Pendik mağlubiyeti sonrasında istifa eden teknik direktör Ahmet Yıldırım ile ilgili kararımı aslında ben taa 29 Ekim tarihinde Kocaeli’de oynanan maçta vermiştim. O gün de PUSULA’da yazmıştım. Mutlak 3 puan alınması gereken o maçta 1 puan ile sahadan ayrılan Erzurum’un hocası, ‘’1 puan da 1 puandır’’ derken, aslında kaçan 2 puanın farkında bile değildi. Maçtan sonra baktım, Ali Demirhan da aynı kafada! Beş dakikada soyunma odasında ona da o 1 puanı inandırmış olmalıydı! Oyuncu kalitesi bakımından o Kocaeli’den kat kat iyi olan ve biraz baskılı oynasa farklı yenmesi an meselesi olan Erzurum’un o maçta aldığı 1 puanı Yıldırım’ın ‘kazanım’ görmesine aklım ermemişti. Adam kandırıyordu adeta! Ardından dışarıda bir Of maçı görmüştüm ki ibretlikti! Pısırık oyun anlayışı sebebiyle gelenin gidenin yendiği Of’u Erzurum o gün yendi ama gel bir de bana sor. O Of’un elinden Erzurum zor kurtulmuştu aslında! Daha bir çok maçı anlatmıyorum bile. Sadece o 2 maç bile her şeyi anlatıyordu!
***
Görenler varsa söylesin de ‘haklısın’ diyeyim. Hiçbir maçta görmedim ki teknik direktörün müdahalesiyle bir maç kazanılmış olsun! Ne kadar maç kazanıldıysa oyuncuların şahsi becerisiyle oldu hep. Hatta geçen yıl elde edilen şampiyonluğun da tamamen Besim Durmuş’un sayesinde olduğu kanaatine de vardım. Böyle kaliteli bir oyuncu kadrosunu kurmak ancak başka birinin marifeti olmalıydı zaten. Bana hiç kimse teknik direktör Ahmet Yıldırım sayesinde bir maçın kazanıldığını ne söyler, ne de gösterir. Çünkü inandırıcı olmaz bir kere! Buna iç sahada alınan tüm maçlar da dahil. Bir teknik adam düşün ki B planı yok. En çok da Of’u 2-1 yendikleri maçta daha iyi gözlemledik bunu! Giden, düşmüş bir hocanın arkasında konuştuğum için üzülüyorum da aslında. Ama herkes de biliyor ki taraftarla birlikte Nobre aldı o maçı, Yıldırım’ın en küçük rolü yok! Herşeyden önce kadro istikrarı olmadı takımında. Her maçta değişik oyuncular ve de onbirle sahaya çıktı. Halil İbrahim ve Erhan Çelenk konusunda hep ikilem yaşadı. Mesela her takıma lazım dediğimiz oyunculardan biri olan Halil İbo onun sayesinde kayboldu. Baştan beri gerek basın ve gerekse taraflarla iyi bir frekans kuramadı. Bir geldiğinde basın toplantısı yaptığını biliyorum, bir de işte dün! Büyük hoca olmuş ya, tenezzül etmedi zaar! Ben ona yoruyorum!
***
Nedense bana hep itici geldi ve geçmiş hocaların aksine bir dakika olsun elektrik vermedi. Başkana, yöneticilere de söylemişimdir, içim rahat değildi hiç. Sanki bulunmaz hint kumaşı gibi havası, tafrası bir yana, hep burnunun dikine giden bir görüntü çizdi. Bazı maçlarda aleyhte tezahüratta bulundular diye seyircinin üzerine gitti, gereksiz yere gerginlik çıkarttı. Özellikle aşırı aleyhte tezahüratı sebebiyle kale arkası taraftarlarını hotuladı durdu, yönetimi de dolduruşa getirdi. Yakından biliyorum. Yönetimin 50 lira olmasına karar verdiği kale arkası tirbünlerine aslında hiç seyirci alınmaması şeklindeki çarpık ve de saçma kararı ilk dillendiren ve yönetimin kafasına sokan da o oldu!
