Terör kavramı insanlığın ortak sözlüğüne 1793–1794 yıllarında Fransa’da organize şiddeti ifade etmek üzere girmiştir. Terör kavramını oluşturanların amaçları bugün olduğu gibi o zamanda hukuksal veya siyasi mevcut düzeni değiştirmekti.
Bununla birlikte soğuk savaş dönemlerine gelindiğinde Avrupa’da terör örgütlerinin sayıca artış gösterdiği ve ideolojik terörün yayılmaya başladığı görülebilir. Ayrıca denebilir ki 1990’lardan itibaren de etnik ve dini sebeplere dayalı terör hareketleri Avrupa’da artış göstermeye başlamıştır.
Fakat 2000’li yıllarda Avrupa’da terör kavramı İslamiyet’le ilişkilendirilerek algılandırılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de ise 1980’lerden itibaren PKK denen dış destekli bir yasadışı organizenin terör meydana getirdiği görülmektedir.
Peki bu kanlı davranış biçiminin yani terör hareketinin nedenleri yalnızca ideolojik veya hukuksal olarak açıklanabilir mi?
Elbette ki yalnızca siyasal veya hukuksal nedenleri terörün hareket kaynağı sayarsak hata olacaktır. Çünkü terör kanlı bir davranış biçimi de olsa muhakkak bundan yarar sağlayanlar, kendine menfaat edinenler bulunmaktadır.
Çıkar amacı olmadan hiçbir insani hareket ve davranış bulunmamaktadır. Her hareketin maddi veya manevi çıkarları veya sadece manevi veya sadece maddi çıkarları olabilir. Fakat asıl sorun bu çıkarların sonucunda başkalarının mal, can ve ekonomik haklarına dair özgürlüklerine sınırlama getirilip getirilmediği, bu hakların elinden alınıp alınmadığıdır.
İşte terör insanların hem canlarına, hem mallarına hem de ekonomik haklarına kısıtlamalar getirerek çıkar sağlayan, hem hukuken hem de manen kabul edilmesi mümkün olmayan bir kavramsal hareketin odağını oluşturmaktadır.
Ancak terör gibi kan akıtılarak menfaat sağlanan ve olumsuz gibi görünen durumdan özellikle ekonomik olarak yarar sağlayan grupların belirlenmesi terörün frenlenmesi için en başta gelen stratejik davranış biçimi olacaktır.
Finansal kaynağı kesilen hiçbir işin sürdürülemeyeceği aşikârdır. Bu nedenle kanlı bir davranış biçimi olan terörün ekonomik fayda sağlayamaması için alınacak önlemler ve bu ekonomik çıkar sağlayan grupların ve kesimlerin belirlenmesi başlıca politik önlem olarak ele alınmalıdır.
Ülkemizde terör sorunu ise bir takım grupların menfaatleri çerçevesinde yıllardır beslenmektedir. Bu grupların isimleri açıkça belli olmasa da sektörel olarak ayrıma tabi tutularak tespit edilmesi mümkündür. Bu konuda devletin elbette hukuken önlemleri alması gereklidir.
Ancak halkın devletin yapacağı düzenlemelere olan katkısı da önemlidir. Çünkü devlet tek başına kanunları uygulamaya kalkışırsa sorunlar çıkacağı izahtan varestedir. Halkın katılımı olmadan terörün önünün kesilmesi imkânsızdır.
Bu nedenle terörün bitirilmesi için yalnızca siyasal ve hukuksal düzenlemeler yeterli değildir. Aynı zamanda terörden beslenenlerin ekonomik besin kaynaklarının da kurutulması olduğu unutulmamalıdır.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.