Bilgiye nasıl ulaşılır:
Bilgi; yaşanacak hadiseleri önceden tespit edip ileriye yönelik tedbir alma işine yarar. Günümüz dünyasında  bilgiye devletler, bilim adamları ve insanlar önce açık istihbaratla, sonra kapalı istihbaratla ulaşıyorlar. Bazende bilgi akışları davul zurnayla ilan edilerek  insanlara ulaştırılır.
60 Yıldır ABD bölgeyi karış karış öğrendi:
Suruç olayına gelmeden önce 1960'lardan itibaren ABD ve batı gizli örgütlerinin gergef dokur gibi özen göstererek , örtülü olarak 1990'lara kadar hazırladığı, 1990 Körfez savaşıyla planlarını açıkça, davul- zurna ile ilan ettiği Ortadoğu'nun özelde Türk Milletinin ve Türkmenlerin çoğunlukta olduğu Müslümanların bin yıldır kardeş olarak yaşadığı bir bölgede ABD "Kan Sınırları" adlı haritaları ilan ederek, stratejik hamlelerinin sona yaklaştığını tüm dünyaya ilan etti.  
Maalesef aradan geçen 65 yıldan beri ülkeyi yönetenler "Barış Gönüllüsü adlı sözde İngilizce Öğretmenlerinin ",  "1963-1971" yılları arasında ne yaptığını analiz etmedi,edemedi, işi sadece insani boyutlarda ele alarak bunların masumane davranışlar olduğu zehabına kapıldı.
Bu geçen sürede ABD'nin Bağdat Büyük elçisi her hafta sonu Kuzey Irak'a , Şam Büyükelçisi sınırı geçerek Urfa ve Diyarbakır'a sözde Turistik seyahat yapmaları ve 1989 yılında Ankara'ya elçi olarak gelen ve teamülleri hiçe sayarak Cumhurbaşkanına iyi niyet mektubunu vermeden Kuzey Irak Sınır hattını gezen Morton Abramowiç'in gezilerini değerlendiremeyen bir  devlet yönetimi ve işin farkında olamayan bölge ülkeleri birbirlerine destek olacakları yerde birbirlerinin kuyusunu kazdılar.
Birinci Körfez Savaşı ve bölgenin yeniden düzenlenmesi:
1990 yılı ve sonrasında ABD ve İngiliz yöneticileri yaptıkları savaşı Haçlı savaşı olarak ifade etmelerine rağmen Türkiye'de aydın gazeteci geçinen bir sürü insan  açıklamaları tevil etme yoluna gitmiş, savaşı masum göstermek istemişler,  din adamları dahi İsrail'de ölen iki Yahudi çocuğunun yasını tutmuşlardı. Halbuki Irakta binlerce masum Müslüman ölmüş, kadınların namusu ayaklar altına alınmış ancak bizim devlet adamları söylem ve eylem olarak zalimin yanında yer almışlardı.
Çekiç Güç belası ülkeye büyük faturalar yüklemiş,  Türkiye'yi sosyal, kültürel, ekonomik,askeri ve etnik  olaylar bakımından zafiyete sürüklemişti.İşte bu yılarda PKK terörü zirve yapmış ülke 400 milyar dolar zarara sokulurken ayrılıkçı hareketler köklendikçe köklenmişti. Sözde aydınlar Sündüs Yaylasında beşikte öldürülen çocukları unutmuş teröristleri saz çalan masum insanlar olarak televizyon ekranlarında afişe edilmişlerdi.
Süleymaniye'de Askerin Başına Çuval Geçirildi:
Özellikle 2004 sonrasında Türk askerinin başına çuval geçirilmesiyle ABD yeni stratejik ortağını ilan etmişti. ABD'nin yeni ortakları Barzani, PKK, PYDE, YPG olmuş , Türkiye'yi dezenformasyon metoduyla  Suriye işine bulaştırmış, binlerce insanın ölmesine, binlercesinin namusunun kaybolmasına ve kadim medeniyet eserlerinin yok olmasına sebep olmuştu. El Kaide, El Nusra, IŞİD ve benzerleri ABD'nin tezgahlarında oluşturulmuş eli kanlı insanlar topluluğu bu işin tuzu biberi oldu.
Sonuçta; Irakta, Suriye'de ve  Türkiye'de Türkler ve Türkmenler kaybederken, ABD ve müttefikleri yıllar önce ilan ettikleri haritayı hayata sokmaya başlamış ve Türkiye'nin güneyinde Akdeniz'e ulaşacak bir koridor açma işini tamamlamak üzere olduklarını davul, zurna çalarak dünyaya ilan ettiler. Türk milletini şuurlu evlatları ise durumu; üzülerek, acıyarak, içi kan ağlayarak, gözlerinden yaş akıtarak izlemekten başka bir şey yapamaz hale getirildiler.
Türkiye'yi Yönetenleri Yanlış Yola Sevk Ettiler:
Büyük plan, "strateji Büyük İsrail'in kurulması hedefine yönelen olaylar zinciri  Ermenistan, Kürdistan ve İsrail ayağının birleşmesiyle tamamlanacak olması işin nihayete ermesiyle  olacaktır".
Bütün bu olayların olabilmesi içinde Türkiye'nin 60 özelliklede son 10 yıllık hataları ancak bu haritanın  gerçekleşmesine sebebiyet vereceği aşikardır. Ne yazık ki Türkiye 2008 yılından itibaren Ordusu üzerinde oynanan oyunları görememiş, kendi paşasını, Genel Kurmay Başkanını Terörist diye damgalamış, Ordu kademelerinde general bırakmamış bir ülke konumuna düşürülmüştür.
Öte yandan Oslo süreciyle başlayan, başı- sonu belli olmaya, kimin sözünde durup durmadığı görülemeyen olaylar zinciri bizi Suruç olayına kadar getirmiştir.
Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisiyle ve Cemaat arsında meydana gelen aslında Siyasal iktidarı paylaşma ve rol kapma kavgasıda Emniyet içinde ciddi zafiyetler oluşmasını doğurmuş, İstihbarat sıkıntısını had safhaya çıkarmış, bu durum batılı güçler ile yerli işbirlikçilerinin ekmeğine yağ sürmüştür.
Suruç Olayının Ayak Sesleri:
İşte bu olayların ayak sesleri Diyarbakır'da güpe gündüz askerin öldürülmesi, Tunceli'de Savcının vurulması, Sayısını bilmediğimiz kadar çok korucunun infaz edilmesi, Göle yolunda sivil aracın taranarak vatandaşların öldürülmesi, Hakkari ve  Şemdinli'deki terör olaylarının iyi analiz edilememesi, Doğubayazıt yolunda "tırların" yakılması, Adıyaman'da Askere pusu kurulması, bir başka yerde  iki polisin şehit edilmesi aslında Büyük Stratejik hamlelerin sonuna doğru gelindiğini göstermesi bakımından anlamlı ve  önemli olmalıydı.
Basın ve  yayın dünyasında konuşanların, siyasal gücü elinde bulunduranların maalesef bu büyük Stratejik oyunu hala göremedikleri kanaatin ise bizleri kahretmektedir.
Suruç olayına; Bu büyük Stratejik Hamle  açısından bakılmasını gerekli kılmaktadır. Eğer böyle değil , kişisel, menfaat, masumane görüntüler cinsinden olaya bakarsak Allah korusun kaybeden taraf oluruz.
Allah Türk Milletini, Türk Devletini ve Mazlum Müslümanları bu şer odaklarının kötülüklerinden korusun. Aslında Suruç olayı sözün bittiği noktadır. Durum acil ve vahimdir.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.