuğunu Belçika’da okula gönderdi. Kuzenim aydın, okuyan, eğitimli bir insan, avukat! Onun için şikâyet ettiği meseleleri ciddiye alıyorum.
Şimdi çocukları İstanbul’da eğitimlerine devam ediyorlar. İki çocuğu da adaptasyon güçlüğü çekiyor. Adaptasyon problemlerini konuşuyoruz: nezaket, ilgisizlik, umursamazlık, takip etmemek ve paragözlülük gibi dört ana mesele karşımıza çıkıyor.
Belçika’da öğrenci öğretmen arasında ileri boyutlarda nezaket ve ilgi ilişkisi ve doğru iletişim mevcut! Öğrenci öğretmeniyle oldukça sağlıklı iletişim içerisinde. Öğrenci öğretmenine her zaman kolaylıkla ulaşabiliyor ve konuşabiliyor. Öğretmenler üst seviyede öğrencileriyle ilgileniyorlar.
Teneffüs aralarında ise öğretmenler odasına, müdürün ve yardımcılarının odalarına girebiliyorlar. Engelleme yok. Kimse orada benim istirahat saatim diye düşünmüyor. Protokol yapmıyor.
Soru sormanın saati ve yeri, sınırı yok! İletişim sürekli!
Sormazsanız öğrenemezsiniz, öğrendiklerinizi pekiştiremezsiniz. “Ben dersimi anlatır çıkarım, anlayan anlar, anlamayana ben ne yapayım?” diyen öğretmenlerin zaten öğretmenlik bilinci yoktur.
Okuma alışkanlığı kazanmamış bir öğretmeni düşünemiyorum, böyle bir öğretmen, öğrencisine okuma alışkanlığı kazandıramaz elbette ki! Okumayan bir öğrencinin düşünmesi, eğitimli olması (akıl kullanabilmesi) beklenemez.
 
Ve nezaket; hepimizin yitiği, güzel ahlakın şartsız koşulu!
 
Ve Türk- İslam olarak değerlerimizi, vatan sevgimizin ne anlama geldiğini, vatan elden giderse ne durumlara düşebileceğimizi anlatan öğretmendir.
Bir vatanın vatan olabilmesi ve vatanın her türlü korunma ve yaşamasının ilk şartı olan milliyetçiliğin bilincinde olan ve bu bilinci öğrencilerine belletebilendir öğretmen.
Edebi öğreten insan, öğretmendir.
Hakkı, hukuku öğreten öğretmendir.
Emperyalist güçlerin emellerini, ülkemiz üzerindeki planlarını ve hedeflerini anlatanlar; öğretmendir.
Maddi beklentisi yüksek olmayan, “ama şartlar” demeyen öğretmendir.
Bağımsızlık bilincini anlamış, idrak etmiş, öğrencisine anlatabilendir öğretmen!
Öğretmen tanımına uyan, gereği üzerinde nefsinden ödün veren öğretmenlerimize teşekkür etmek ve başında gezdirmek Türk Milleti’nin borcudur.
Öğretmenler günü senede bir gün, senede bir hafta içinde olmamalı, bütün günler öğretmenlerimizle ve öğretmenlerimizin olmalıdır.  
 
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.