Şahısların ve Milletlerin Mutluluğu!

Hayatta her şeyin bir anlamı var mıdır, sorusunun cevabını düşünebilecek çok az insan olduğu konusunda düşünürler hemfikirler.

İnsanlar şuna kar vermeliler belki de; dünyada mutlu olmak istiyor muyuz?

Dünyada nasıl mutlu olabiliriz; de olabilir!

Ahrette mutlu olmayı beklemenin bile yolu dünyada mutlu olmaktan geçiyor! Ahret mutluluğu her insanın kendi inancı ile alakalı olduğundan, ahret mutluluğu konusunda sadece düşünmemiz gereken şey; önce dünyada mutlu olmak!

Karnı tokken; bir başkasının açlığına derman olamayan insan nasıl mutlu olabilir ki?

Kalbinde sevgi beslemeyen, insanı, çocuğu, çiçeği, doğayı sevemeyen insan, bunlara düşman olmak için zihninde sebepler üreten insan nasıl mutlu olabilir ki?

Başta kendisine saygı, nezaket duymayan, iyilik istemeyen insan başkalarına nasıl iyilik isteyebilir ki?

Dünyada mutlu olabilmenin şartlarının başında yardıma muhtaç olan kimselerin, hastanın, yaralının, yoksulun, kimsesizin yanında, yardımında olmaktan geçer!

Ego; insanların yakın uzak herkese karşı kin duymasına sebep olur! Ego aslında sadece karşısındakine değil, bütünüyle sahibine zarar verir. Sosyalleşememek bir felakettir.

Sokrat “Kendini tanı” diyor. Kendini tanımalı insan, duygularını, kontrol etmeyi, sevgi eşiğini yükseltecek, saygı ve nezaketini artıracak donanımlarla kuşanmalı! Sonra mutluluktan söz edebilmelidir. Bunun dışında kaderci veya arabesk jargonuyla mutsuzluk üzerinde yorum yapmasının değeri olmaz elbette!

Radikal düşünceleri beyninizde besleyip, sizden olmayana hayat hakkı tanımazsanız, mutluluk kelimelerinin yerini acı ve gözyaşı alır!

Bu durum milletler için de böyledir!

Terör örgütlerinin, mafyanın, radikal siyasallaşmış eylemlerin kendinden olmayanı yok etme eylemleri tarihte yeni değil! Binlerce savaş, iki dünya savaşı, yüz binlerce siyasi, şiddet tandanslı cinayetler, şiddetin kendisi karşısındakini yok etme amaçlıdır.

“Yok, etme düşüncesi” ve yok olmama savaşı insanların mutsuzluğunun sebebidir.

“Yok, etme düşüncesi” niye olsun; yok olma düşüncesi olmadı mı; refleks savunma endişesi de ortadan kalkacaktır.

Ermeni’nin, Rum’un Türk için duyduğu kin bir örnektir.

Dünyadaki en saçma ve gereksiz bir kindir ki; buradan beslenen siyasi liderleri, kiliseleri, hayal peşinde koşan ırkçı dava adamları çocuk ve sivil öldürmekten asla imtina etmeyecek aklını yitirmiş askerleri vardır. Dün de böyleydiler, muhtemelen yarın da böyle olacaklar! Ağızlarının payını alana kadar, binlerce insan ölene kadar! Ve bunların sırtını sıvazlayan kahpeliklerini görmezden gelen emperyalist ülkeler oldukça, savaşlar da olacak!

Emperyalist ülkeler silah satacaklar, devletlerin madenlerine, petrollerine konacaklar. Üretmelerine izin vermeyecekler ve üretebilecekleri hatta ürettikleri her şeyi kendileri satacaklar!