Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan siyaset kurumu hiç şüphesiz demokratik toplumların vazgeçilmez öğeleri haline gelmiştir.
Tüm aydınların ve bilginlerin orta yolu bulma sanatı diye nitelendirdiği siyaset üzerinde birçok yorumları bulmak mümkündür…
Hızla globalleşen ve siyasi erklerin yeniden yorumlandığı dünya düzeninde eski kapitalist, komünist, Marksist ideolojilerin artık yalnızca tarih sayfalarında anlatıldığını görmemiz mümkündür…
İnsanların sosyalleşme konusunda dini bütünlüklerde esas alınarak yer edindiği siyaset kurumunun günümüz dünyasında en etkili bir şekilde işlediğini görmekteyiz.
Sürekli siyaset kurumunun geldiği ya da getirildiği noktayı eleştirip duruyoruz. Elbette ki verilere dayanarak. Halkın siyasetçiye olan güveni yok denecek kadar az. Adeta yerlerde sürünüyor. Mevcut aktörlerle bu seviye yükseltilebilir mi? Ya da siyaset kurumuna güven yeniden tesis edilebilir mi? Elbette ki bu mümkün. Lakin gidişat bunun hayli zor olduğunu göstermekte.
Hele ki Türk siyasetinde zaman zaman gerginliklere ortam hazırlayan tabiri caiz ise belden aşağı hamleler her ne kadar utanç manzarası haline gelse de halk nazarında siyasete olan güven yinede devam etmektedir…
FARKIMIZI FARK ETTİRECEĞİZ
Sevgili okurlarımız gazetemizde her hafta istikrarlı bir şekilde sürdürdüğümüz ‘PORTRELER’ başlıklı yazı dizimizde bu hafta REFAHYOL hükümeti Adalet Bakanlarından Şevket Kazan’ı sütunlarımıza konuk ettik. Bilhassa 28 Şubat sürecinin en önemli mağdurları arasında yer alan Kazan’ın süreç ile ilgili yorumlarını da bulacağınız söyleşimizi soluğunuzu tutarak okuyacağınızı düşünüyoruz.
MİLLİ GÖRÜŞ DİSİPLİNİ DEVAM EDİYOR
Sayın Kazan, yaklaşan yerel seçimler öncesinde teşkilatlanma çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Şimdi bildiğiniz gibi Türkiye’de Saadet Partisi her yandan teşkilatlanma çalışmalarını en mükemmel bazda yürütme gayretinde olan bir partidir. Bu sadece Saadet Partisi’ne mahsus bir özellik değildir. Milli görüşün tüm partileri aynı gayrette devam etmişlerdir. Parlamentoda olsak ta olmasak ta. Olmadığımız taktirde bile ülke meselelerine il il gezerek konferanslar vererek illerde basına açıklamalarıyla duyuruyoruz. Muhalefet görevimizi bu şekilde yürütme çabasındayız.
TEŞKİLATLARIMIZI MOTİVE EDİYORUZ
Erzurum’da bulunma sebebiniz nedir?
Genel başkanımızın Erzurum ziyaretinde yapmış olduğu çalışma teşkilat çalışmasıdır. Bugün burada olmam eğitim çalışması gereğidir. Partinin il ve ilçelerdeki durumlarındaki eksiklikleri tespit ediyoruz. Onların ortadan kaldırılması için teşkilatı motive etme çabasındayız. Bu çalışmalar bölge çalışması şeklinde yürüyor. Bugün Milli Gazeteyi açtığınız zaman bölge toplantılarının liste haline getirildiğini göreceksiniz. Arkadaşlarımız 5er kişilik ekipler halinde genel başkan yardımcıları öncülüğünde çalışmaları yapıyorlar. Saadet Partisinin gençlik çalışmaları tüm partilerin gençlik çalışmalarından daha eğitimlidir ve şuurludur. Bugün bu eğitimi yapacak olan arkadaşlara programlarımızı gerçekleştirdik. Erzurum basınına genel olarak bir basın toplantısı yaptık. Bundan sonraki günlerde de çalışmalarımız devam edecek.
SP İLE ERZURUM BİR BÜTÜNDÜR
Saadet Partisi için Erzurum ne anlam taşıyor?
Erzurum doğunun kalesidir. Yalnızca Van kalesi yok. Saadet Partisi milli ve manevi değerlere önem veren bir partidir. Nerede tarihi kahramanlıklar sergilenmişse ve nereden tarihi kahramanlıklarda ön plana çıkmış kişiler varsa o mekanları ziyaret etme konusunda SP mutlaka başı çekmek mecburiyetindedir ve bu görevi eksiksiz yapmaktadır. Sarıkamış’larda o karlarda bir yürüyüş hareketi başlatıldıysa onun öncülüğünü Milli görüş vakfı yapmıştır.
