Hatırlıyorum da, üç beş hafta öncesine kadar, takım kendi evinde yenilse bile, kızamıyordum futbolculara…

Direkleri dövüyorduk, kaleciler bizim maçlarda panter kesiliyordu. Ahlar vahlar arasında goller kaçıyordu. Kısacası heyecan yaşıyorduk, takım puan kaybetse de mağlup olsa da…

Oysa durum şu an çok farklı…

Yani üç beş hafta öncesine kadar takım sahada puan kaybetse de, umutlarımızı kaybetmiyorduk.

Ümidimiz vardı hep şampiyonluk için..

Çünkü takım iyi oynuyor ve mükemmel mücadele ediyordu.

İç sahada oynadığımız bir iki kötü maç oldu. Ama hiç dünkü 90 dakika gibi vasat bir futbolda görmedik doğrusu…

Birileri çıkıp diyebilir ki; yok Eslem’in şutu direkten döndü. Yok Erhan’ın vuruşu direkte patladı, falan filan yok, arkadaş yok!...

***

Onu gelin külahıma anlatın…

Sen evinde oynuyorsun, matematiksel olarak birinci olma şansın var. O da olmuyorsa, ikinci olarak Play-Off’ta fikstür avantajına sahip olma gibi bir lükse sahipsin, ama sen bu kadar artılara rağmen, sahada eksi bir görüntü sergiliyorsun.

Senin de girdiğin bir iki pozisyon var, rakibinde…

Hatta Hacettepe’nin Noyan Öz, Hüseyin Çelik ve Berat Ayberk Özdemir ile bulduğu pozisyonlar daha net…

Allah’tan bir yüzde yüz gol pozisyonunda Ahmet gole izin vermedi, diğerinde ise Ferit Erişçi, imdadımıza yetişerek, gol çizgisinden topu uzaklaştırdı.

Bakın bizim ataklarımıza, ‘Vay be kaleci Yasin, şu topu şöyle kurtardı, bu topu böyle çıkardı” diyebilir miyiz?

Hayır diyemeyiz çünkü öyle bir pozisyon bulamadık.

***

Evet!...Ligde 24. Haftada kaybettiğimiz İstanbulspor maçı sonrası bir türlü toparlanamadık.

Ben kimsenin adamı, değilim, Erzurum’un adamıyım, doğru bildiğimi söyler, doğru bildiğimi konuşurum.

Ahmet’e de saygılıyım, Mehmet’e de…

2,5 yıllık sözleşmesi bulunmasına rağmen, leş kargaları Teknik Patron Ahmet Yıldırım’ın kafasında dolaşmaya başladı.

Fırsat kolladılar yemek için hocayı…

Sonunda emellerine de ulaştılar, yüzleri berhudar olsun.

Ve; ligin bitimine de beş maç kala, tabiri caizse dereyi geçerken at değiştirdik.

Kendisini kesinlikle suçlamıyorum olabilir, bu futboldur, ama cezalı olan ve takımını saha kenarından yönlendiremeyecek olan Kemal Kılıç’a takımı teslim ettik.

Ne yani beş maçlığına getirdiğimiz Kemal Hoca’nın elinde sihirli değnek mi var?

Hayır, tribünde maç izleyen Kılıç’ın elinde sihirli değnek olamadığını gördük.

Hatta takımı kaybetse bile daha önce savaşçı bir ruhu vardı.

Dün o, ruhunda kaybedildiğini gördük.

Nedenleri arasında Başkan Ali Demirhan’ın hak mahrumiyeti cezasını sayabiliriz. Teknik Direktör Kemal Kılıç’ın cezalı oluşunu ve de kırmızı kartlı kaptan Mehmet Albayrak’ın yokluğunu hesaba katabiliriz.

Düşünün ki, üç beş hafta önce şampiyonluğun en büyük favorisi olan bir takımda yöneticilerin birbirine düşmesi, takımın performansını olumsuz yönde etkileyen faktörler arasında birinci sırada bulunmaktadır.

***

Evet!...Kemal Hoca’nın elinde sihirli değnek olmadığını üstte belirttik, takımda dört stoper olmasına rağmen, bir buçuk stoperle sahaya çıktı diyebiliriz, dünkü maçı göz önünde bulundurduğumuzda.

Yani aylar süren sakatlığı sonrasında mecburiyetten sahaya sürülen bir Mehmet Yeniler, Ki; adamcağız Allah’tan çok da verimli oynuyor.

Hakkını teslim etmek gerekir.

Bir de orta saha özelliğine daha fazla sahip olan Erdem Koçal stoper olarak sahaya sürülüyor.

Doğan Can Otman ve Kemal Tokak tribünde, Fırat Arıkan kulübede…

Yani varın siz bu savunma ile Play-Off’a kalsak ne yaparız, varın hesabını siz yapın.

Ya bu futbol belki de şans yanınızda olur, PTT 1. Ligi’ne çıkarsınız.

Ama bu gerçekler de inkar edilemez.

Ama dün soğuk ve yağışlı havaya rağmen, yemyeşil bir zeminde oynanan mücadelede gördük ki, top yekun rakiplere teslim olmuşuz.

Dadaşın savaşçı ruhundan eser kalmamış.

Birde menajer odaklı alınan futbolcuların takıma monte edilerek, Erhan Çelenk gibi adam eksiltme özelliğine sahip bir yetenek kulübede oturuyor.

Ya kardeşim siz menajerlerin çakma topçularını sahaya sürüyorsanız.

Babadan yetim garibim, dadaşım Muhammet Bahadır Gülyurt’un ne günahı var.

Madem şampiyonluk şansını yitirmişsiniz, kafanızda o zaman Erzurum’un öz çocuğu Muhammet Bahadır’a şans verseydiniz de, Erzurum adına bir genci kazansaydık, gelecek adına…

Oysa sizler ne yapıyorsunuz, ‘Şampiyonluğa oynuyoruz’ diyorsunuz, Muhammet Bahadır’ı oynatmıyorsunuz, şansınızı kaybediyorsunuz Yine Erzurumlu genç çocuklar tribünde.

İlle de bu çocuklar menajerlerin adamları mı olacak ki, kadro yüzü göreler…

***

Evet taraftarı ile tribünü terk eden, sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan topçuları, teknik heyeti ve yöneticisi ile biz topyekun tatile çıkmışız.

Tüm hesaplar belli ki, bir dahaki bahara kaldı.

Son sözüm taraftara olacak. Ya orta sahada sorumluktan kaçınmayan ve diğer topçular gibi toptan kaçmayan bir adam olan Fatih Gül’ü yuhalamanız hiç hoş olmadı.

Bunu yapmayın beyler!...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.