Erzurum Şeker Fabrikası…
Malum; yıllardır özelleştirme kapsamındaydı ve sonunda satışına karar verildi… Ve bundan dolayıdır ki, gündemi son bir aydır Şeker Fabrikası şekillendirmeye başladı Erzurum’da…
Tartışmalar…
İtirazlar…
Savunmalar, falan filan…
Derken bir öneri atıldı ortaya, denildi ki: “Erzurum Şeker Fabrikası’nı yine Erzurumlu sermaye sahipleri alsın!”
Önerinin en pratik izahı şöyle:
Erzurum’daki işadamları bir araya gelecek, yarı resmi STK’ların öncülüğünde bir şirketler birliği oluşturulacak ve Erzurum Şeker Fabrikası’nı bu oluşum satın alacak…
Üstelik model de belli:
AŞKALE ÇİMENTO…
Öyle ya!..
Aşkale Çimento Fabrikası da bundan yıllar önce aynı süreci yaşamış ve nihayetinde Erzurum Çimento Sanayi (ERÇİMSAN) isimli bir şirket kurularak satın alınmıştı… Hal böyle olunca benzer bir seferberlik ilan edilerek, Erzurum Şeker Fabrikası da Erzurumlulara kalabilirdi bu öneriye göre…
*
İyi diyorlar, güzel diyorlar, hoş diyorlar ama; bu öneriyi getirenler birden fazla ayrıntıyı ise gözden kaçırıyorlar ne yazık ki!..
O ayrıntılar ne mi?..
Sıralayalım kısaca:
Birincisi: Aşkale Çimento Fabrikası özelleştirme bağlamında marka olmuş bir modeldir, dolayısıyla buna kimse itiraz edemez… Ve fakat unutulmamalıdır ki; Aşkale Çimento’yu Aşkale Çimento yapan faktör her geçen gün katlanarak büyüyen inşaat sektörüdür, bu sektörün pazar payıdır, piyasa hacmidir… İşte bu yüzdendir ki; Aşkale Çimento’nun bünyesine sonradan birçok fabrika dahil edilmiş, ilaveten birçok ilde de hazır beton tesisleri kurulmuştur…
Yani?..
Yanisi şu:
İki kere iki, dört eder beyler!..
Sürekli talebin olduğu bir ortamda “arz” her zaman kıymetlidir, yatırıma değerdir, kazanır ve doğal olarak yatırımcısına da kazandırır…
*
Gelelim Şeker Fabrikası’na…
Bu fabrikayı satın aldık diyelim; ne üreteceğiz?..
Şeker, küspe, melas ve belki alkol…
Şimdi dönelim piyasaya, bir de talebe bakalım!..
Nişasta Bazlı Şeker, yani NBŞ…
Maliyeti pancar şekerine göre çok daha düşük olduğu için oldukça geniş bir pazar payına sahip…
Peki, bu ne demektir?..
İzah edelim:
NBŞ’nin hükmettiği pazar ve arz-talep dengesi, hâlihazırdaki şeker fabrikalarının aleyhine demektir… Yani siz ne yaparsanız yapın, şeker fabrikalarındaki maliyeti ne kadar düşürürseniz düşürün, NBŞ ile kesinlikle rekabet edemezsiniz demektir…
Bitmedi…
Erzurum Şeker Fabrikası’ndaki üretim maliyeti ile İç Anadolu Bölgesi’ndeki şeker fabrikalarının üretim maliyeti de bir değil, üretim kapasiteleri de…
Çok daha sarih bir ifadeyle:
Örneğin İç Anadolu’daki fabrikalarda 2 kuruşa mal edilen şekerin maliyeti, Erzurum ya da bölgedeki diğer fabrikalarda çok daha yüksek olabiliyor… Yine Erzurum Şeker Fabrikası’nda siz bir yılda hepi topu 350 bin ton pancar işleyebilirken, bahsini ettiğimiz fabrikalar bu rakamı 6’ya veya 7’ye bile katlayabiliyor…
Haydi bakalım!..
Gelin de rekabet edin şimdi!..
*
Şöyle düşünenler olabilir belki:
- İyi de kardeşim!..
