Biliyorum, başta babamın torunu Ömer İkbal olmak üzere dostlarım Orkun Çizmeli, Naci Ergen ve Nurullah Pala ve Erzurum’da spor yada futbol yazan tüm değerli meslektaşlarım yine kaşlarını çatacaklar.
“Bırak da futbolu biz yazalım” diyecekler.
Haksız da değiller.
Ben gerçekten futboldan anlamıyorum, lâkin bir maçı izlerken de öküzün trene baktığı gibi bakmıyorum azizim…
Kim daha iyi oynuyor, kim yüreğini sahaya koyuyor, kim aklıyla kim de ayağıyla top sürüyor bunu idrak edecek kadar izan sahibiyim.
Önce BB Erzurumspor taraftarıyım tabii ki ve takımımla da gurur duyuyorum. Çok iyi olmasa da fena da gitmiyor hani…
Sonra Fenerbahçeliyim…
Futboldan anlamam, ama Fenerbahçe Derneği üyesi olacak kadar da tutkunum…
Dün akşam babamın torunu Ömer İkbal’in evinde Kasımpaşa-Fener maçını izledik televizyondan.
Ömer İkbal’in, babasının torunu (talihsiz Fenerli) Mehmet Çınar da vardı.
Hani Korona sürecinde tüm spor müsabakaları askıya alınmıştı ya, işte o günlerde biri Fenerle dalga geçmek için “Fenerbahçe tüm zamanların en iyi dönemini geçiriyor, hiç yenilmedi” demişti.
Maçı izlerken hele de sonuca tanık olurken, o dalgacı arkadaşa yürekten hak verdim.
Keşke maçlar başlamasaydı da, Fener de bu kadar kötü, yavan, ruhsuz, isteksiz, samimiyetsiz ve soğuk bir futbol sergilemeseydi.
Şu kadarını gördüm:
Kasımpaşa hiç mi hiç iyi bir futbol oynamıyor, buna rağmen Fener karşısında sanırsın İngiliz takımı gibiydi.
Her gol yediğimizde Ömer İkbal’e ve Mehmet Çınar’a baktım, her ikisi de sanki fırından çıkmış nar kesilmiş tavuk gibiydiler.
Bıçak vursan kanları çıkmazdı.
O çocuklar adına üzüldüm, kimsenin bu insanları kahretmeye hakkı yoktu.
Her biri bilmem kaç milyon dolar olan bir düzine futbolcu(!) vardı orada, muhtemelen geçici de olsa başlarında bir antrenörleri(!)
Bilgisizliğime verin, gerçekten bizim Fener, sahada top oynamak yerine türlü maskaralıklar yapan o adamlara, denildiği gibi bilmem kaç milyon dolarlar mı ödüyor?
Anladım ki o paranın yüzde onu Erzurumspor’da olsa sevgili Hüseyin Üneş, Şifo Mehmet’in de kaptanlığında BB Erzurumspor’u AB liglerinde yarıştırır…
Azizim, benim tutkunu olduğum Fenerbahçe bu değil…
Ha diyeceksiniz ki Fener çok kötü de diğerleri ya da Türk futbolu mu iyi?
Hayır… Kesinlikle hayır hem de…
Al birini vur ötekine…
Besbelli ki bu ülkede asıl ıslahat şu futbol denilen “ucube”ye yapılmalı…
Geçenlerde, Beşiktaş 5-1 galip geldi, ama kulüp başkanı Sayın Çebi, maçı değerlendirirken takımının oynadığı futboldan hiç de memnun olmadığını söyledi.
Futbolda, daha doğrusu sporda skor elbette çok önemli, ama skordan daha önemlisi ise, sporcuların samimiyeti, özverisi ve çabasıdır.
Siz elinizden gelenden fazlasını ortaya koyarsınız buna rağmen mağlup olabilirsiniz.
Çünkü el elden üstündür.
İlla ki sizden daha iyi birileri hep çıkacaktır.
Bazen mağlubiyet saygı duyulacak bir sonuçtur.
Lakin siz sahada avare gibi dolaşıp sonra da yenilirseniz, en ateşli taraftarınız bile size saygı duymaz.
Çünkü siz samimiyet fukarasısınız…
Ali Koç bu ülkenin en güçlü işadamlarından biri ya, anladığım kadarıyla (büyük oranda pespaye olan) spor medyası, tırstığı için doğrudan Ali Koç’a vuramadığından ya hakemlere saldırıyor ya da iklim ve saha şartlarına!
Sayın Ali Koç…
Bu fakire diyebilirsin ki, “Kardeşim hem futboldan anlamam diyorsun hem de topa giriyorsun bu ne perhiz ne lahana turşusu?”
Hayır, böyle demekle haklı olmazsın Sayın Koç…
Evet; futboldan anlamıyorum, ama bu takımın son derece kötü top oynadığını söylemek için illa da Hıncal Uluç olmama gerek yok ki…
Ali Bey, bizim rahmetli Hasan Özaydın bir dönem sizin koltuğunuzda oturmuştu. Sizin kadar zengin ve Fenerbahçe için sizin kadar elini cebine atan bir başkan olamamıştı, fakat Fener’in orta yerde sersefil olmasına da asla izin vermemişti.
Ali Bey, sizin henüz torununuz yok, benim var…
Başkanı olduğunuz benim de üç kuşak tutkunu olduğum bu takımın, daha 7 yaşında olan torunum Mehmet Çınar’ı böylesine üzme lüksüne sahip olamaz.
Ali Bey, futboldan anlamıyorum da…
Çıplak gözle gördüğüm şuydu:
Siz topçu namına sahada dolaşan o adamların alayını kovup dünkü maça altyapıdaki çocukları çıkarsaydınız, sizi temin ederim bundan daha kötü bir netice almış olmazdık…
