Huzur içinde Türkiye seçimini yaptı diyebileceğimiz bir seçim görebilecek miyim?

Doğrusu pek ümidim yok!

Kaybedenlerin kazandık diye ortalığı velveleye verdikleri ülkeler sıralamasında en üst sıralarda olduğumuza şüphe yok.

Son referandum nedeniyle hop oturup hop kalkanların tavırlarına bakarsanız bu itirazların demokrasi adına ve hukuk içerisinde olduğunu düşünmekte zorlanırsınız.

Aslında 18 maddelik bir Anayasa değişikliğinin oylamasını gerçekleştiğimiz son seçimde partilerle ilgili bir kazanma ya da kaybetme durumu yok.

Meclis aritmetiği değişmiyor, hükümetle ilgili bir değişiklik söz konusu değil.

Ancak kabul etmek gerekir ki, Evet ve Hayır cephesi diye bir gerçek ülke gündemine damgasını vurdu ve Hayır kampanyası yürütenlerin seçim sonuçlarına bakıldığında açıkça kaybettikleri bir netice çıktı ortaya.

Bu elbette politikacılar açısından travma oluşturacak bir durumdur.

Ancak demokrasilerde bu tip hastalıkların çaresi; yeni bir seçime daha iyi hazırlanmak ve seçmene görüşleri daha doğru anlatmak için yapılması gerekenler üzerine düşünülerek bulunabilir.

YSK’nın zarflardaki mühür konusunda gösterdiği tavrı beğenmemiş, hukuka aykırı bulmuş olabilirsiniz…

Bu sürecin çok doğal bir devamıdır!

Bu konuda yapılması gereken nedir?

Hukuk içerisinde itiraz edilmesi gereken yerlere itiraz dilekçeleri vermek ve netice almak üzere bunu yine hukuk içerisinde takip etmek.

Böyle bir tavır karşısında durmak ülkenin selameti ve huzuru açısından doğru bir tutum olmaz.

Haklısınız da, gençleri sokağa çağırmak, meseleyi insanları birbirine kırdırarak, bir kaos ortamı oluşturarak çözmeye çalışmak bu söylediğimiz hukuk içerisindeki itiraz haklarını kullanmaya girer mi?

Sosyal medyada yürütülen neredeyse bütün kampanyaları doğru temele oturmamış ve ajitasyon üzerine kurulmuş çalışmalar olarak görüyorum.

15 Temmuz Türkiye’nin bütün dikkatini nereye odaklaması gerektiğini bu milleti seven herkese net olarak göstermiştir.

Milli olmayan hiçbir hareketin bu vatanın bütünlüğüne asla bir faydası yoktur.

İnsanları sokakta dövüştürmeye yönelik hiçbir çağrının da hukuk devleti anlayışı içerisinde yeri yoktur.

Türkiye’de seçimleri YSK organize eder ve kanun bu vazifeyi hali hazırda başka bir kuruma vermediğine göre de kararlar bu kurum tarafından alınır ve uygulanır.

Bununla ilgili şikayeti olanların sokakları kışkırtmayı, tekinsiz işleri telkin etmeyi bırakıp TBMM’de eksik olduğunu düşündükleri konuları düzenlemek için yasa teklifleri vermeleri gerekir.

İşin hem hukuki hem de demokratik işleyişi bundan ibarettir. Araya sokuşturulmak istenen ne varsa ülkenin yararına ve çözüm getirici olamayacağı açıktır.

Herkesin hatırlaması gereken bir ülke gerçeği var…

Referandum sona ermiştir ancak hayat devam ediyor…

Ülkenin daha huzurlu bir yapıya kavuşması, terör örgütleriyle mücadelesinde tavizsiz başarılar elde edebilmesi ve ekonomisinin daha sağlıklı hale gelebilmesi için bu meselelerin gündeme artık kesintisiz girmesi gerekiyor.

İnsanları sokağa çağırmak değil huzur ve refaha çağırmak için kurulur siyasi partiler…

Onları hukuk içerisinde kılan ve terör örgütlerinden ayıran en önemli pozisyonları da budur.

Herkes durumunu bir kere daha gözden geçirsin zira 2019’da sessiz çoğunluğun puanınızı takındığınız tavra göre vereceği gerçeğiyle yeniden yüzleşeceksiniz!

Sonra neden kaybediyoruz, niye AK Parti başarılı oluyor diye bağırıp durmanın, seçime itiraz etmenin bir faydası olmuyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.