- Alalım biz bu fabrikayı modernize edelim, rekabet edebilirliği yüksek bir noktaya taşıyalım, üretim kapasitesini artıralım, maliyetleri düşürelim!..
Tamam, tamam da…
Bu şartlarda mı?..
Beyler!..
Efendiler!..
Adıgüzeller!..
Birbirimizi kandırmaktan vazgeçelim isterseniz!.. Aklı başında olan, para yönetmesini bilen ve fayda/zarar muhasebesi yapabilen hiçbir sermaye sahibi girmez böyle bir riske…
Evet, mücadele iyi niyetli olabilir…
Şehir milliyetçiliği özelinde anlamlı bir refleks de olabilir, zinhar sözümüz yok… Fakat gerçekçi olmak gerekirse; bu atraksiyonlar bize göre sadece havanda su dövmektir…
Toplanırsınız, dağılırsınız…
Konuşursunuz, tartışırsınız…
Hepsi bu kadar işte…
*
Buraya kadar mutabık mıyız?..
Gelelim şimdi işin en janjanlı kısmına!..
Erzurum Şeker Fabrikası’nın yerel müteşebbisler tarafından satın alınmasının neden risk teşkil ettiğini yukarıda izah etmeye çalışmıştık zaten…
Şimdi…
Bizim yapmamız gereken asıl şu olmalı:
BİR:
Erzurum tabiriyle “atımızı itimizi nallamalı” ve yolun başında bir defa şu özelleştirme sürecini erteletmeliyiz…
İKİ:
Madem fabrikaların zarar etmesine sebep olan pazar, piyasa, talep ve kota sorunumuz var; o halde “Nişasta Bazlı Şeker” mevzuunu hükümetin gündemine aldırmalı ve kota uygulamasına bir an evvel son verdirtmeliyiz!.. Kaldı ki, hükümet yetkililerinin de bu konuda mutlaka adım atacaklarına dair söylemleri var, dolayısıyla bu girişim hiç de zor olmasa gerek…
ÜÇ:
Pazar ve kota sorununun ortadan kaldırılması üreticiyi cezbedeceğinden, pancar ekim alanlarının olabildiğince değerlendirilmesini sağlayacağız… (Şu anda Erzurum Şeker Fabrikası’nda işlenen pancarın çok büyük bir bölümü Erzincan’dan geliyor, bilesiniz istedik)
Ve DÖRT:
Atacağımız bu üç adım, Erzurum Şeker Fabrikası’na cazibe kazandıracağından sonraki süreçte ise sorumluluk hepimize düşecek…
Toplantı mı yapılacak, yapalım…
Konsorsiyum mu kurulacak, kuralım…
Hülasa birleştirelim güçlerimizi ve gidip Erzurum Şeker Fabrikası’nı babalar gibi yine biz satın alalım!.. Kısaca tarihi tekerrür ettirelim ve ikinci “Aşkale Çimento” destanını yeniden yazalım…
*
Hani olur ya, bu adımları atamadık diyelim…
O halde alın size ikinci formül!..
BİR:
Erzurum Şeker Fabrikası özelleştirilecekse eğer, kampanya dönemlerine öyle 3’le 5’le sınırlama getirilmeyecek!..
İKİ:
Bir önceki formülde ifade ettiğimiz gibi, “Nişasta Bazlı Şeker” ve “Kota” sorununa mutlak surette el atılacak!..
ÜÇ:
Fabrikayı satın alacak olan girişim tesisleri modernize edecek, -piyasa olumsuzlukları ortadan kaldırılacağı için- üretim kapasitesini ve istihdam oranını da artıracak!..
Ve DÖRT:
Atılacak bu üç adım Erzurum Şeker Fabrikası’na cazibe kazandıracağından, fabrika yeniden bu şehrin gözbebeği olmaya devam edecek!..
Peki, bunu nasıl yapacağız?..
Hükümetin yakasına yapışarak elbette…
Ve AK Parti’den hakkımız olanı isteyerek…
Hem bu nedir, biliyor musunuz?..
Hükümet için de, siyasetçilerimiz için de, STK’larımız ve sermaye sahiplerimiz için de okkalı bir samimiyet testidir…
Maksat hasıl olduğuna göre beyler, şimdi dağılabilirsiniz…