Daha önce Kutlu Doğum Haftası, Anneler Günü vs.
Sonra İnönü Stadı’ndaki Beşiktaş’ın son maçı ve olayları!
Sonra FB - GS derbisi!
Ve Reyhanlı katliamı!
Günler geceler böylece birbirini kovaladı!
Kovalayacak da gözüküyor!
Bizim en büyük sıkıntımız her şey yüzeysel!
Bana göre samimi değiliz!
Ne sevincimizde, ne hüznümüz, kederimizde!
Her şey bizde çok hızlı gelip geçiyor!
Anlayacakmışız gibi yapıyoruz ama değerini anlamıyoruz bence!
Sadece yüzeysel, sadece ağızdan; üstünkörü!
İş olsun diye!
Derinliğini, değerini, gereğini yapmıyoruz!
Bilmiyorum; belki idrak edemiyoruz!
Kaygan olduk, kayıyoruz, nereden nereye belli değil!
Peygamberimizi, Annemizi, yüce kutsal sevgilerini bir güne sığdırmak gibi bir yanlışın peşine takılmış gidiyoruz!
Her değer artık sadece nasıl para getirir, siyasi yarar nasıl sağları düşünüyorlar!
Annesi huzurevinde; elinde eşarp anasının gününü kutluyor!
Peygamberimizi anlatıyor; ekrandan, kürsüden, köşesinden. Şunu anlıyorum; O’na inmiş, O yaşadı!
Biz de getirdiklerini, yaşadıklarını yaşamaya mecburuz; değil gibi! O’na mahsusmuş gibi!
Reyhanlı’da katliam olmuş; boyutlarını anlayamadan evimizde TV önünde, caddelerde heyecanlar yaşıyor, naralar atıyoruz(!).
Cidden hayatında farkında değilmiş gibi davranıyoruz!
Böyle düşünmeye, böyle davranmaya alıştırıldık!
Allah insanların azgınlık göstermesine, malayaniye dalmasına belki bir miktar mühlet verir; ne acı ki hesabını sonunda zor veririz!
Yokluktan acı çekenler belki de yokluğun bir imtihan olduğunun sabrındalar! Ya varlıkla imtihan? Varlığın şımarttığı insanlar, varlıktan gözü kararanlar imtihan olduklarının farkında mıdırlar; dersiniz?
Mübarek üç ayların geldiğine gerçekten, içten, samimi olarak sevinenlere, gereğini yapanlara, gece-gündüz çalışanlara ne mutlu!
Ne mutlu bilinç denen idrak, bilgi ve irade ile hayatını ve hayatının kutsal günlerini doğru, istenilen gibi yaşayanlara, değerlendirenlere!
gozler kor, kulaklar sagir, diller lâl olmus!
oyle bir muskulun içindeyiz ki, olmeden evvel olumu yasiyoruz.
bu mubarek gunlerde, feyizli ve bereketli bir maneviyat mevsiminde bile elimiz kan'dan çikmiyor!
samimiyettten uzak ruhsuz ve duygusuz, duyarsiz, insanliktan ve dogrulardan uzak, yalana alistirilmis, gerçekleri soyleyenlerden nefret eden bir toplum olusmus içimizde...
birbirlerimizden nefret eder olmus, ikiye bolunmusuz adeta!
"bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder!" demisti george orwel
boyle alistirildik, kolelestirildik. kiramiyoruz zincirlerimizi..!
sonumuz ne olur bilinmez ama, gorunen koye de klâvuz gerekmez!
allah sonumuzu hayretsin,
su mubarek gunleri vesile kilsin insallah...
uç aylarin tum insanliga baris ve huzur getirmesini diliyorum...
serap durmazpinar kuruhasanoglu / france