Sebo’nun ‘iç’i gidiyor!

Erzurum’un efsane kaptanı o topa girdi..

Onu, bunu bilmem. Ne zaman Erzurumspor denilirse aklıma gelen ilk isimdir Sebahattin Güneş.

Nam-ı diğer Kaptan Sebo.

Tam 15 yıl mavi-beyazlı formayı terletmiş, bir süre de hocalık yapmış efsane isimdir Sebo.

Erzurumspor’da oynadığı dönemler parmakla gösterilen Türkiye’nin en iyi sağbeklerindendi.

Yine efsanelerimizden olan eski kaptanlarımızdan Kürşat alınmasın ama buralarda onun üstüne daha sağbek gelmedi, daha da zor gelir.

90 dakika boyunca o sağ kulvarda gider, gelirdi.

Şimdikiler pek bilmez ama kenar ortaları muzdu, muz!

Allah daha çok ömür versin, kaptandan çok, gerektiğinde forması için tekmeye kafa sokan bir liderdi o.

Çok maçını izlemiş, sayısız haberini yapmış, çok ortamında bulunmuşumdur.

Bugün olmuş, onu seyretmiş olmamdan ötürü kendimi de hep ayrıcalıklı hissetmişimdir.

Kişilik olarak da örnek aldığım, sözünün eri, hakkına razı olan, haddini bilen, yiyen-yediren mert bir dadaş olmasından dolayıdır ki gösterebilecek rol modellerdendir.

1989 yılında bir Rizespor maçında aktif futbolculuk hayatına veda ederken de oradaydım.

Omuzlarda sahayı terkederken, Allah yalanı sevmez, duygulanmış, gözlerimden yaş gelmişti.

Bugün torun-torba sahibi olan, gününün büyük bir bölümünü ailesiyle geçiren, Yenişehir 2.marketlerde küçük bir kahvehane işleten Sebahattin Güneş, sadece insanlığı ile değil, futbol aklıyla da önemsediğim bir karakterdir.

65 yaşındaki ağabeyimle dün BB Erzurumspor’un iç sahadaki bu kötü sonuçları ile ilgili konuştum.

Konu mühim, çünkü, Erzurum takımı bugün tarihe geçen bir kötü performans ile karşı karşıya.

O da olayın farkında, işte çok derslerin de çıkarılacak anlattıklarından bir özet:

***

‘’Her futbolsever gibi ben de elbette ki maçları takip ediyorum.

Kopmam zaten mümkün değil.

Statda olmasa bile illa ki televizyondan izliyorum.

İç saha anlamında Erzurum’un hiç böyle kötü bir performansı olmadı.

Ya da ben duymadım, görmedim.

15 maçta sadece 1 galibiyetin olması çok garip.

Biz oyuncular eskiden özellikle de kış ayları başladığında bayram ederdik.

Çünkü sahanın zemini bizim için kafadan artı puan demekti.

Maalesef bugün Erzurum takımının hem saha hem de rakım avantajını kullanamadığını gözlemlemekteyim.

Tamam, bizim zamanımızda yoktu.

Sahanın alttan ısıtması var.

Ama bir şekilde yine bu saha hem de bu havada avantaj olarak değerlendirilmelidir.

Biz bu havalarda özel antrenmanlar yapardık.

Kısa paslarla ayağa oynardık ama hep dikine oynardık.

Dikine oynarsan ancak gole kavuşursun.

Bakıyorum bugün takım stoperden itibaren yan paslarla hücuma kalkmak istiyor.

Yan paslarla nereye kadar?

Bugün bizim dönemimizdeki o takımlar olsun illa ki birkaç galibiyet almıştık.

Mutlak derece yapardık.

Bir defa biz daha sahaya çıkarken tünelde maçı alırdık.

O ruh vardı.

Maalesef o ruhu göremiyorum.

İç sahada maç kaybedildikçe içim gidiyor.

Bir de bu takımda kaptanlık sorunu var gibi geliyor bana.

Kaptan kaptan gibi olacak.

Kaptan dediğin liderdir.

Bağıracak, çağıracak, gerekirse hakemi etki altına alacak.

Trabzon maçı kazanılası gereken maçtı bana göre.

60’dan sonra sahada Trabzon mu vardı?

Şu da ortaya çıktı ki, taraftar çok şeymiş.

Taraftarın olmaması en çok bizim takımı olumsuz etkilemiş.’’

TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Beklemek güzeldir. Ama doğru durakta! (Can Yücel)

DUVARIN DİLİ : Uyusak rüyalar kandırıyor, uyansak insanlar!