Yıllardan beridir hep aynı terane; ‘’Bu millete iyi oluyor’’. Şehrin seçilmişlerinin şehre yeterince sahip çıkmadığı, haliyle de suçlunun halk olduğu mevzu. Yapılan yerel ve genel seçimlerde tercihini daima iktidar partisinden yana kullanan Erzurum, beklentilerine ne yazık ki hiçbir dönem yeterince ulaşamadı. Şehirdeki iktisadi, sosyal, ticari velhasılı kelam tüm alanlarda durumun çokta iç açıcı olmadığı ortada.
Türkiye’nin tonton Başbakanı olarak tarihe geçen rahmetli Turgut Özal iktidarlarında Erzurum, Anavatan partisine, rahmetli Süleyman Demirel döneminde Doğru yol Partisine, Rahmetli Necmettin Erbakan Döneminde Refah Partisine, DSP-MHP-ANAP döneminde MHP ve son olarak Adalet ve Kalkınma Partileri iktidarlarında da Erzurum seçmenin tercihi genelde olduğu gibi yerelde AKP’den yana oldu. Şehirde yıllardır devam eden ve bir türlü önüne geçilemeyen beyin ve sermaye göçü verilen reylerin karşılığının alınamadığının en açık göstergesi. 70-80’li yıllara kadar hemen her alanda ülkenin ilkleri arasında yer alan Erzurum, barındırdığı nüfustan fazlasını başka kentlere kaptırdı ve bu durum beraberinde şehrin ekonomisini her geçen gün daha da kötü bir duruma sürüklüyor.
Siyasette aradığını bulamayan Erzurum insanı, her fırsatta Erzurum tabiriyle, ‘’Sahapsız memleket’’ olduğuna daha fazla inanmaya ve ‘’Erzurum nasıl olsa iktidar partileri için çantada keklik, Bu millete iyi oluyor’’ şeklinde eleştirilerini her yerde her ortamda dile getiriyor. Peki; ama ne yapmak lazım? Seçimlerde sandık başına gidip oy kullanmak bir vatandaşlık görevi. Vatandaş bu görevini her daim yerine getiriyor. Seçilmişlerin görevi de halktan aldıkları vekaletin hakkını vermek değil mi? Eminim ki, herkes görevini çok iyi yaptığını ve kendisi kadar kimsensin çalışmadığını söyler. İyi ama işler yolunda değil, sorun kimde..? Seçilmişler mi sadık değil, seçenler mi doyumsuz..!
Tarih kitaplarında Erzurum için; ‘’Vatan daima borçlu kalmıştır Erzurum’a’’ denir. Öyle ki, ülkenin ordusunu kurtaran (Aziziye Destanı) bir şehrin topyekün sadakatinin ıspatı olsa gerek. Ve bugün ‘’Sahipsiz memleket’’ olarak adlandırılan Erzurum. Tarımı, hayvancılığı, ticareti, sanayisi yerinde sayan her geçen gün geriye giden bir kent haline gelen Erzurum’da sorumlu kimdir? Suçlu vekaleti veren midir? Taş üstüne taş koyamadan, şehrin sorunlarını dile getiremeyen, çözüm üretemeyen, ağızlarını açmadan görev sürelerini tamamlayıp sonra da ‘’Erzurum vefasız’’ deyip, şehri terk edip gidenler midir?
Erzurum insanı, tarihin her döneminde, buhranlı günlerde, bollukta ve darlıkta sadakati, sabrı, mertliği ile boşuna ‘’Dadaş’’ lakabını almamıştır.
Şimdi sormak lazım; Dadaşlar diyarının suçu nedir? Efendiler...!
suçlu Erzurumlular:))))