HÜRRİYET Haber Ajansı'nın İsmetpaşa Caddesindeki Erzurum Bölge Bürosuna 'o ilk adımı' attığımdan bu yana hayat çizgim öylesine değişti ki...
Hani derler ya, 'Anlatılmaz, yaşanır' o türden.
Birkaç ay süren Pasinler Muhabirliği macerasından sonra yaz tatili boyunca Erzurum'da büro çalışmalarına katkıda bulunmak, aslında mesleği yakından tanımamı sağladı.
Sonbaharda ise artık karar verme aşamasındaydım.
Mesleğin inceliklerini öğreten ustam ve yöneticim Aziz Halkapınar, profesyonel olarak gazeteciliğe başlamamı istedi.
Hiç tereddüt etmedim ve Ekim ayının son günüydü, öğretmenliğe veda ettim, 1 Kasım 1976 günü gazeteciliğe 'merhaba' dedim.
İşte o günden sonra hayal bile edemeyeceğim çok farklı bir dünyanın içine girdim.
 
AMİRAL GEMİSİNDE GEÇEN 35 YIL
Genç bir meslektaşımla sohbet ediyorduk, sordu:
- Hiç 35 yıl bir kuruluşta çalışılır mı?
Yüzlerce haber yaparsınız, hepsi olumludur, adam aklının ucundan 'teşekkür' etmeyi geçirmez.
Ama en küçük bir eleştiride, eskiliği ortaya çıkaran bir haber yayınladığında 'açar ağzını, yumar gözünü.'
Olaylar sırasında çekilen sıkıntılar, ömürden siler.
O büyük strese dayanmak kolay değil.
Ancak yine de acı ve tatlı anıları geride bırakarak mesleğe devam ediyorsunuz.
İşini sevmek, keyif alarak yapmak sanırım tüm sorunların üstesinden geliyor.
Evet ben de Hürriyet Gazetesinin 66'ncı kuruluş yıldönümü nedeniyle İstanbul'da yapılan kutlamalarda Amiral Gemisi'nde 35 yılını dolduran iki meslektaşımla plaket aldım.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirinde söylediği gibi:
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder/ Dante gibi ortasındayız ömrün.
 
ŞARKILAR NERELERE GÖTÜRDÜ
Hürriyet Dünyası Büyük Bahçe'de törenin ardından Ziynet Sali konser i vardı.
Konser de söylediği eski şarkılar, beni yıllar öncesine götürdü:
12 Eylül 1980’de ordunun yönetime el koyması.
1983'te yaşadığımız Erzurum- Kars depremi.
Hürriyet Gazetesi'nin 1984'te Erzurum'da Baskı Tesislerini açması ve 10 yıl sonra kapatması.
1992'deki ülkemizi yasa büründüren Erzincan depremi.
Erzurumspor'un 1997- 98 sezonu sonunda Süper Lige çıkması ve üç sezon sonunda düşmesi.
Bende iz bırakan ve meslek hayatımda bizzat yaşayarak önemli deneyimler kazandığım olayların resmi geçidi, sahneye Nilüfer'in çıkmasıyla son buldu.
 
NİLÜFER'LE NASIL TANIŞTIK?
Nilüfer, bizim gençlik yıllarımızın 'efsane' isimlerinden biriydi.
Yıllar önce birkaç kez Nilüfer'i 'canlı' izlemiştim.
O 'çok özel' geceyi onurlandıran Nilüfer, söylediği şarkılarla adeta 'mest' etti.
Benim 'Nilüfer' sevgisini yakından bilen Hürriyet Gazetesi'nin 'gündem' sayfası yönetmeni hemşerimiz Doğaner Gönen, sahneden inen sanatçıyla beni tanıştırmaz mı?
İşte mesleğin bir özelliği de böylesine tatlı sürprizlere açık olması.
Doğaner Gönen, bununla da kalmadı.
Kızımın adaşı Nilüfer'le bir de fotoğrafımızı çekti.
Hem de ünlü karikatürist Latif Demirci ile birlikte.
Ertesi gün Erzurum'a dönüyoruz ‘ayağımızın tozu’ ile Tevazukafe’deyiz.
Meslektaşlar, 35'inci yıl nedeniyle pasta ve plaket hazırlamış.
Peki sevinç ve mutluluğunuz tavan yapmaz mı?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.