Yerel seçimler yaklaşırken siyaset kazanı da fokur fokur kaynıyor. Siyasetin azgın atına binenler hiçbir ölçü ve kural tanımadan doludizgin koşuyorlar. Beşer olmanın unutulduğu bu ortamda dünyevi makam ve mevkiler için akla hayale gelmeyen çirkeflikler, ötekileştirmeler, yalan, iftira ve kumpaslar silah olarak kullanılıyor.
Geçim derdinde olanların feryatlarının kaybolduğu bu süreçte, avuçlar dolusu paralar harcanmakta, inanılmaz enerji sarf edilmekte, sayısız rol ve taktiklerle hedefe varılmak istenmektedir.
Egonun tavan yaptığı bu yarışta kalplerin kırılması, kavramların içinin boşatılması, kul hakkının gasp edilmesi, etik değerlerin kenara itilmesi meşru bir yaklaşım gibi kabullenilmektedir.
Birinin ak dediğine, diğerinin kara dediği bu çekişmelerden toplumun nasıl etkilendiği unutulmakta, bu davranışların yol açacağı tahribat ise akla dahi gelmemektedir.
Seçime sayılı günler kala siyasette kullanılan dilin çok daha sert ve ayrıştırıcı bir üslupla yapıldığı ve dozun her geçen gün arttığı görülmektedir.
Bu gidişatın normalleşmesi, tansiyonun düşürülmesi elbette ki siyasilerin sorumluluğundadır. Son sürat giden bu yarışın muhataplarına birilerinin çıkıp “Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak.” diye bağırmaları gerekmekteydi.
İşte, geçen gün yemin merasimi için meclise tekerlekli sandalye ile gelen Deniz Baykal bu çağrıyı yaptı diyebiliriz.
Hayatın neyi getirip neyi götürdüğünü, sağlığın, makamın ve şöhretin bu fani dünyada hiçbir şey ifade etmediğini, insanın aciz bir kul olduğunu yansıtan bu görüntü belki de siyasette sınır tanımazlara “ Bu dünyanın direği yok. Merhameti yüreği yok. ” türküsünü hatırlatmaktaydı.
Bilindiği üzere Deniz Baykal, siyaset dünyasının renkli kişilerinden biridir. 36 yaşında bakanlık koltuğuna oturmuş, CHP genel başkanlığı yapmış, uzun yıllar milletvekilli olarak TBMM’de bulunmuştu.
Güçlü hafızası, sportmen yapısı ile gıpta edilecek bir enerjiye sahip olan Deniz Baykal iyi bir devlet adamı ve iyi bir siyasetçi olarak hafızalarda yer etmişti.
Demokrat yapısı, cumhuriyete bağlılığı, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile siyasetin fenomenlerinden biri olan Deniz Baykal, geçirdiği ani bir rahatsızlık neticesinde hayatın renkli ortamından uzaklaşmış uzun bir tedavi süreci yaşamıştı.
Mevsimler geldi geçti, seçimler yapıldı. Siyasetçiler siyaset sahnesinde peşrev çekerlerken Baykal da hastanede ölüm kalım mücadelesi veriyordu.
Neticede Baykal, hayati tehlikeyi atlatmış ama yürüme ve konuşma sıkıntılarını aşamamıştı.
78 yaşındayken denizde bir buçuk saat yüzen ve 1600 kulaç atan Baykal için kaderin cilvesi böyle tecelli etmişti.
Genel seçimlerde milletvekili seçilen ve hastalığı nedeniyle TBMM’ye gelip yemin edemeyen Baykal dün bu görevini yerine getirmek için meclisteydi.
Yakın zamana kadar kürsülere ok gibi fırlayarak çıkan ve hitabeti ile izleyenleri hayran bırakan Baykal’ın, tekerlekli sandalye ile gelmesi ve yemin metnini zorlanarak okuması hem gurur verici hem de yürekleri sızlatan hazin bir tabloydu
Hayatın gerçeklerini yansıtan anlam ve mesaj dolu bu yemin töreninde Sn. Baykal sanki de “Ey insanoğlu, gücüne, kuvvetine, makamına, mevkiine, sağlığına, şöhretine sakın güvenme. Bu dünya fanidir. Aklını başına al! ” der gibiydi.
Siyasetin yolu asfalt değildir.
Çok hızlı koşanlar size diyorum.
Boş yaşamak bir maharet değildir.
Yolundan sapanlar size diyorum
**********
Koyun kesmek için bıçak bilevler
Dar günümde düşmanlarım gülerler
Çalma el kapısın kapın döverler
Düşenler kalkanlar size diyorum
************
Çelik bile parçalanır bükülür
Demir kapı yapsan bir gün sökülür
Çok fazla dolanlar elbet dökülür
Kaynayıp taşanlar size diyorum.
**********
Çileye minnete alışacağız
Reyhaniyim derim çalışacağız
Yarın mezarlıkta buluşacağız
Gökleri aşanlar size diyorum.