***
Onca maliyetle kurulan takımı neredeyse sıradan hale getirdi! Dünkü basın toplantısında takımın ahenginin bozulduğunu ve bunda yönetimin rolü olduğunu söyleyen ve bazı yöneticilerin isimlerini vererek eksi not alan Yıldırım bana göre sadece yanılmakla kalmıyor, ayıp da ediyor. Ahengin bozulduğunu anladığında gitsene kardeşim, niye gitmedin? Sus Ahmet hoca sus! Yemezler! Bana bir tane rahat kazandığın maçı söyle sana helal olsun diyeyim. ‘Ahengin bozulmadığı’ dönemler de dahil buna! Sen ancak benim külahıma anlatırsın, söyleyemezsin! Her maçta rakiplerin direkten dönen en az 2 topları oldu. Eksik rakibi Erzurum’da Adnan Kotan’ın takımı da yener! Kazandığın 5 maçta rakibin sahayı 10 kişi terk etmesi de gözümüzden hoş kaçmamış! O ana kadar skorlara katkıları ile dikkat çeken Fahri’nin, Engin’in gidişine engel olamadı. Çok istemesine rağmen de onlardan oluşan kadronun bozulması karşısında kayıtsız kaldı, kendi alacağı parasına baktı. Açık ara ligin lider bitirileceğine dair bol keseden attı durdu! Dün demiş ki, ‘’Fahri gideceğine ben gideydim. Yöneticiler yanlış yaptı’’. Yok ya!
***
İl dışında olduğum için Pendik maçını izlemedim. Maç sonra Ahmet Yıldırım’ın istifa ettiğini duyunca ne yalan söyleyeyim, sevindim. Geç kalınmış bir karardı ama doğrusu da oydu. Ne varki toplantıda yaptığı açıklamalar beni tatmin etmedi, onu söyleyeyim. Direkt çıkma umutlarının bitiğini düşündüğüm Erzurum’un play-off’dan PTT ligine çıkmasının mümkün olabileceğine inanmak istiyorum. O açıdan yönetimin şöyle hem takımı hem de seyirciyi havaya sokacak isimli, sıradan olmayan bir teknik adamı o göreve getirmesini bekliyoruz. Yılmaz Vural gibi mesela!
NOT: Ali Demirhan başkana, 20 Ocak 2017 tarihinde Konya’da oynanan ve Erzurum’un 1-0 kazandığı Anadolu Selçuklu maçından hemen sonra ne dediğimi şuraya yazıyorum: İmkanın olsa da başkan riske gir ve Ahmet hocaya hemen yol ver! Kendi adıma vicdanım rahat benim. Ali başkandan bir çok kişinin yanında o isteğimi dile getirdiğimde Erzurum liderdi, bilesiniz istedim!
Buzda kral biziz!
BB Erzurumspor evinde Pendik’e yenilip şampiyonluk iddiasından iyice uzaklaşırken aynı gün biz 100’e yakın sporcu ve veliyle birlikte Paten Şampiyonası için Kocaeli’ndeydik. Ve BB Erzurumspor’un aksine minik ve yıldız patencilerimizin madalya ile sonuçlanan yarışlarından ötürü bizim yüzlerimiz gülüyordu. Kocaeli’de bir kez daha bu yarışlar ile şunu gösterdik ki buzda kral biziz! Mütevazi olmaya gerek yok. Özverili çalışmalar meyvesini veriyor ve sürat pateninde Erzurum dün de liderdi, bugünde. Gerçi sakatlıklar sebebiyle erkekler bayrak yarışında altın madalyayı Kocaeli aldı ama izleyen herkes bizim başarımıza orada şapka çıkarttı! Üzülme Erzurum, Erzurum belki bir üst lige play-off’lar sayesinde çıkar ama buz pateninde Süper ligdeyiz, süper ligde!
SEVDİĞİM SÖZLER : Su samurunun evinde dünün baIığını aramak boşunadır! (Hint atasözüdür)