Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Onur Burak Dursun, ilköğretim okulu öğrencilerinin velilerine yönelik, “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” konulu bir seminer verdi.
Tatbikat İlköğretim Okulu Müdürü Hüseyin Dağdelen ile rehber öğretmenler; Zeynep Bayramoğlu Karagöl ve Hümeyra Altun tarafından düzenlenen seminer, Erzurum Lisesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Seminerin açış konuşmasını yapan rehber öğretmen Hümeyra Altun, eğitimin belli unsulardan oluşan bir bütünlük arz ettiğini belirterek, “Bu unsurlar; idareciler, öğretmenler, ebeveynler, öğrenciler ve eğitime katkıda bulunan her şeydir. Bu unsurlardan birisi olmadığı zaman bu bütünlük bozulmuş olur” dedi. Bütünlüğü sağlayan en güçlü parçalardan birinin veliler olduğunu vurgulayan Altun, “Çünkü öğrencilerin okulda öğrendiklerini hayata geçirmelerini sağlayan velilerimizdir. Bunun için de gerekli olan şey güçlü bir okul-veli işbirliğidir. Biz de rehberlik servisi olarak, bu işbirliğini önemsediğimiz için velilerimizden yansıyan en büyük sorunlardan biri olan, ‘Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’ konusunu ele almak istedik. Bu seminerde değerli uzmanımızın söylediklerini dikkatle dinlememiz ve öğrendiklerimizi tatbik etmemiz lazım” diye konuştu.
“DEHB GÖRÜLME ORANI; YÜZDE 8-10”
Programda daha sonra Doç. Dr. Onur Burak Dursun, “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu” konulu seminer verdi. Velilerin yoğun ilgi gösterdiği seminerde konuşan Doç. Dr. Dursun, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun (DEHB), aşırı hareketlilik, düşünmeden hareket etme ve/veya dikkatsizlikle karakterize psikiyatrik bir hastalık olduğunu kaydederek, tıbbi bir hastalık olan DEHB’in tanısının, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanlarınca konulduğunu dile getirdi.
Yapılan çalışmalarda çocuk ve ergenler arasında DEHB görülme oranının yüzde 8-10 arasında değiştiğine dikkati çeken Doç. Dr. Dursun konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Kişide DEHB gelişmesinde etkili olduğu düşünülen faktörlerin başında genetik ve çevresel faktörler gelmektedir. Yakın akrabalarda DEHB tanısının bulunması kişide DEHB gelişme ihtimalini önemli ölçüde artırmaktadır. DEHB gelişimde etkili olduğu düşünülen diğer bir faktör ise çevresel faktörleridir. Örneğin; gıda katkı maddelerinin (suni renkler, yapay tatlar, koruyucular), rafine şeker alımının, esansiyel yağ asidi eksikliğinin, demir ve çinko eksikliğinin DEHB belirtilerinin gelişimine katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.”
“TEDAVİYE EN YÜKSEK YANIT ALINAN HASTALIKLAR ARASINDA”
DEHB’in tedaviye en yüksek yanıt alınan tıbbi hastalıklar içerisinde sayıldığını hatırlatan Doç. Dr. Dursun, “Tedavide, bilimsel olarak etkinliği gösterilmiş olan; davranışsal yaklaşım ve ilaç tedavisi kullanılmaktadır. Ayrıca, hakkında yeterli düzeyde bilimsel kanıt bulunmayan alternatif yöntemlerde DEHB tedavisinde deneysel düzeyde denenmektedir. Ancak; deneysel yöntemlerin gerekli etik izinler alınarak Çocuk ve Ergen psikiyatrisi uzmanı kontrolünde yapılması gerekmektedir. İlaç tedavisinde; yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen bilimsel veriler göz önüne alınarak geliştirilen ilaçlar kullanılmaktadır” diye konuştu.
DEHB tanısı alan çocuk ve ergenlerin, tedavi almamaları halinde; okul başarılarında düşme, akranları ile sorun yaşama, uygunsuz davranış gösteren akran grubuna katılma, suç içerikli riskli davranışlarda bulunma ve madde kullanımı gibi birçok olumsuz durumla karşılaşabileceğine vurgu yapan Doç. Dr. Dursun, “Sonuç olarak; erken tanı ve tedavi çocuk ve ergenlerin gerek şimdi gerekse yetişkinlik döneminde birçok sorunla karşılaşmalarını engelleyebilir” dedi.
Seminerin sonunda Tatbikat İlköğretim Okulu Müdürü Hüseyin Dağdelen de, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Onur Burak Dursun’a katkılarından dolayı teşekkür ederek, okulu adına kendisine çiçek takdim etti.
Semineri takip eden velilerde Doç. Dr. Dursun’a teşekkür ederek memnuniyetlerini dile getirdiler.
Editör
