Bir moda girdi içimize; cümleler yetim kaldı! Ağır aksak hedeften ziyade auta gider oldu!
Ürkek cümle eksik gen sayısı ve bozulmuş DNA’sıyla; bir mana ifade etmiyor; dinleyene!
Cümlelere karakterinizi yüklemezseniz; orta ve daha yüksek seviyedeki kilitleri aşamazsınız!
Nakil, nakışlı da olsa; nakildir! Sahibine aittir, savunursanız; sizi de bağlar!
Savunma bilgi ile olsa tahammül edilir, bilgisizin, avamın, cahilin ağzından nakil; göze kaçan soğan suyu gibi; beyin nasıl idrak etsin?
Ürkek cümle moda oldu!
Siyasetçi kendisine ait olmayan cümleler peşinde! Zurnanın başındaki delik nasıl ses çıkarıyorsa; sondaki aynı sesi çıkarıyor! Fiziğin karakterine aykırı!
Medya; derseniz; güç kimde, menfaat kimde ise sözleri tespih taneleri gibi diziyor taraflı ve renksiz kalemlere!
Hani bağımsızlık karakteriydi; medyanın?
Güvenli yer; güçlü olanın yanı!
Hani erkek adamlar görmüş; tarih, söz eder. Avrupa’da kelleler düşmüş giyotinlerin kanlı teknelerine.
Adalet demişler, özgürlük istemişler, kilisenin taassubuna karşı çıkmışlar!
Yaramaz çocuk mu dersiniz, ne dersiniz bilmem ama kahramanlar gelmiş; adalet isteyen! Zor’a, ürkek cümleye tenezzül etmeyen, dünyaya eyvallah demeyen!
Adalet öyle gelmiş; arz talep işlerliğinde; talibi çok!
Bizde adalet kelepir gibi; talep yok!
Efenim?
Bağımsızlık desen; o da evde kalmış kız oğlan kız kurusu!
Taassubun talibi; dinini üçüncü sınıf tüccarların ağızlarından dinleyen!
Doğruyu eğmeyen, sözü bükmeyen, yanlış anlaşıldım demeyen; adam! Adam; ürkek cümle kullanmayan!
Ürkek cümlenin yapısı ispata uygun değil, teoriye sığmıyor, hipotezi denkleme oturmuyor!
Bu kadar ürkek cümleyi icat etmek kişilere güvenli gibi gelse de; aslında doğruyu söyleyenin dokuzuncu köyden de kovulması gibi acı; vatana hayırsız evlat gibi!
Doğruyu söylememek, bu memlekette adet oldu!
Akla gelen sorulamamış sorular; en aptal sorulardır!
Soru; bilginin kaynağı, icadın enerjisi, iş’in değişmez şartıdır.
Soru sorulamayan ülke, soru sormayan vatandaş ancak ürkek cümlelerin ivmesi ve gölgenin verdiği enerjiyle yol alabilir!