SP BİR DAVANIN ADIDIR
Sayın Kazan, Has Parti’nin kuruluş aşamasında partinizde büyük ölçüde bölünmeler oldu. Bilhassa Erzurum’da örneğini görmemiz mümkün. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Saadet Partisi sarsılmaz sadece genel merkezden ibaret olsa bile sarsılmaz. Çünkü biz bir davaya inandık. Bütün il ve ilçelerimizin kadrolarını kurmuşuz. Milli görüş gömleğini taşıyoruz diye başka siyasi partilerde siyaset yapanların başka sermayeleri yok. Avrupa Birliği’nin peşinden giden adamların Milli Görüşle ne alakası var. Milli görüş gömlekleri çarşıda pazarda satılan tişörtlere benzemez. Milli görüş gömleği deri gibidir vücudumuzun bir parçasıdır. Madem Milli Görüşçüyüz diyorlar neden Suriye’de ki zulümlere seyirci kalıyor neden İran’a karşı patriot füzesi sistemleri kuruyor. O yüzden ben her zaman dedim Saadet Partisini şu meclise sokun diye. Baksınlar o zaman farkı fark edecekler. Orda İsrail’e karşı ‘One minute’ diyorsun diğer taraftan İsrail’i korumak için patriot füze bataryası kuruyorsun.
TÜM GAYRETİMİZLE ÇALIŞIYORUZ
SP pasifsize oldu iddialarına ne diyeceksiniz?
Hükümetin çalışmalarının süslü püslü anlatılmasına sakın itimat etmeyin. İktidar ve parlamentoda olmanın imkanlarından istifade ediyorlar. Diğer siyasi partiler hakkında en ufak bir şey söylesen ertesi gün manşet oluyorsun. Kulluk şuuruyla vatan millet aşkına bir miting sergiliyoruz. Mahşer gibi kalabalıklara rağmen televizyonlarda gazetelerde izini göremiyorsun. Mağazanın soyulması dakikalarca ekranda gösterilirken milli şuurun milli heyecanın bir meydanda sesini olanca şiddetli duyurması kimseyi ilgilendirmiyor.
REKLAM YOLUYLA İKTİDAR OLUYORLAR
Seçimlere neden yansımıyor bu mitingleriniz?
Seçim yapıldığı zaman hangi şartlar altında yapılıyor biliyorsunuz. Davoslar’da ‘One Minute’ propagandalarıyla millet yönlendiriliyor. Birboardlarda reklamları var para ödeniyor. Biz ödeyemiyoruz. Reklam yoluyla iktidarı buluyorlar.
SUÇLULAR HAK ETTİĞİ CEZAYI ÇEKECEKTİR
28 Şubat sürecinin en büyük mağdurlarından birisiniz. Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından da bilgilerinize başvuruldu. Sizce 28 Şubat sürecindeki mağduriyetlerin hesabı görülüyor mu?
Bu tamamen artık yargının işi oldu. Hükümet ile alakalı görmüyorum. Yargı faaliyetini götürüyor. Ankara Cumhuriyet Savcılığı tahkikatı yürütüyor. Benim dört ciltlik kitabım var bunun üçüncü cildi tamamen 28 şubatı içeriyordu. 400 sayfalık hukukçu mantığıyla yazılmış savcının işini kolaylaştıracak bir kitaptır bu. Bu kitabı savcılığa götürdüm. Dedim ki hem yeni görevinize başladığınız için hayırlı olsun demeye geldim. Hem de bu kitabın yardımcı olacağını beyan ettim. Ve kitabın ortasında Batı Çalışma Grubunun şemasını gösterdim. BTÇ belgesi 5 Mayıs 1997 tarihinde ortaya çıktı.
BÇG HESAP VERMELİ
Kitabınızda yer verdiğiniz Batı Çalışma Grubunun 28 Şubat sürecinde hükümetiniz üzerinde baskısı var mıydı?
