Dizi sektörü Türkiye’de son yollarım belki de en çok büyüyen ve kazanan sektörü oldu...
Eyvallah...
Sektör büyüsün, gelişsin, boy atsın, boylansın da; her ne hikmetse aynı sektör rezalette de kendi rekorunu kırıyor artık...
Eskiden değme edebiyatçıların eserleri uyarlanırdı dizilere; bizler de ailece keyifle izlerdik...
Ama şimdi öyle mi?
Herhangi bir dizide karşımıza hangi ahlaksızlığın çıkacağını bile bilmiyoruz...
Aşk diyorlar, dizide aşkın dışında her melanet var...
Edepsizlik...
Hayasızlık...
Şerefsizlik...
Namussuzluk...
Her ne ararsanız yani!
Dizide “ailece izlenebilir” logosu var; ama dizinin ne aileyle ilgisi var, ne aile tanımıyla...
Kadın kocasını aldatır, kız haftada bir sevgili yapar, oğlan uydum akıl, lüks hayatlar, şatafat, debdebe ve daha neler neler...
Öyle bir hayat tarzı sergileniyor ki; insanlar resmen ahlaksızlığa yönlendiriliyor... Daha doğrusu bu yolla ahlaksızlık meşru hale getiriliyor...
Hatırlarsınız...
Bir TV programına konuk olan kadın, çocuğunun komşusundan olduğu ortaya çıkınca birbiri ardına “şükür” getirmişti canlı yayında...
Var mı bundan daha ötesi?
Olmaz heralde, öyle değil mi?
Uzun sözün kısası:
Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin ve fakat siz siz olun Türk yapımı dizileri izlemek gibi bir hataya düşmeyin!
Çünkü dizi falan değil onlar; bildiğiniz sızı, sızı!.