Çok trajikomik bir olay…
Subay orduevleri kapatıldı mı kapatılmadı mı?
Bu kadar basit bir soru için bile verdiğimiz uğraşa şaşırıp kalırsınız!
Ne yani NATO’ya mı soralım, BM’ye mi!?
Son birkaç günden beri gazetemizin mesaj kutusuna, “…subay ve astsubay orduevleri kapatıldı, kadrolu personel çeşitli kurumlara gönderildi, sözleşmeli olanlar da işten çıkarıldı” mealinde mesajlar yağıp durmaktaydı.
Bir, beş derken sonunda, bu mesajları yazıişleri olarak araştırmaya karar verdik.
Önce Erzurum Subay Orduevi’nin resmi internet sitesindeki telefonlarını aradık.
Birden çok numara vardı, ama hiç biri cevap vermiyordu; çok ısrarcı olduğunuz bir numara ise, size en fazla “şimdi size cevap veremiyoruz” türünden saçma sapan bir bant kaydı dinletiyordu.
Bu kanaldan bir sonuç alamayacağımızı görünce, 9.Kolordu Komutanlığı’nı aramaya karar verdik.
Aramamız gereken kimse kurmay başkanı olmalıydı, öyle ya, 9. Kolordu’nun paşadan sonra gelen en yetkili ikinci kişisiydi.
Sekreter hanım, 9.kolordu komutanlığının santralini aradı ve bu fakirin kurmay başkanı ile görüşmesini iletti.
Biraz sonra telefon cevap verdi. “Haberci” görevli şimdi sizi kurmay başkanımıza bağlıyorum dedi.
Az sonra ahizenin öteki ucunda ziyadesiyle kibar ve naif bir Türk subayının sesini duydum.
“Komutanım, ben falanca kişiyim size subay ve astsubay orduevlerinin kapatılıp kapatılmadığını sormak istiyorum” dedim.
Rütbesi nedir bilmiyorum, lakin yarbaydan aşağı olduğunu zannetmiyorum.
9.Kolordu Komutanlığı kurmay başkanı hal hatır faslından sonra, bu meselede bir görüş serdedemeyeceğini ifade etti ve bendenizi haklı olarak genelkurmay başkanlığına yönlendirdi.
İsmini ve rütbesini bilmediğim ama halen Erzurum 9. Kolordu Komutanlığı Kurmay Başkanı olduğunu bildiğim bu subayın ikazı üzerine genelkurmayı aradım.
Soru çok basit:
Ülke genelinde subay ve astsubay orduevleri kapatıldı mı?
Genelkurmayın telefonu çaldı ve karşımıza son derece kibar bir görevli çıktı.
Kendisine, önce kendimizi takdim ettik, ardından cevabını aradığımız soruyu sorduk.
“Bekleyiniz lütfen” dedi.
Bir dakika geçmemişti ki, “Alo buyurun burası genelkurmay başkanlığı basın bürosu” diyen bir görevli çıktı.
Aynı soruyu bir defa daha tekrarladık.
Görevli, “ben size bu konuda bir görüşte bulunamam, siz en iyisi mi yeniden santrali arayın onlar sizi ilgili birime bağlasınlar” dedi.
İyi de bir gazetecinin aradığı en uygun yer basın bürosu değil mi?
Genelkurmayı artık bir daha aramadık, çünkü besbelli ki ikinci telefonda da bizi üçüncü bir kişiyi aramaya yönlendireceklerdi.
Hani bu ülkede bütün kurumlar şeffaftı, hani bu ülkede kim hangi sorunun cevabını arıyorsa anında muhatabını bulabilecekti?
Neyse bu vesileyle bunun hikâye olduğunu öğrenmiş olduk…
Ama hâlâ aradığımız o çok basit sorunun cevabını bulamadık:
Bu ülkede subay ve astsubay orduevleri kapatıldı mı kapatılmadı mı?
Ne yani NATO’ya mı soralım, Birleşmiş Milletler’e mi?
Hayır, her ikisi de bizim indimizde zerre kadar güven duyulacak kurumlar değil…
Lakin bizim Genelkurmay da bu kadar basit bir soruya “evet” yada “hayır” diyebilme cesaretine sahip olmalıydı.
Madem ki 9. Kolordu Komutanlığı Kurmay Başkanı, topu bir şekilde taca attı, o halde biz de doğrudan doğruya 9.Kolordu Komutanı’na soruyoruz:
“Paşam, orduevleri kapatıldı mı kapatılmadı mı?”
Hani Kartaca Savaşları’na benzemesin diye altını çiziyorum…