Cep telefonum çaldı…
Arayan, kayıtlı birisi değildi.
Numara ekranda gözüküyordu, 0537 ile başlıyordu.
“Alo” dediğim an kulağıma polis telsizinin sinyali geldi.
Birisi “Ben başkomiser Murat, bir dakikanızı rica edeyim” diyor, öte taraftaki telefona da, “Tamam savcım, ulaştım arkadaşa” diyerek, cevap yetiştiriyordu!
***
Daha ne olduğunu anlayamadan, başkomiser olduğunu iddia eden telefondaki ses bana, “Öztürk Bey, PKK sizin telefonlarınızı kullanıyor. Aranan bir PKK’lının sizin telefonunuzu kullandığını tespit ettik, dikkatli olun. Sadece telefonlarınızı kullanmıyor, banka hesaplarınıza da müdahale ediliyor” deyince Allah biliyor ilk başta şok oldum.
***
Nerden çıkmıştı şu PKK!
***
O kısa zaman diliminde beynimde şimşekler çaktı sanki.
Adam öyle şeyler anlatıyorki, sanırsınız PKK sizi tamamen ele geçirmiş, kuşatmış, talan etmiş.
Gerçi bu gidişle olacağı bu ya, her neyse…
***
Çok inandırıcı bir ses tonuyla konuşan şahsa, “Tamam da kardeşim, ben ne yapabilirim” diye sordum, “dikkat edin” cevabı aldım.
***
“Hayret bişey, nasıl dikkat edeyim” demeye kalmadan jeton düştü.
Hemen tavrımı değiştirdim.
“Murat Bey, neredeyseniz yanınıza geleyim, konuşalım” soruma, “merkezdeyim” cevabı verince anladım üçkağıdı.
Bir dolandırıcılık işiyle karşı karşıyaydım.
“Bana tam yerini söyle de oraya geleyim” demeye kalmadı, okkalı bir küfür geldi karşıdan.
Ve bağlantı kesildi.
***
Keşke sohbeti devam ettirip, bir banka hesap numarası alabilseymişim.
Öyle söyledi Emniyet Müdürlüğü’ndeki görevliler.
Dolandırıcı Başkomiser Murat ile görüşmeyi sonlandırdıktan hemen sonra Emniyet Müdürlüğü’nü aradım, ekranımda gözüken numarayı bildirdim.
***
Telefon numarası meğer hiç suçu, günahı olmayan birilerinin üstüne kayıtlıymış.
Bu nedenle çeteye ulaşmak, dolandırıcıları ele geçirmek mümkün değilmiş.
***
Asayiş’te görevli arkadaşlar, “Keşke hesap numarası istese, üç beş kuruş da para gönderseydiniz. O vakit şebeke elemanlarını yakalamamız çok daha kolay olurdu” dediler.
***
Bilmiyordum ki…
Zaten böyle bişey o an aklıma bile gelmedi.
Bilseydim belki bir miktar para göndererek, adreslerinin belli olmasını sağlayabilirdim.
Ama iş işten geçmişti.
***
Son zamanlarda Erzurum’da bu ve benzeri türde dolandırıcılık olaylarına sıkça rastlanır olmuş.
“Ayda en az 15 vaka ile karşılaşıyoruz” diyen Asayiş elemanları, “Öztürk Bey, gazeteci olarak sürekli yazın, uyarın insanımızı. Yazık oluyor. Erzurumlu polise, subaya, savcıya, hakime çok saygılı. Vatandaşın bu özelliğini bilen dolandırıcılar, insanı kâh korkutarak, kâh tehdit ederek, kâh da kandırarak tuzağa düşürebiliyor. Her ne kadar biz, duyurular yayınlayarak, telefon mesajları geçerek insanlarımızı uyarmaya çalışıyorsak da, bu yeterli olmuyor. Kimse bu tür telefonlara kulak asmasın, ciddiye almasın” ricasında bulununca, bize de yazmak düştü.
***
Ancak, yazdıklarımız, yapılan uyarılar yeterli olur mu, bilmem.
Ayda en az 15 kişi Erzurum’da dolandırılyor ise, demek ki, uyarı filan pek sökmüyor.
“Bir başka yol bulunmalı” diyesim geldi ama…
Gerek kaldı mı, bilemem!
Nasıl olsa barıştık!!!
Ben derim ki; “Çeteler kendilerine artık başka öcü bulsunlar.”