Genelkurmay Başkanlığında Batı Çalışma grubu talimatı altında imza Çevik Bir. Onun üzerinde yürütülüyor. Ama onun öncesi 28 Şubatın hazırlığı var. 11 Aralık’ta Atina’da yapılan toplantı var. Ondan sonra 11 Aralık’tan 20 Aralık’a kadar Sabahta, Milliyette Hürriyette tek sayfa aynı ilanlar var. Kim düzenliyor bu ilanları millete hitap ediyor. 11 Aralık Atina toplantısından sonra gazetelerde bu ilanlar yayınlanıyor. 22 Aralık tarihinde Ertuğrul Özkök, Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya ile bir söyleşi yaptı. ‘Bu defa sivil kuvvetle hallettik’ dediler. İşte o zaman kuruldu BÇG ve 1 Ocak’tan sonrada uygulamaya başladılar. İşte o irtica yaygaraları ile derinleştirdiler. Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı, Fadime Şahin gibi isimler ile gündem oluşturdular. Bir takım kadınları çıkardılar. Televizyonlara tartışmalar başlattılar, tarikatlar şöyle böyle diye. Sonra Susurluk meselesini gündeme getirdiler. Mum yakıp mum söndürdüler. 24 Ocak tarihinde harp oyunları adı altında bütün komutanlar Gölcük’te bir araya geldiler. Darbe teşebbüsünde bulunacaklardı muhtemelen. Son günlerde ortaya çıktı ki Çetin Doğan kalp rahatsızlığı geçirdiği için darbe yapılamadı. Eğer kalp rahatsızlığı olmasaydı darbe yapılacaktı diye yazılar açıklamalar çıkıyor. 28 Şubatta yaşanan olaylar ile siz neden sağlıklı mücadele sergilemediniz diyenler oluyor. Biz mücadele ettik. Çıkan kararların hiçbirisini uygulamadık.
HÜKÜMETİ KURTARMAK İÇİN ÇABALADIK
REFAHYOL hükümetini bölmek için uğraşlar oldu mu?
Aşağı yukarı 20 tane strateji uygulandı o dönem içerisinde. Birisi Sağ partileri bölme öteki Doğru Yol partisini bölme stratejisiydi. Refah Partisini bölemediler. 158 milletvekili ile geldik 160 ile bitirdik. Ama Doğru Yol Partisi 134 milletvekili ile geldi 115’e düştü. Ve mecliste mayıs ayı sonunda iki partinin toplamı 275 oldu. Bu rakam ayakta durmanın oyuydu. 274’e düştü mü güven oylamasıyla seni götürecekler. İşte o noktaya geldiğimiz zaman Erbakan Hoca Muhsin Yazıcıoğlu ve Tansu Çiller bir araya geldik ve hükümet ortaklığı kurma kararı verdik. Çok enteresandır bu kararı verdiğimiz zaman koalisyon protokolünü hazırladığımız zaman 2 yıl Erbakan 2 yıl Çiller’in başbakanlığı düşünüldü. Fakat Çiller 1 er yıl aralıklı istiyordu. Buna rağmen grup başkanvekilleri razı oldular. Ama ertesi sabah bir telefon geldi. Doğru Yol Partisi bizimle hükümet kurmaktan vazgeçmiş toplantıda açıklayacakmış yönünde haberler geldi. Nasıl olur dedik imzalar hazırken. Sonra grup başkanvekilleri aradılar böyle bir şey duyduk doğrumu diye. Bu protokole bir madde daha ilave ettik. Birinci yılı sonunda ortaklar bir yıl sonu değerlendirmesi yaparlar ikinci yılın sonunda erken seçim kararı alırlarsa başbakanlık değişir denildi. Kurtardık hükümeti böylelikle. Mutlaka protokolün bu maddesini uygulamalıyız kararı aldık.
ERBAKAN’A YAPILAN HAKARETLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTTÜLER
Kararlı tutumlarınızdan dolayı merhum Erbakan’a suikast girişimleri konuşuluyor. Bunlar doğru mu? Tehditler alıyor muydunuz?
28 Şubat kararları içerisinde 163. Maddelerle ilgili eskiden kaldırdığımız maddelerle ilgili bunları yeniden getirelim diye. Biz cevap verdik hürriyetleri kısıtlamak için mi geldik diye tepki gösterdik. İstedikleri tersine tepti. Hiçbir suikast girişimleri söz konusu olmadı. Yalnızca Osman Özbek’in hakaretleri vardı. Adalet Bakanı olarak Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan’ı aradım ve uyardım. Derhal sorgulama başlasın tahkikata geçilsin diye. Tansu Çiller’e rağmen askerlerle beraberdi bu yüzden tahkikat olmadı. Erzurum da ki başsavcıyı aradım başbakana hakaret var diye tahkikat başlat dedim. Yetkisizlik kararı ver genelkurmaya gitsin siciline işlenmiş olsun dedim. Genelkurmay askeri savcılığı aleniyet yoktur diye takipsizlik kararı verdi. Televizyon yayınları garnizonda yapılmış. Garnizon içinde yapılmış olması aleniyet bakımından geçerli olmazmış. Televizyonlardan milyonlarca kişi duydu. Ama aleniyet yok denildi. O zamanın Genelkurmay Başkanına yüklendim bu konuda. Sen koskoca başbakana yapılan hakaretin üstünü örttüler sesini çıkarmadın dedim.
