Unutmamak lazım ki; ibadetlerin kabulünün ilk şartı üzerinde haram olmamasıdır!
EDEB!
Sıklıkla kullandığımız bir tabir; edeb!
Edebin lügat manası akıllılık, doğru yol, doğru davranış, ahlaklılık olarak geçmekte!
İslam’ın bütün emir ve yasakları “edeble” sınırlanmıştır!
Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât, fitre, sadaka vermek edebdir!
Doğru olmak, helal yemek, güzel ahlaklı olmak edebdir!
Nezaket, edebdir!
Dedikodu, gıybet, iftira etmemek edebdir!
Örtünmek ayeti kelimelerle sabittir ve Kuran’ın istediği şekilde giyinmek edebdir!
Bağırmadan konuşmak, yüksek sesle kahkaha atmamak, yalan söylememek edebdir!
Güzel ahlak edebdir!
Allah’ın Kuran-ı Kerim’de buyurduğu bütün ayetlere eksiksiz uymak, kendince yorum yapmamak, aynına uymak edebdir!
Allah Resulü’nün Sünnetlerine uymak edebdir!
“Ashabım, yıldızlara benzerler, Ashabımdan hangisine uyarsanız Cennet’e girersiniz” Hadis-i Şerifince Ashaba uymak edebdir!
Tağut yapmamak edebdir! (Tağut kelime manasıyla insanın, Allah’ın ölçüsü yanında kendi ölçüsünü koyup uygulamasıdır.) Mesela; Allah zekâtı malın kırkta biri olarak verilmesini buyurmuştur, insanların hesaplamadan göz kararı zekât vermesi tağuttur!
İslam’da her ibadet ve her davranışın ölçüsü ve zamanı Allah tarafından belirlenmiş, emredilmiştir.
İnsanlar bu ölçüye uymak zorundadır!
Hiçbir hoca, alim veya akademisyen bu ölçüler dışında yorum yapmamalı ve ölçü koymamalıdır!
İslam bir edeb dinidir!
Bu yüzden İslam âlimleri; “Edebi terk edenin imanı tehlikeye girer” buyurmuşlardır!
Allah’ın bütün emirlerine Allah’ın istediği ölçülerde uymak edebdir!
VAİZ DİNLEMEK!
Her Ramazanda olduğu gibi bu Ramazanda da gene medyada bir sürü hoca, vaiz çıkarak Müslümanlara dinlerini anlatacaklardır!
Ben her konuşan, anlatan hocaların sözleriyle, anlattıklarıyla amel edilmesini doğru bulmuyorum!
“Bana Dinden Bahset” isimli program yapan bir Hoca, ayetleri anlatırken; “Buraya bakın, buraya kafayı takmış” diyor ve bu “kafayı takma” sözünü en az on defa tekrarlıyor! Allah (CC)’ya bu şekilde hitap etmek, edepsizlik için kötü bir örnektir!
Bu yüzden ben daha çok Camilerde Diyanet İşleri’nin kontrolü ve bilgisi dâhilindeki vaizleri tercih ediyorum!
Zekâtın, fitrenin, kurban ve derisinin Camiye, cemaate, dergâha, vakfa verilebileceğini söyleyen hocalara itibar etmiyorum!
Oruç zamanını her ramazan ayında olduğu gibi muhtemelen bu ramazanda da tartışmaya açarak, Ümmet-i Muhammed’in içine kuşku düşüreceklere karşı herkesi daha çok uyanık olmaya davet ediyorum!
Bin dört yüz sene sonra bazı şeyleri tartışmaya açmağa çalışmak bana fitne gibi gelmektedir! İtibar etmiyorum.
Teravih namazı konusu da muhtemelen sünnetti, değildi diye konuşulacak, tartışılacak!
Peygamber Efendimizin teravih sünnetidir; öyle biliyorum, onun için de kılmaya çalışıyorum. Değilse de Hz. Ömer’e şu anda yer yüzünde eşit olabilecek bir alim, evliya, ulema elbette yoktur! O bizzat Efendimiz tarafından methedilmiştir, türbeleri bile yan yanadır! Tartışmak bence edepli bir iş değildir!
Ve genelde hocalarımızdan helal lokma ile ilgili çok fazla vaizlere rastlamıyorum. Helal lokma, helal elbise üzerinizde yoksa neden “ibadetleriniz ne olursa olsun, ne kadar çok olursa olsun kabul edilmez” demiyorlar?
İBADET ETMEK!
“Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden yardım isteriz”! Fatiha Suresi.
İbadet bilinci; ibadetlerin yalnız Allah’a yapıldığını bilmektir!
Edeb budur!
Bütün ibadetlerimizin sadece ve sadece Allah’a ve Allah rızası için yapılacağı bilinciyle ibadet etmeliyiz!
YAPMAMAMIZ GEREKEN KONUŞMA!
Bir diyalog esnasında Allah’ın emri olan bir konuyu bir uzman söylüyor; bakıyorum oradan bazıları hemen itiraz ediyorlar!
Bu ciddi bir İslam bilinci eksikliğinden kaynaklanıyor!
Basit bir misal verip konuyu kapatacağım; Misvak kullanmanın maddi ve manevi faydasını anlatmağa çalışırken birisi ben iğreniyorum diyor! Haydi buyur!
Ramazanınız, sağlıkla, kabul edilen ibadetle muhteşem bir manevi yıkanmakla hayırlara af ve afiyetinize vesile olsun.
Allah müşterek dualarınızı, dualarımızı kabul etsin!
Unutmamak lazım ki; ibadetlerin kabulünün ilk şartı helal lokmadır!