İnsan sevdiğine dua eder, adam olan sevmediğine de dua edendir! M. Tevhit Gülseven
RAB!
Malik, sahip, yaratıcı anlamı olsa da ilk anlamı; eğitici, kanun koyucu!
Kabirdeki ilk soru; “Rabbin kim?” bu yüzden!
“Seni kim eğitti, kimin eğitimine, kanunlarına tabiisin?” sorusunun cevabı: “Rabbim Allah”tır!
İnce nokta; Allah’ı Rab kabul edip, dünyada makama, paraya, lidere kulluk etmemektir! Kulun “izm’ler” gibi koyduğu kanunlara biat etmemektir! Allah’ın koyduğu kanuna itiraz edip, kendi kanununu koyan firavunlar gibi olmamaktır! Eğer kulların koyduğu kanunlardan birisine tabi olduysan; o zaman “Rabbim Allah” diyebilmek kolay olsa da kabul edileceği şüphelidir!
İslam’da yeni oluşturulmaya çalışılan ruhban sınıfı yoktur.
Ellerini açtığında Rabbinin huzurundasın.
Kimseye ihtiyacın yok!
Allah, güzel bir abdest alarak iki rekât namaz kılan ve samimi tövbe eden kimsenin tövbesini kabul edeceğini vaat etmiş!
Ne mutlu!
Tek şart; üzerinde kul hakkı olmaması!
Samimiyet ve tövbe!
Şirksiz bir inanç!
İtiraz etmeden Kuran’a tabi olmak!
Kuran’da Allah (CC) ne buyuruyorsa sadece o!
Mecaz kullanmadığını Rabbim söylüyor! Ve akıl sahipleri için indirdiğini de! Düşünüp tutmamızı emrediyor!
Bize o halde okuyup, öğrenip, düşünüp uygulamak kalıyor!
Kuran’ı hayatına uygulamış ve hayatı Kuran’dan ibaret olan örnek; Peygamber Efendimiz!
DUA!
“Eğer duanız olmasaydı Rabbinizin katında ne kıymetiniz var?”! (Furkan 77. Suresi Ayet)
Dua edenler, dua etmeyenlerden elbette Rab katında çok kıymetli!
Duanın kabul olmasının ilk ve tek şartı; üzerinde ve karnında haram olmaması! Kul hakkı ve haram para dışında affedilmeyecek günahın olmaması ne büyük bir müjde!
Hele ki mukaddes gün ve gecelerdeki dua!
Ramazan (üç aylar), bayram geceleri, Cuma geceleri (Perşembe akşamları), kandil geceleri, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi!
Ve bu gecelerde ve diğer gecelerin bir vaktinden sonra yapılan ve asla reddedilmeyen dualar!
Gecenin bu vakti imsak vaktine yakın saatler; teheccüd namazının kılındığı saatler!
Allah’ın kullarına; “Sıkıntısı olan yok mu, derdi olan yok mu kaldırayım, benden bir muradı olan, benden bir şey isteyen yok mu; vereyim” diye seslendiği saatler!
Aracısız, riyasız; samimi Allah’la baş başa!
Yeryüzünde sen ve her yerde hazır ve nazır olan Rabbin!
Şah damarından sana daha yakın!
İste, istediğin kadar!
Bu dünyada karşılığı verilmeyen duaların öbür dünyada karşılığının sınırı, ölçüsü kullarına bir şey verdiğinde kendinden hiçbir şey eksilmeyen ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Rabbinin şanında gizli!
Dua ederken samimi, içten ve gözyaşıyla sulanmış yakarışlar ne kıymetli!
Bazılarımız Arapça dua etmeye çalışırız!
Eğer Arapça anlamını bilip dua edebiliyorsak ne mutlu!
Anlamını bilmiyorsak kendi dilimizde samimi yakarışımız, samimi gözyaşlarıyla Rab’den isteklerimiz önce Ümmet-i Muhammed ve sonra yakınlarımız ve sonra kendimiz için olmalı!
Duada olan bir güzellik de birisinin arkasından dua ettiğinizde arştaki melaikelerin de sizin için aynı duayla Rab’den istemeleri!
Bedduada da aynı sistem çalışıyor; beddua ettiğiniz kimse için de melaikeler aynısını da sizin için isterler!
O halde dualar müşterek!
Herkesin birbirlerine hayır dualarında arş’tan da “amin”ler Rab’bın yüce katına ulaşıyor demektir!
Ağzı dualı insanlar bilirsiniz, aslında onları çok insan tanır! Belki de dualarıdır onları bize sevdiren! Belki de onları Seven, bize de onları sevdiriyor!
Barışın, sevginin, kimse için iyi bir şey yapmanın en güzel örneği dualarda buluşalım!
İnsan sevdiğine dua eder, adam olan sevmediğine de dua edendir!
Sevgi dua ister!
Sevgili dua ister!
Kul olabilmek; dua ile başlar!
Dualarda buluşmak üzere!