Tamam; anladık; görmesi gerekenler farkında değil…
Peki Saim Özakalın, peki Hakan Oral, Peki Rasim Fırat siz niye kulağınızın üstüne yatıyorsunuz?
Tefecinin günün sonunda sizin kapınızı çalmasını mı bekliyorsunuz?
Tefeci kuşatması
Erzurumlu iş insanları, bankaların ketum tutumu yüzünden resmen birkaç tefecinin esiri olmuş durumda. Servetleri tefecilere ipotekli olan o iş insanları, teker teker Erzurum’u terk ediyor. Bu hazin durum Erzurum’un yüreğini kanatıyor.
Nazım Hikmet, o meşhur şiirinde, “Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında” diyor.
Bırakın şaşkın aşıkları, bazen polis bile ceviz ağacını göremiyor.
Üstelik o ağaç ki, zaman zaman dallarıyla budaklarıyla kök salıyor dört bir yana…
Hakkını teslim edelim; Erzurum polisi öyle kulağının üstüne yatan bir teşkilat değil.
Uyuşturucu ile mücadeleden tutunuz da terör örgütleriyle aslanlar gibi çarpışmasına kadar esaslı işler çıkarıyor.
Ve fakat Erzurum polisi, ya ihbar ve suç duyurusu olmadığı için ya da farklı gerekçelerden ötürü, milletin canını yakan, ocakları söndüren, nice insana hayatı zindan eden şu tefeci alçaklarla yeterince mücadele etmiyor.
Hüküm cümlesi olmasın, yeterince mücadele edemiyor diyelim haydi…
Bankalar; tüccara, iş insanına kredi vermiyor yahut da kredi vermemek için bin bir türlü müşkül çıkarıyor.
Bunun doğal sonucu olarak da, iş sektörü tefecinin kapısını çalıyor, tefeciden medet umuyor.
Bu şehri yöneten büyüklerimiz, lütfen üç maymunu oynamayınız.
İşte orada tapu dairesi…
Gidin bir bakın bakalım ki, son yıllarda Erzurum’da hızla el değiştiren tapu senetleri neye tekabül ediyor?
Sayın Emniyet Müdürü, Sayın Vali, Sayın Belediye Başkanları…
Sayın vekiller de diyeceğim, ama görüyorum ki sizin bu taraklarda beziniz yok!
Kusura bakmayın ama hakikat şu:
Erzurum rehinci elinde!
PKK ve FETÖ iltisaklı tefeciler, memleketin iktisadi hayatını esir almış durumda.
Sadece polis değil, bu utanç verici durumdan, memleketin Ticaret Odası da Ticaret Borsası da ve memleketin Esnaf Birliği de habersiz…
Sayın Saim Özakalın…
Sayın Hakan Oral…
Sayın Rasim Fırat…
Bu şehirde kaç yüz iş insanı daha tefecilerin kurbanı olup servetini ve onurunu kaybettikten sonra siz alarm üreteceksiniz?
Sayın Vali Okay Memiş…
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Sekmen…
Söyler misiniz Erzurum ekonomisi büsbütün harama ve tefeciye geçtikten sonra mı “ne oluyor” diyeceksiniz?
Ey Maliye…
Sen ki on liralık faturayı yanlış kesti diye kıyamet koparan bir kurumsun.
Niye son yıllarda icradan değerinin tam dörtte biri fiyatına ve ne tesadüfse aynı adamlara satılan gayrimenkulleri takip etmiyorsun?
Abartmıyorum…
Canınız yansa da söylemek zorundayım:
Erzurum el değiştiriyor.
ETSO da uyuyor, Borsa da…
Anlıyoruz ki Erzurum, polis için Gülhane Parkı’ndaki ceviz ağacı, farkında bile değil…
Tefeciler, şehrin “ağası” oldu!
Savcılar da felaketin farkında değil.
Bankalar ise, adeta tefeci simsarı gibi çalışıyor:
“Ben para veremem ama istersen sen filanca kişiye git onda para çok” diyor!
Erzurum’da tüccar da kalmadı, iş insanı da…
Tefeciler, kene gibi şehrin iktisadisini emiyor, zehirliyor.
ETSO uyuyor, Borsa görmüyor, Esnaf Odaları Birliği kulağının üstüne yatıyor.
Tefeciler için Erzurum artık mümbit bir alan…
Sayın Memiş, Sayın Sekmen…
Siz ki bu şehir için hakikaten olağanüstü çaba harcıyorsunuz.
Allah aşkınıza söyler misiniz, bu şehir neden üç beş şerefsiz tefecinin kuşatması altında?
Lütfen gidin sorun; liste fiyatı en az üç milyon lira olan bir iş yeri, nasıl icra marifetiyle tefeciye beş yüz bin liraya satılıyor?
Sayın Özakalın…
Sayın Oral…
Sayın Fırat…
Lütfen siz bize organize sanayi filan kurmayın, lütfen siz elbette akim kalan banka görüşmeleri yapmayın, lütfen siz bizim adımıza Ankara’da temsil heyetinde bulunmayınız…
Lütfen siz, bu şehri iliklerine kadar emen şu tefeci sorununa parmak basanız.
Hadi sizin canınızı büsbütün yakayım:
Korkarım ki böyle giderse, bu şehrin dinini de yarın tefeciler belirleyecektir.