YASSIADA KORKUSU VERİYORLARDI
Şu an Silivri Cezaevi’nde bulunanların yargılama sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herkesin suçu vardır. Boşuna tutuklandıklarını düşünmüyorum. Yargılamaları devam ediyor ve cezası olan cezasını çekecektir. Hükümet tek başına iktidar bunları zaten yapmalıydı. Bu yüzden puanda kazanıyor hükümet. Çünkü millete çok çektirdiler bu insanlar. Çünkü baskı yapıyorlar milletvekillerine Yassı adaya gidersiniz diye. Bakanlar istifa etti bunlar yüzünden. Dönemin Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna bunun en bariz örneğidir.
DEMİREL, CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN SABIRSIZLANIYORDU
Eski Cumhurbaşkanlarımızdan merhum Turgut Özal’ın zehirlenme iddiaları sonrasında ortaya çıkan durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tahminlerden ileri gedemem. Dönemin başbakanı Demirel, bir an önce Cumhurbaşkanı olmak için sabırsızlanıyordu. Demirel’in parmağı var demiyorum ama sabırsızlandığını biliyorum. Turgut Özal daha önce suikasta hedef olmuştu. Kurşun sıyırıp geçmişti. Bunun dışında beklentisi olan bir takım insanlar vardı. Bedrettin Dalanlar falan. Cumhurbaşkanlığına ait ambulans olduğu halde, yaverin orda olması gerektiği hald,e hastanenin önceden belli olması ortadayken başka hastanelere götürülmesi gibi şüpheyi çeken şeyler var. Bunlar normal ölüm olmadığını gösteren hususlar. Öyle zannediyorum ki rahmetli Özal’ın ailesi durum bu noktaya geldikten sonra olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götürecektir.
SAĞLIK HİZMETLERİNİ BAŞARILI BULUYORUM
AK Parti hükümetinin Erzurum’a yatırımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunların yaptıkları gösteridir. Vitrin süslüyorlar. Her ile fabrika yapmak ihtiyaçtır. Olumlu şeyler vardır duble yolların yapılmasına vitrin demiyorum. Bunlar zaten 1977 ağır sanayi kitabında da var. Sanayi bakanlığının yayınıdır. Bunlarda harita var. Türkiye’nin her ili fabrika ile donatılmıştır bu haritada. Gübre fabrikaları var. Ondan sonra takım tezgahları fabrikaları var. Tam 200 tane tesistir. Bunlar senin milli servetin. Türkiye’nin malı bunlar. Şimdi bunlar Türkiye’nin malını yabancılara satıyorlar. Köprüleri Telekom satıyorlar. Yarın Telekom’u alan yabancı ben bunları çalıştırmıyorum dese ne yapacaksın. Hiçbir şey yapamazsın.
Sağlık alanında ki hizmetleri yapıcı buluyorum. Ve sağlık alanında bir takım kampanyaları da olumlu görüyorum. Güzel çalıştığına inanıyorum. Erzurumlu olduğu için değil Sağlık Bakanı olduğu için konuşuyorum. MSP zamanında babası en yakın arkadaşımızdı.
BAŞBAKAN İSLAM BİRLİĞİNDEN KAÇIYOR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın milli görüşçü söylemlerini nasıl değerlendireceksiniz?
Milli görüş gömleği gömlek değildir. Milli görüşün temel prensiplerini araştırın Refah Partisinin özgüveni ile aynıdır. Bu 12 tane maddedir yukarıdan aşağı. Başbakan batının görüşünü benimsedi. Avrupa Birliği nedir haçlı birliğidir merkez binasına uçakla havadan baktığınızda haç görürsünüz… Senin AB’de Hıristiyan birliğinde ne işin var. SP’nin sıkıştırması üzerine ilk defa bu yıl İslam Birliği zirvesine katıldı. Fotoğrafını bile bulamazsınız. Utanıyor katıldığı için. Daha fazla Başbakan hakkında konuşmak istemiyorum. Cenabı Allah yeniden bunun milli görüşe dönmesini nasip etsin.