Akademiler aklı temsil etmelidir. Akademisyenler kendi uzmanlık dallarında en iyiler olmalıdır. Bilgi, akıl ön planda olmalıdır. Araştırma, geliştirme konusunda önü açık, siyasetten uzak olmalıdır. Bilek gücü denilir ya; akademisyen üniversiteye bilgisiyle katkı sağlamak, aldığı bilgiyi ilerilere taşıyacak amaçları için gelmelidir.
Akademisyenliği hak etmeyen kişiler kendi bilim dallarından çok ya medyatik olmak yâda siyasi mercilere şirin görünmek uğruna hadlerini aşan ve milyonlarca kişiye hakaret edebilen cümleler kullanarak gündemi sarsıyorlar!
Üniversiteleri fuhuş yuvası olarak gören akademisyen gibi! Böyle birisinin üniversiteye bilimle girdiği söylenemez elbette! Ve yeri asla üniversite değildir!
Üniversiteleri fuhuş yuvası ilan etmek gibi başından büyük hadsiz laflar; sefil bir düşüncenin ürünüdür. Bilgi üretemeyen şahıs, ancak böyle düşünceler üretebilmiştir; suç elbette yalnızca onun değildir! Böylelerini üniversiteye alırsanız; bu tür cümleler duyarsınız; ilim bilgi, irfanı yüksek sözler duyacak haliniz yok!
Üniversite bilim yuvası olmalıdır. Bilimin içinde siyasi davranmak, siyasi mesajlar vermek, dini siyasi oluşumlar içinde yer alan ve bunlara hizmet eden kişiler olmamalıdır. Sansasyonlara sebep olacak boş konuşmalar ve laubali malayani hareketler bilime bilgiye ve ülkenin geleceğine zarar verir.
Üniversitelerde adalet, özgürlük ve gerçeklik esas olmalıdır!
Çünkü üniversite sadece mezun vermek için değil, bilgide bütün dünya ile yarışacak seviyede ve bilim adamlarından oluşacak bir kurumdur!
Ülkelerin gelecekleri akademilerinin üretebildiği fikirler, bilgiler ve eserlerle doğru orantılı olarak değerli olabilir! Fikir, bilgi, eser üretmeyen, dünyayla yarışmayan bir üniversite ise ülkeye ne yazık ki bir yüktür!