Oğuz boyları akın akın Anadolu'yu yurt edinip fetihler geçekleşirken Saltuklu'lar Erzurum'u alıp yurt edindiler.  Tarihler 1078 yılını gösteriyordu.
Saltuklular günümüze kadar gelebilen anıtsal eserlerinden biri Kale içinde bulunan Kale mescidini inşa ettiler, Tepsi Minareyi yaptılar ve Anadolu'nun en büyük Atabey Camii veya Ulu Camiyi yaparak ibadete açtılar.  Tarihler 1179'u gösteriyordu.
Ulu Cami; beş kapısı olan 40x 50 metre ebadında 4000-5000 cemaatin aynı anda namaz kıldığı ulu bir mabettir.  Kesme taştan yapılmış olup mihrap'ı taş işleme sanatının en önemli özelliklerini taşır. Ayrıca Kırlangıç örtüsü orijinal olup eşsiz bir görünüm kazandırır.
Ulu Cami aydınlatma ve ses akustiğini sağlamada örnek gösterilebilecek türdendir.  Sütunlar önden arkaya daralarak giderken sesin dağılımını sağlamaktadır.  Minaresi ve çile odası da ayrı bir özellik katar camiye.
Erzurum'un tarihine şahitlik eden cami; Saltuklular, Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar, Kakoyunlu ve Akkoyunluları görmüş Timur'un şehirden geçişine tanıklık etmiştir.  
Kanuni Sultan Süleyman'ın şehrin yeniden imar olunmasını ferman buyurmuş, Erzurum Dördüncü Murada ev sahipliği yapmıştır.
Evliya Çelebiye ilham kapısı olmuş hikayelere konu olmanın ötesinde şehre tarihi bir kimlik kazandırmıştır.  Değişik dönemlerde tamir edilmiş,  üç defa Rus işgalini görmüş , minaresinden mahzun olarak okunan ezanları dinlemiştir.
Birinci Dünya savaşından önce ve işgal yıllarında Askeri depo olarak Osmanlı askerleri ve Rus askerleri tarafından kullanılmış ender mabetlerden biridir.
Köprüköy savaşları esnasında Erzurum İdadisinin öğrencilerinin taşıdığı  gıda maddeleri Ulu Camiden alınmış ölüm pahasına "Nebi hanlarına" kadar taşınmıştır.
Tarihin bu ağır şartlarına dayanamayan cami uzun yıllar tamir edilememiş ancak 1957 yılında tamirine başlanmış 20 yıl süren tamirattan sonra  1977 yılında tekrar törenle  ibadete açılmıştır.
Ulu Caminin ibadete açıldığında ilk vaazı ünlü İslam aklimi Prof.  Dr.  Hamidullah hoca yapmıştı.  Ogün Cami muhteşem bir açılışa tanıklık etmiş ve gözelerinden yaşlar boşalan Erzurumluya ev sahipliği yapmıştı.
Hz.  Hızır'ın hikayelerine konu olmuş,  padişahların sabah namazını kıldığı efsanelerde yer bulmuştur.
Ulu Cami işte böyle bir camiydi.  Bununda ötesinde Selatin Camiydi.  İslam'ın ilk zamanlarından başlayıp asırlarca devam eden Cuma namazının tek bir yerde eda edildiği camilere selatin camisi denilmekte olup ,  Ulu Camide Erzurum'un selatin camisi olmayı hala devam ettirmektedir.  
Selatin camisinin en büyük özelliği şehir halkının bir arada toplanıp ibadet etmesi bununda ötesinde birbirlerini görmeleriydi.  10 Ocak 2014 tarihinde buna  tanıklık ettik.  
Uzun zamandır Ulu Camide "cuma namazı" kılmamıştım.  Hava güzeldi.  Yollar buzdan arındırılmıştı.  Yolda bir dostumla karşılaşıp sohbet ederek  "Ulu Camiye" ulaştık.  Gözüm insanları tararken görmediğim epey dostu görme imkanına kavuştum.  
Büyüyen ve dağılan şehirde eski simaları görmek insan ruhuna ferahlık verirken hayatta olmalarına şahit olmak ayrı bir güzellikti.  yıllardır görmediğim dostları uzaktan da olsa görmek, bir kısmıyla selamlaşıp hal hatır sormak gerçekten güzeldi.
Şehir fiziksel olarak  büyümüş  böylece eski mahalle  kaybolmuş, eş, dost bir birinden uzak kalmıştı.  İşte bugün Selatin Camisinin önemini bir kere daha anlayıp eski dostları görmenin mutluluğu içinde  yoluma devam ediyorum. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.